Yeni çevre yolu üzerinde babadan kalma bir bağımız var.Ne zaman gitsem, gençlerin oraya gelip, yiyip -içip atıklarını da orayabıraktıklarını görüyor ve kızıyorum! Neden kızıyorum?

Alemlerin Rab’bi bu dünyayı biz insanlara emanet etmiş,halife kılmış ancak biz emanetedilene ihanet edip, kendi ellerimizle dünyamızı yok etmek için elimizdengeleni yapıyoruz. Be, insan kırıntısı, senin hiç vicdanın yok mu? Yaniböylelerine insan ağzına geleni saymak istiyor fakat terbiyemiz müsaade etmiyorişte...

Geçtiğimiz günlerde, Emine Erdoğan hanımefendi, çevreyeduyarlılık konusunda, çok önemli açıklamalar yaptı, hatta Japonya’da bir adadayapılan geri dönüşüm çalışmalarını kamu oyu ile paylaştı. Dikkatimi çekti. İsterseniz,o toplantıdan aldığım notları paylaşıp, sonra da değerlendirmemize geçelim,inşallah!

 İnsanın yeryüzününimar ve inşasından sorumlu bir varlık olduğunu belirten Emine Erdoğan, bunu yaparken insan merkezli bir felsefeyleyaşlı, hasta  ve engellilere karşıduyarlı, sokak hayvanları konusunda da hassas olunması  gerektiğini söyledi.   Emine Erdoğan, şehirlerin sadece fiziki şartların ürünü değil,  toplumsal yapısı ve ruhuyla bir bütünolduğunu ifade etti.

 

ŞEHİRLERİN RUHU VARDIR, DOĞRU

 İbn-i Haldun'un "Şehirlerin ruhu vardır ve insanlarzamanla  yaşadıkları şehrin ruhuyla özdeşhaline gelirler." ifadesini aktaran Emine  Erdoğan, işte bu nedenle yapılanbelediyecilik hizmetiyle şehir sakinlerinin ruhunun da inşa edildiğini kaydetti. Emine Erdoğan, bu gerçektenhareketle şehri bir bütün olarakele  almanın, fiziki, sosyal ve çevreselşartlarını iyileştirmenin çabasında olunması gerektiğine işaret etti. Hemşehrilerin, kaderleri ortak insanlarolduğunu belirten Emine  Erdoğan,herkesin birbirinden sorumlu, birbirini tamamlayan ve güçlendiren bir  zincirin halkaları olduğu toplumsalyapıların, gelişmişliğin önemli parametreleri olduğunu dile getirdi.  Emine Erdoğan, büyük meselelerin bu zincirlerin güçlü kılınarak  halledilebileceğini vurgulayarak,şöyle devam etti:   "Yaşadığımız çağın en büyük sorunlarındanbirisi çevre sorunudur.  Hızlıekonomik büyüme, kentleşme, konfor anlayışındaki değişimlerle çevre konusu  tüm dünyada alarm veren bir mesele halinegelmiştir. Etkin bir çevre yönetimi ise etkin bir atık yönetimiyle mümkündür. Doğal kaynakların sınırsızolmadığı, ham madde ihtiyacının sürekli artış gösterdiği bir dünyada tasarruf, geri dönüşüm ekonomik bir tercihdeğil,  sorumluluktur. İşte bu nedenle'sıfır atık' prensibini bir yaşam kültürüne dönüştürmek için yola çıktık. Ankara ve kamu binaları başta olmak üzereülke  genelinde bir seferberlik ilanettik. Bu kampanyanın başarıya ulaşması çok yönlü  bir çabayla mümkündür."

 

İNSANA DÜŞEN GÖREVLER

Çevre konusunda şüphesiz en önemli görev, o çevredeyaşayan insanlara düşer. Sonra da idarecilere etabi ki. Özellikle belediyeelerbu konuda motor gücü durumundadırlar.

Sonra medya bu konuya sahip çıkmalı. Sivil toplumörgütleri, sık sık kamuoyunu bilinçlendirme noktasında yani  'sıfır atık kültürü' dalga dalga yaymak içinçaba sarf etmelidirler.  Yaniöğretmenler, din görevlileri, bürokratlar bu insani görevin ucundan tutmakzorundadırlar.

Tabi bu işe mutfaktan başlamak gerekiyor, kadınlarımızözenle kendi evlerinde atık sistemini kurması gerekiyor.

Sonra atıkları toplayanlar bile bilinçlendirilmeli. BakınSayın Erdoğan’ın Japonyadan verdiği örnekte, adada atıklar için geri dönüşümoranı % 80’i bulmuş, bu yıl hedef yüzde yüzmüş…

Diyeceğim şu ki, sevgili gençler, bir Türk, bir Japon’dandaha temiz olmalı,  oturduğumuz parkıtemiz bırakmak durumundasınız, alkol alanlar, keyif yapanlar, aynı yeri bir günsonra temiz bulmak istiyorsanız, çöplerinizi geri dönüşüme atmak zorundasınız.Yoksa, pisliğin içinde kendinizi bulursunuz, bir gün oturacak temiz bir alanahasret kalırsınız. Bu iş hepimizin çabasıyla ancak başarıya ulaşabilir.

En önemlisi de, geleceğimizin sahibi olan çocuklarımızıbilinçlendirmek durumundayız.

Peki kalın sağlıcakla…