Yıllardır, hatta asırlardır topluma yanlış empoze edilen bir gerçek. Melekler konusu ; Asırlardır bu mesele halka, daha doğrusu insanlık alemine hep yanlış tanımlandı. Resimlerde görürüz, sanki meleğin kanatları varmış gibi, genelde de dişi veya genç bir bayan olarak gösterilir. Gerçekte ise; Meleklerin ünsiyet, veya cinsiyetleri yoktur. Yani; Onların erkek ve dişilikleri yoktur. Onlarda yeme içme gibi bir ihtiyaçta yoktur. Nefis olmadığı için, nefsani istek ve arzuları da yoktur. Onlarda şehevi istek ve heves yoktur. Topluma ; Özellikle de batı, hıristiyan alemi, sanki meleği görmüşler gibi sürekli tablolarda, resimlerde hep dişi ve kadın olarak yansıtırlar. Dünya alemi de hatta bizim toplumumuz dahi meleği onların tanıttığı gibi bilir. Kesinlikle Kur’an da böyle bir kanıt yoktur. Hatta Kur’an-ı Kerimde yüce yaratıcı şöyle buyurur: “ Ben melekleri yaratırken sizler ordamıydınız da , yahut, ben onları yaratırken siz ona şahit mi oldunuz da; Onlara( meleklere) dişilik ve erkeklik isnat ediyorsunuz” diye bizlere uyarılarda bulunmaktadır. Melekler nurani varlıklardır. Yani; Nurdan yaratılmışlardır.Onlara ölüm isabet etmez. Onlar sürekli kendilerine verilen görevleri eksiksiz ifa ederler. O kadar fazla ki sayılarını ancak yaratan bilir. Bazıları sürekli kıyamda, bir kısmı rükûda, yine bazıları da secde de sürekli Allah’ı hamd ve tesbih ederler. Onlardaki kanat tabirinden maksat çok hızlı hareket etmeleridir. Yoksa takılı bir kanatları yoktur. Onların hayatında ki zaman mefhumu ile dünyadaki zaman anlayışı farklıdır. Orada ki zaman da belli bir süre yoktur. Kur’an tefsirlerinde bu konu “ bastı zaman, tayyi meken” olarak ifade edilir. Yani; Zaman ve mekanın ortadan kalkmasıdır. Örneğin; H.z Adem zamanında ölen birini düşünelim, öleli milyar seneler olmuş hala hesap gününü beklemektedir. O zamandan beri bekleyen insan , dünya zamanı ile düşündüğümüzde usanç verir, mümkün değil. Bu konuda yine kur’an şöyle haber verir. “ Onlara bir sorsanız ne zamandan beri yatıyorsunuz diye, günün belki bir kaç saati diye cevap verecekler.” Diye bildirmektedir. Hani, yedi uyurlar vardı ya; üç yüz dokuz yıl çürümeden, açlıktan ölmeden öyle uyutulmuşlardı. Kalktıklarında bir birlerine sorarlar; Acaba biz ne kadar uyuduk diye. Derler ki, her hale birkaç gün olmuştur diye kendi aralarında konuşurlar. Yine neml suresinde, yemende ki Belkıs’ ı getirme meselesinde, ifrit adı verilen çok güçlü ve çabuk hareket eden bir varlıktan söz edilir. H.z Süleymana; bize izin ver biz onu anında size getirelim derler. Aynen öylede olur, göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir sürede tacı ve tahtı ile alır getirirler. İşte manevi alemde ki zamanla dünya hayatında ki zaman mefhumu çok farklıdır. H.z Cebrail de bir melektir. Anında Cenab-ı Haktan aldığı emirleri Peygamberimize (A.S.V) getirirler. Gelinen yer o kadar uzak ki, dünya hayatı ile kıyas kabul etmez. İşte, meleklerde hareket, dişilik ve erkeklik kunuları ve kanat meselesi kısaca böyle anlatılmaktadır. Bazen halk arasında ; melek gibi insan tabiri kullanılır. Bundan maksat çok günah işlemeyen, günahtan kaçınan insan demektir. Anlata bildimse kendimi bahtiyar bilirim. Gaybı en iyi ancak Allah bilir. Kainat’ın sahip ve idarecisine emanet olun.