Bazı tezler ve iddialar ortaya atan fikir adamları, haklı olarak İlluminati – Masonlar ittifakıyla oluşturulan sistem sayesinde ekonomi, edebiyat ve politikayı, kendi amaçları doğrultusunda kullandıklarını söylerler ki günümüzde olan biten karmaşa ve kaosa bakarak, şüphesiz doğru söylediklerine inanmak mecburiyeti doğmaktadır.   Ne yani? Mesela kapitalizmin kendi kendine oluştuğuna mı inanalım şimdi. Tabi ki hayır. Bunun böyle olduğuna inanmayacağız çünkü Weishaupt’un “ Ulusların Refahı” isimli kitabında yazılanlar, ekonomik olarak, şu an dünyanın yaşadığı elem dolu kaderin bizatihi kendisidir.  Aydınlanmışlar Tarikatının liderinin çalışmasında var olan bilgiler, ekonomik devrim yapılmasından tutunda, bugünkü anladığımız manada kapitalizmin tüm meziyetlerinden söz ediyor.  Araştırmacı Yazar Ata Nirun Beyefendi de 15 Ocak 1997 yılında Fenomen Dergisinde “ İlluminati ve Gizli Liderler” başlıklı yazısında bendenizin sorduğu ve düşündüğü hususları gündemine almış,  haklı olarak okurlarına sormuş ve tefekkür etmelerini istemiştir. Sayın yazar makalesinde diyor ki  “ Bütün bunlar garip mi, saçma mı, olmaz mı? Bir topluluk ki toplumu yönlendiren dev bir güce sahip ama tanınmıyor ve bilinmiyor. Bu şekilde veya sistem, İlluminati adıyla ortaya çıkmış ve dünyayı yönetiyor olamaz mı? Aslında bu tür örgütlerin varlığına dair izler var. Her şey magazin boyutunda kalmamalı, insanları düşündürmeli.  Daha şimdiden yaşamımızı, toplumu ve geleceğimizi kontrol eden mekanizmaların oluştuğu ise inkâra yer bırakmayacak bir biçimde ortadadır. Hiçbirimiz dünya çapında bir yönetimin kokusunu almadığımızı söyleyemeyiz.”  KAOS BİZİM İÇİN İYİDİR! İlluminati’nin temel sloganı “ Ardo Ab Chao”dur. Yani kaostan düzen. Bu, basit bir formülasyon ya da gelişi güzel seçilmiş bir slogan olmayıp, İlluminati’nin, tarih boyunca bütün davranışlarına hâkim temel stratejisidir.  “Kaostan düzen “ ne demektir? Normal koşullarda “kaos”,  toplumların hoşlandıkları şeylerden değildir.  Sadece sözde aydınlananlar için kargaşa, her zaman iyidir. Çünkü kaos, boşluk yaratır; onlarda doldurur! Sonrada onlara göre düzen gelir.  Karmaşa İlluminati için kötü bir şey değildir. Zira kendileri tarafından yapılmakta ve kontrol edilmektedir.  Maalesef İnsanlık, saflık ve gafletlerinden dolayı fiillerin nasıl geliştiğini anlamamaktadır. Düzeninin kendi kendine var olduğunu sanmaktadırlar.  Bu sebeple onlarda her kaostan karlı çıkmanın, konumlarını sağlamlaştırmanın yollarını bulmaktadırlar.  İnşa ettikleri her düzensizlik, sözde aydınlanmış bu sapkın adamları, amaçlarına bir adım daha yaklaştırmaktadır.  Kısaca demek istiyorum ki düzensizlik, boşluk ve karmaşa, onlar için bir var olma yöntemidir. Stratejisidir.  Bunun içindir ki kıymetli okuyucularım, dünyadaki savaşların, ekonomik bunalımların, siyasi ve sosyal krizlerin arkasında, hep onların olduğundan emin olabilirsiniz. İşin garibi, her karmaşa ve bunalımdan sonra batmış, yıkılmış, çökmüş ülkelere,  “ kurtuluş reçeteleri” sunanlarda onlardır.  Bütün bunların sonunda da yüzleri bile kızarmadan, “kurtarıcı” gibi ortaya çıkarak  “ bizi takip edin dediklerimizi yapın” her şey düzelir mesajı verirler.  İşin trajikomik tarafı ise şudur. Emrettikleri hususları yerine getiren ülkelerde, görünüşte belirli bir süre her şey yoluna girer gibi gözükür ama ardından da çok sürmez, daha farklı ve akıl almaz bir biçimde yeni yıkımlar baş gösterir. Şimdi yaptıkları operasyonları kısaca özetleyeyim: Savaş çıkartmak için ülkeleri kışkırtırlar. Onlara önce, daha çok silah almaları için kredi verirler ve silah satarlar. Sonra bu ülkeleri sudan sebeplerle savaştırıp birbirlerini yakıp yıkmalarını sağlarlar.( Basit bir örnek:İran – Irak savaşı ve daha sonra olanlar) Ardından yine onlar gelir ve bu ülkelere kendilerini onarmaları için kredi verirler.  Üstelik birçok ekonomik ve siyasi tavizi de verdikleri paralar karşılığında alırlar.  İhtilalleri, darbeleri, terör eylemlerini desteklerler; sonra yine  “sorun çözücü “  olarak gelir yoğurdun kaymağına, pastanın kremalı tarafına konarlar.( İşte bu günkü Orta doğunun hali. Binlerce çocuk öldü deyince utanmadan “ değdi. Alacağımızı aldık” dediler.)Ya da IMF ve Dünya Bankası gibi, zaten kendi denetimlerinde ki mali kuruluşlar vasıtasıyla ülkeleri borç batağına; ekonomik çökertme operasyonlarıyla birlikte, krizlere, iflasa sürüklerler. (Bizde uygulamaya çalıştıkları gibi) Ardından da yine kurtarıcı olarak gelip,  utanmadan, sıkılmadan teşekkür beklerler. (DEVAM EDECEK)