Aciz ve zaif olan insan, aslında hiçbir şeye malik değilken, ona rağmen kendini malik sanmaktadır. Bu sahiplenme duygusu, onu dünyaya daha çok bağlamaktadır. Eğer bu sahiplenme duygusunu, dengeli kullanmasını bilemez ise, kantarın topuzunu iyi ayarlayamaz ise, dünya hırsı onu esir alır. Tüm çabası, gayreti, dünya olmaya başlar. İşte bu tip insanlara, dünya perest ( bir bakıma her şeyi dünya olan, dünya ya tapan ) insan denmektedir. Emanetçi ve misafir olduğu şu fani ve geçici dünyaya dört elle sarılarak, ebedi kalacak gibi düşünüp, büyük yanlışa düşer. Şöyle bir elini şakaklarına koyarak, aklı selim olarak düşünse, kısa geçmişine bir baksa, dünyanın o kadarda vefalı bir şey olmadığını anlayacaktır. Şu kadar bağım- Bahçem, malım- mülküm var diye övünüp, böbürlenenler, ne götürebildiler ki ? Hani senin malındı ? Hepsi burada kaldı, belki de sana hiç bir faydası olmadan, kurda, kuşa yem oldu gitti. Demek ki, hakiki mal sahibi biz değilmişiz. Esas mal sahibi, malik’ül mülk olan, yüce yaratıcıdır. Bizler birer emanetçileriz. Serveti ile övünüp böbürlenenler, zaman gelecek, hepsini, burada, esas mal sahibine terk edip, fani alemden, baki ve ebedi aleme, göç edip gideceklerdir. İşte bu mal-mülk, elinden çıkmadan evvel, azda olsa, gerçek mal sahibinin, emri, çerçevesinde, harca ki, orada eli boş kalmayasın. Dünya seni terk etmeden önce, sen onu , kesben ( çalışarak ) değil, kalben terk etki, ona olan muhabbetini, esas mal sahibine vere bilesin. Yoksa, ömründe, malında, meccanen, boşu boşuna, heba olup gidecektir. İnsanın önün de öyle korkunç ve dehşetli, büyük meseleler var ki, insanı ihtiyata ve ihtimama mecbur etmektedir. Birincisi : Ölüm dür ki, insanı dünyadan ve bütün sevdiklerinden ayıran uzun bir ayrılıktır. İkincisi : Ebet memleketine yapılacak yolculuğun endişesidir. Üçüncüsü : Ömür sermayesi pek az, Yolculuk uzun, yol tedariki yok, insanın kuvvet ve gücü az, şiddetli sıkıntılara maruz, o zaman bu gaflet ve isyanın, nisyanın sebebi nedir ? Allah’ı tanımayan ve onun emri dairesinde yaşamayan, bütün dünyanın servetine sahip de olsa kaç para eder ? Deve kuşu gibi başını kuma sokup, görmemezlikten gelip, saklanamassın, gerçeklerden kaçamassın. Kafanı kuma sokmakla sadece kendini karanlığa sokarsın. Etrafındakileri etkilemen mümkün değildir. Emanetci olduğun can, mal gibi servetler seni terk etmeden evvel sen onu kalben terk et ki, haki ki mal sahibinin yanında mahcup olmayasın. Bir bakıma, malını Allah’a sat ki, sana orda, şikâyetçi değil, şefaatçi olsun.
Kainat’ın sahip ve yaratıcısına emanet olun.