Yale Üniversitesinde Skulls And Bones Society isimli bir kulüp hayata geçirerek İlluminati’yi ABD’de de faaliyete geçirdi. Sistem öyle bir hale geldi ki, artık, Amerika Birleşik Devletleri Başkanları bu yapılanmaya üye olmadan devlet başkanı olamıyorlar. Aradan geçen zamanla da iktidarları ve devletleri yönetecek başka cemiyetleri de insanlığın gündemine soktular. Yani günümüz de varlıklarını devam ettiren “
NATO VE GLADYO “ kuruluşlarını da onlar inşa etti. Tekrar kısaca günümüzden geçmişe dönecek olursam, Örgüt, 1786 yılın da ki o sözde dağılış ve yok oluşundan sonra, faaliyet sahalarını iyice genişletti ve Almanya’dan sonra Fransa – Paris te de söz sahibi oldular. Fransız Devrim kulübü de burada kullandıkları, yeni ve başka bir isim oldu. Sayıları 100 civarında olan dönemin en seçkin aydınları ve etkili kişileri bu yapıya katıldı. Yakın hedefleri Fransız devletinin yönetimini ele geçirmek uzak hedefleri ise Osmanlı Devletini yıkıp “Yeni Dünya Düzeninin tasarımını yapmak ve insanlara kabul ettirmekti.” Tüm Masonik Localarda İlluminati’ye bağlandılar. Böylelikle tarihte 1789 Büyük Fransız İhtilâli diye adlandırılan olay gerçekleşti ki aslında bu, İlluminati projesinden başka bir şey değildi.
GÜNÜMÜZDE İLLUMİNATİ Günümüzde İlluminati, çok daha gelişmiş olarak varlığını sürdürüyor. İlluminati, devlet başkanlarından büyük iş adamlarına, gizli servis başkanlarına vb varıncaya kadar geniş ve etkili bir uluslararası güç şebekesine dönüşmüş durumda. Cemiyet, her yana öylesine dal budak sarmış durumda ki dünyada, bu gün alınan bütün önemli kararlarda, operasyonlarda
ve hissedilen ama tarif edilemeyen gidişatta, onun izlerini görmek mümkün. Dünyanın sözde efendileri, yaşamımızı ve toplum hayatımızı yönlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bazı çevreler, hâlâ ısrarla, onların olmadıklarını, hayal mahsulü olduklarını söyleyip yazıyorlar ve onlara göre, “küresel olarak yaşanan açlık, kıtlık, gelir adaletsizliği, tedavisi olmayan hastalıkların ortaya çıkması ve yayılması, dünyada yaşanan katliamlar, çıkan (çıkarılan) savaşlar, toplumun ahlakını bozmak ve benmerkezci insanlar oluşturmak amacıyla yayınlanan tuhaf tuhaf kitaplar ve televizyon programları, diziler ve filmlerin “hepsi kendi kendilerine oluyorlar. Yani, tasarımı yapan hiç kimse yok. Bizden de buna inanmamızı bekliyorlar. Oysa buna inanmanın imkânı yok. Böyle söyleyenler, en hafif tabiriyle ya cahildirler, bilgisizdirler ya da ağar bir ifade kullanacak olursam da satılık, vatan hainleridirler. Maalesef özel olarak biz Müslümanların ve genel olarak dünya insanlığının, zaaflarını tembelliklerini, gaflet uykusunda oluşlarını, okumayışlarını, araştırma ve inceleme yapmamalarını, bilimsel keşiflere ve üretime herhangi bir artı değer katamayışımızı da çok güzel bir şekilde kullanmaktadırlar. Yani tek suçlu düşmanlar değildir. Amenna bunlara diyecek söz bulunmamaktadır. Ama olan biten kaos ve kötü gidişat da kendi kendine oluyor, kimsenin buna bir dahli ve yönlendirmesi yok demekte, kıymetli okuyucularımdan özür dileyerek arz ediyorum ki ahmaklıktır, aymazlıktır. Hâlbuki İluminati gerçeği, xvı’cı yüzyıl İspanyasında “ Alumbrados” (Aydınlanmışlar ) adı verilen örgüt ve özgün Hıristiyan tarikatları olan Fransiscan’lara ve Jesuit’lere kadar gitmektedir. İnançlarına göre kilisenin hiyerarşisine karşı çıkan, büyü ve insan ruhu nedir? Sorularıyla ilgilenen bir grup, 3 nüsha halinde “ Inguisitan” adıyla bir bildiri yayımlamışlardı. Araştırmacılar bu gizemli gurubunda, Lucifer Tarikatı olduğundan kısmen de olsa hemfikirdirler. İşte bu sebeple İlluminati o zamanlar doğmuştur diyenlerde mevcuttur. Dolayısıyla Mayıs 1776 tarihinde, Adam Weishaupt işte bu gizemli öğretinin ve cemiyetin( Lucifer Tarikatı) mirasına konmuştur.
(DEVAM EDECEK)