Fransa başta olmak üzere bir çok Avrupa ülkelerinde son günlerdeMüslümanlar ve de Türkiye aleyhtarlığı iyice artmış görülüyor. GerekMüslümanların gerekse Türk’lerin kırmızı çizgileri, kutsal değerleri süreklisuiistimal ediliyor. Adeta saygı erozyonu yaşıyoruz.  Malum o bildik AB ülkeleri yine tümMüslümanların kutsal kitabı olan Kuran-ı Kerim’e dil uzatmışlar ve geçtiğimizgünlerde Fransa'da aralarında eskiCumhurbaşkanı Sarkozy'nin de olduğu 300 sözde aydının(!) skandal Kur'anbildirisi yayımlandı. Bildiride Kur'an-ı Kerim'deki bazı ayetlerin Yahudilere karşı antisemitizm içerdiğini ve bu sebeple çıkartılmasını'istemesiyle gündeme gelmişti. Bu zırva taleptebulunan meczuplara karşı İslam aleminden ve Türkiye’den öyle sert tepkiler gösterilmeliki bir daha buna benzer alçaklıklara teşebbüs etmemeli.

YÖK’ten gelen haklıtepki;

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK) 10 Mayıs 2018 tarihinde FransızDili ve Edebiyatı ile Fransızca öğretmenliği bölümlerine kısıtlama kararı aldı.Kararın mutekabiliyet esasıyla alındığı belirtildi. Bir akademisyen olarakYÖK’ün Fransa’ya karşı bu tepkisinden gurur duydum…

YÖK'ten yapılan açıklamada şu ifadelerkullanıldı:

"Bilindiği üzere Fransa’da hiçbir üniversitede lisans düzeyindeeğitim veren Türk Dili ve Edebiyatı/Türkoloji bölümleri bulunmamaktadır.” Evet Fransızlar güzel Türkçe’mize ne kadardeğer veriyorsa bizimde Fransızca’ya o kadar değer vermemiz gayet mantıklıdır.Evet mütekabiliyet kelimesi ile eş anlamlı çokgüzel vecize sözlerimiz var, mesela “ne ekersen onu biçersin” veya “ne kadarköfte o kadar ekmek” gibi bunu Fransızlar bir gün öğrenecek!

YÖKyetkilileri, henüz öğrencisi olmayan Fransız Dili ve Edebiyatı ile Fransızcaöğretmenliği bölümlerine yönelik "kısıtlama kararının" alınmasındaözellikle "mezun-istihdam ilişkisi" ve Fransa ile"mütekabiliyet" konusu etkili olduğu belirtildi. Fransa'da hiçbirüniversitede lisans düzeyinde eğitim veren Türk Dili ve Edebiyatı veya Türkolojibölümü bulunmuyor. Türkiye’de henüz öğrenci almaya başlamamış olanFransız Dili ve Edebiyatı ve Fransızca öğretmenliği bölümü/programı sayısının16 olduğu ve öğrenci alınmayacağı bildirildi.

Franszılara biz MüslümanTürklerin kırmızı çizgilerine saygılı olmayı öğretmek her kuruma ve hervatandaşa asli görev telakki edilmelidir. Evet YÖK gibihaklı ve yerinde bir reaksiyon bu hadsizlere hadlerini bildirecektir. Yoksa busoytarılar kendilerini bir halt sanıp her şeyimize karışmaya kalkışacaklardır. YÖK’ün bu haklı reaksiyonuna benzerreaksiyonları devletimizin en yüce kurumlarından da bekliyoruz. AslındaSTK’lardan ve diğer kurumlardan da topyekün etkili bir reaksiyon göstermeliyiz…Öylebir bilinçle top yekün göstereceğimiz sert tepki en azından Türk’lerin diğerMüslüman ülkeler gibi kutsallarıyla oynanamayacağını anlamalarını sağlamalıyız.Bu Fransızların yaptığı islam düşmanlığı ilk değil! Bakın emperyalistFransa’nın kanlı tarihine;

İnsan hak veözgürlüklerinden dem vuran Fransa, bugün birçoğu açlıkla mücadele eden Afrikaülkelerinden Fildişi Sahili, Senegal ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nin dearalarında bulunduğu 14 Afrika ülkesini hâlâ sömürmeye devam ediyor. Fransa'nın sömürdüğü Afrika ülkelerinden yıllık 500milyar dolardan fazla gelir elde ettiği ifade ediliyor.

Yerini haritada bulamadığımız birçok ülkede kanlı izlerbırakan Fransa tarihinin, önemli bir kısmı soykırım, sömürü ve katliamlardanoluşuyor. Geçmişte Fransa'nın, Orta Afrika, Cezayir, Fas, Tunus, YeniKaledonya, Madagaskar, Haiti, Komor, Senegal, Mali, Fil Dişi Sahili, Gabon,Kamerun, Gana, Gine, Benin, Ruanda, Laos gibi ülkelerde halka, Fransa'nın bugünyaşadığı olayların kat kat fazlasını yaşattığı tarihte acı bir şekilde kayıtlı.Yakın tarihte Mali'de sivillerin üzerine bombalar yağdırdı, sadece Cezayir'de1,5 milyon insanı öldürdü ve askerler binlerce Cezayirli kadına tecavüz etti…

Fransa'nın Afrika'da gerçekleştirdiği tek katliam Cezayirkatliamı değildir. Fransa hemen hemengirdiği tüm Afrika ülkelerinde benzer katliamlar gerçekleştirmiştir. Üstelik bu katliamlar Ortaçağ'ın karanlıkzihniyetiyle değil 20. yüzyılın yani modern çağın modernist felsefesiyle, insanhakları, uluslararası hukuk gibi kavramların bütün dünya kamuoyununliteratürüne girdiği bir dönemde gerçekleştirilmiştir. Ne yaman çelişkideğil mi?

Fransa gözetiminde Müslümanlar yakıldı!

1900'lerin başından beri Fransa, Orta AfrikaCumhuriyeti'nin kaynaklarını sömürdü, bu sömürüyü sürdürmek için binlerce insanınbedenlerinin diri diri yakılmasını, palalarla parçalanmasını ve pazardasatılmasını bile göze alıyor. Ve bununadı asla terör olmuyor. Fransa, ustalıkla işin içinden sıyrılabiliyor…

Niçin Batı ile ‘terör' kelimesi yan yana gelmiyor! Veyagetirilemiyor!

*Myanmar'da, Arakan'da yine Batılı ülkelerin istihbaratörgütlerinin domine ettiği bazı fanatik gayri Müslim unsurlar, binlerceMüslüman'ı diri diri yaktı, vahşi biçimde katletti. ‘Terör' kelimesikullanılmadı. Halen Orta Afrika'daMüslüman zulmünü ve katliamını sürdüren Fransa'ya neden ‘terörist' denilemiyor.Ben, Fransa’ya terörist demiyorum sesimin çıktığınca haykırıyorum terörist veislam düşmanı Fransa!

Aslında Uzağa gitmeye gerek yok bu emperyalist FransızlarAdana, Kahramanmaraş, Gaziantep, Mersin gibi illerimize kadar gelmediler mi?

“Yavuz it suçunu bastırır” tam da Fransızlara uyan birata sözümüz!