Okuyucularıma tek tek teşekkür etmek istiyorum. Çünkü dünkaleme aldığım yazıma çok önemli tepkiler verdiler, görüşlerin benimlepaylaştılar…Kendisi de öğretmen olan bir kardeşimiz yazıma okuduktansonra, arada ve şunları söyledi, “ Dün kaleme aldığınız “Anne-babalar mı, yoksa çocuklar mı suçlu?” başlıkla yazınızıdikkatle okudum. Sonrasında akşam eşim ve çocuklarımı bir masa etrafındatopladıktan sonra ele aldığınız konuların altını çizerek okuduk.
Hüseyin Bahar’ın uyarılarının dikkatle değer bulduk. Bizbüyükler aşırı koruyucu bir tutum izleyerek, çocuklarımız ezilsin istemedik. Bunun sonucu olarak da sorunlar yaşadığımızıitiraf ediyorum, ama çocuklarımız da burada doğru tutum ve davranışlarsergilemesi gerekiyor.
Hocam bunları anlattıktan sonra, konuşmasını şöylebağladı. : “ Evet çoğunlukla haklısınız. Ancak bence babadan çok anne daha önemli. Çünküçocukları ile anneler daha fazla bir arada olma imkanı buluyorlar. Daha doğrusuçocuklar ilk eğitimlerini annelerinden alıyorlar. Baba iş yerinde olduğu için,çocukları ile fazla ilgilenemiyor. Kabulediyorum ki, çocuğumun eğitimi konusunda bende istenen disiplini yapamadım.Size teşekkür ediyoruz...” dedi.
Bu okuyucum, kendi çocukluğunda yaşadığı bir hatırayıbizimle paylaştı ve müsaade alarak bu hatırasını da sizinle paylaşmak istedim.
ÇOCUKTUM AMA
Osman hocamın hikayesi şöyle: “ Çocuktum annem, sofrayasarma ve dolma getirdi. Ben de bir tane alıp, tadına bakayım istedim. O andaağabeyim, elimi vurdu. Biraz da sert vurmuştu. Büyükler başlamadan yemeğebaşlanmaz diyerek sesini de yüksetti. Ağlayarak sofradan kalktım. Ağabeyimi çokkızmıştım aslında, keşke yemekten sonra beni yanına çağırıp hatalarımısöyleseydi dedim kendi kendime. Yemeğe degitmedim, sürekli ağlıyordum ve ağabeyimi suçluyordum.
Ama o hatayı bir daha yapmadım!
Ancak, ağabeyimyıllar sonra kendi çocuğuna karşı bana yaptığını yapmadı, onu hoş gördü bana gösterdiği tepkiyi vermeyince, işte ozaman adil olmadığını düşünerek, yüzüne karşı herşeyi söyledim…”
Hikaye uzun şunu söyleyebilirim. Büyükler doğru zamanda,uygun müdahaleler zamanında yapmalı… Bu konuda inşallah bir gün başlı başınabir yazı kaleme alayım.
VEBAL KİMİN?
Zafer Başa(eğitimci) üç yıl önce yazdığı bir makaleyibenimle paylaştı. Kısaca şöyle diyor: “Hani hep deriz ya hayıflana hayıflananerde kaldı o eski öğrenciler o eski öğretmenler ve anneler. Biz okulsıralarında bu sözlerle büyüdük, şimdibizde okul sıralarındaki öğrencilerimize bu sözlerle sitem etmeye devametmekteyiz.
Sanırım bu gidişle şuan okul sıralarındaki öğrencilerdegelecekte bizim sitemlerimizi kendi öğrencilerine yansıtacaklar. Üstelik her geçen gün bilim ve teknolojihızla gelişiyor ve kendini yeniliyor. Bu değişim ve gelişim bizim yaşamımıza da hiç şüphesizyansıyor. Mademki bilim ve teknoloji bu kadar belirgin değişiyor biz nedenöğrencilerimize o eski öğrenciler yok mu diyoruz. Veya bizim öğretmenlerimizaynı sitemi bize yüklüyorlardı? Öyle bir eğitim sitemimiz var ki hep bu sefer olacak bu sistem ülkenin eğitimsistemine sihirli bir dokunuş oldu, olacak umutlarıyla o eğitim sistemi geliyorbu eğitim sistemi gidiyor. Her zaman yeni bir değişim yeni bir yatırım ve ‘tüh’ buda olmadı sil baştan tüm yeniliklerve milyonlarca liralık yatırımlar çöpe gidiyor. Tamam hepimiz iyi niyetliyiz hepimiz iyi bir eğitim sistemibeklentisindeyiz ama yeni eğitim sistemi adı altında sanki bir denek olarakkullanılan öğrencilerin vebali kimin üzerinde kalacak!”
Hemen cevap vereyim, vebal hepimizin.
Peki kalın sağlıcakla.