“Bana rastgele birbebek verin, soyu-sopu, yetenekleri, eğilimleri, becerileri, vs. ne olursaolsun, ondan istediğim şeyi ‘yaratayım’(yetiştireyim): bir doktor, avukat,tüccar, hatta bir hırsız, bir katil…”(Spoiler)

 

Bu söz çok iddialı ve büyük oranda gerçek payı vardır. Heryönü ile eğitimin önemine işaret eder…

Yani açıkca diyor ki Spoiller” İistendik davranışlarsergileyen nesiller istiyorsanız, insanı merkeze almanız gerek!”

Kimi zaman eğitime önem vermeyen milletler nesillerinibaşkalarına kaptırabilir, buna halk arasında beyin göçüde deniyor ki bu ülkemiz de etkileyen önemli birdurumdur.

Tabi ki binbir emekle yetiştirdiğiniz insanı başkalarınakaptırmamak gerekiyor. Bazen de, sizi ülkenizde vurabiliyorlar. Zihinlerikontrol ederek….

Gelin Pelin Dimdik Emeksiz’in bu konudaki biraraştırmasından bir bölüm alalım.  “İnsanoğlunun topluluk halinde yaşamayabaşladığı dönemden itibaren toplumsal hafızalar ve bireylerin düşüncelerikesintisiz olarak kontrol altına alınmak istenmiştir. (Acaba kimlerbunlar?)

Bireyleri topluluk halinde beyin kontrolüne tabi kılanegemenler, kitlesel kontrolün de ötesinde

bireysel kontrole yönelirler. Bunun için egemenlerinçıkarlarına en iyi hizmet edecek ve onlaraitaat eden hedef kişiler belirlenir ve her birine farklı formatlarda beyin kontrolüuygulaması yapılır. Ve bu kişiler, belirli bir süre sonra tamamenkontrol altına girip istenilen amaçlar doğrultusunda sanatsal, akademikortamlarda, güvenlik teşkilatlarında ve daha pek çok yerde faaliyet göstermeyebaşlarlar.

 

 

ZORGİBİ GÖRÜNSEDE

Emeksiz şöyle devam ediyor:  “Beyin yıkama yöntemi başlangıçta uygulamaolarak zor gibi görünse de aslında metodun devam ettirilebilirliği aynı orandakolaydır. Beyin yıkama tekniklerioldukça basit ve fazla enerji gerektirmeyen yöntemlerdir.

Hedef sistemi kuranlar  tarafından beyni kontrol edilen birey bir süresonra genetik davranışları ile şiddetli bir çatışma içine girer. Genetik birdavranışın unutulabilmesi için üzerinden 200 yıl geçmesi gerekmektedir. Ancaktoplumsal bağlamda bu davranışların unutulması mümkün görülmemektedir. Çünkübiyo-psiko-sosyal bir varlık olan insanın tutum ve davranışları nesilden nesilemiras yolu ile aktarılmaktadır. Genetikdavranışları ile şiddetli çatışma yaşayan beyni yıkanmış birey, içsel tatminisağlamak adına bir arayış içine girer. Bu durum kişiyi eğlenmek içinçeşitli faaliyetlere, “sosyal çevre veya sınıf değiştirmeye, dine yönelmeye,dinden veya toplumdan kaçışa sürükler”.(Şimşek, 2005: 10-11”

Konu detaylı ve uzun, bu araştırmanın içerisinde beyinyıkama yöntemlerine de yer verilmiş, zamam zaman bu yöntemleri de sizlerlepaylaşacağım…

Bu yazıyı okurken, birkaç ülke ve derin güçler aklımageldi. ABD, İngiltere, İsrail ve bunların kontrolündeki güçleri bir düşünün.Açalım biraz daha…

 

KİŞİ İZLEDİĞİNDEN ETKİLENİYOR

İnsanları kontrol etmenin ya da yönlendirmeninyöntemlerini bilenler, insanların izlediklerinden, okuduklarından etkilendiğinitespit etmişler.

Bir örnek verelim. Albert Bandura adlı psikolog 1961yılında çığır açan bir deney yapar.  Birgrup çocuğa bir yetişkinin bir şişme bebeği dövüşünü izlettirdikten sonra, neyapacaklarını izlemek üzere çocukları tek tek bebekle baş başa bırakır.Çocuklar da bebeği yumruklamaya başlar. Bandura bu deneme ile , şiddetdavranışlarını kopyalama eğiliminde olduğumuz sonucuna varır. Doğrudur.

Şunu söylemekistiyorum, insan davranışlarını kontrol edenler insanların hangi yollarla nasıletki altına alınabileceğini belirlemişler. Bunun için insanlarınkimilerini eğiterek, kimilerini yedikleri içtikleri ile kimileri izledikleri veokuduklarıyla etkilemek ve kontrol altına almak için film ve gıda şirketlerikurmuşlar. Toplumları da belirli bir fikre kanalize edebilmişler… Bizimbölünmüşlüğümüz biraz da buna bağlı olsa gerek. Bu konuyu ilerde açacağım.

Şimdilik sağlıcakla kalın.