Zikir; Allah-ı hatırlama, o’nu tesbih ve takdis etmektir. Allah’ı hatırlatan her güzel şey bir nevi zikirdir. Örneğin: Başta namaz, baştan başa en büyük zikir manzumesidir. Namazsız bir insanın zikri de eksik, fikride eksik, şükrü de eksiktir. Namazlı ve niyazlı bir kişinin yaptığı her iş bir nevi zikirdir. Buna ibadet te denir. Zaten, ibadetin manası Allah’a abd, yani kul olmaktır, kul olduğunu hatırlamaktır. İşte bu her hatırlayış bir nevi zikirdir. Allah’ı en çok hatırlamak en başta namazla olur. Namazı olmayanın veya az olanın zikri de azdır. Çünkü, namaz günün beş vaktinde Allah la beraber olmak, ona bütün noksanlarımızı, kusurlarımızı arzedip, boyun büküp, her şeyimizi bir bakıma ondan dilenmektir. Ondan başka bizim kusurumuzu affedecek, ihtiyaçlarımızı karşılayacak birinin olmadığını bilmektir. Ser zakirimiz, zakirlerin başı Peygamberimiz ( sav) dir.Bizler o yolun yolcularıyız, o yolun adı da sırat-ı müstekımdir. Başka yollar çıkmaz sokaktır ve sonu da uçurumdur. Haç ibadeti de bir zikirdir. Oruçta bir zikirdir. Zikri bir kalıba sokmak, sınırlamak yanlış ve hatalı olur. Zikir, o kadar geniş ki, zikreden o kadar fazla ki, arzı, hatta bütün evreni kapsamı içerisine almıştır. Meleklerin zikri,kuşların, börtü böceklerin zikri, denizdeki semeklerin,balıkların zikri, hatta ay ve yıldızların zikri gibi. Zikri sınırlamak mümkün değildir. Ancak o’nu hakiki zakirler bir nevi anlaya bilir. Bu konu çok geniştir, kısaca değinmeye çalıştım. Rabbim hatamızı affeyleye.
İkincisi, tefekkür meselesi, o’na da kısaca değinmeye çalışalım. Tefekkür, fikir etme, düşünme, bir nevi hayel denizine dalma. Örneğin: En başta semaya bakarak, bunun oluşumu, nasıl bu geniş gök kubbenin direksiz durduğunu, yıldızlarla süslenmesini,dünyanın dönerek mevsimlerin oluşmasını, bunun hikmetlerini oturup bir tefekkür etmek. Düşünce dünyasına dalıp, oradan Allah’ın kudretini anlayıp, oradan ona bir yol bulmak. Bir dağa bakıp onun oluşumu ve faydalarını tefekkür etmek. Bir suyun akışından, denizlerin, taşmadan, nasıl dengede durduğundan tut, o’nun faydalarını düşünmek. Yani tefekkür edecek o kadar mahluk, yaratılmış, canlı ve cansız o kadar çok ki saymakla bitirmek mümkün değildir. Tefekkür önemli ibadetlerden biridir. Bir bakıma ibadetin çekirdeği ve özüdür. Çünkü; mahluka bakarak, halıkı düşünmektir. Direk, ondan yaratıcıya bir yol bulmaktır. Halis ve katkısız bir ibadettir. Yani: Tefekkür, her şeyde Allah-ı bulmaktır. Bakılan ve görülen her yaratıkta onun bir sanat serini bulmaktır. Çünkü: Her şeyde, düşünen insan için Allah’a giden bir yol vardır. Ondandır ki; Allah’ın son elçisi, kainatın efendisi, Peygamberimiz (sav) bu konuda ; “ Bir saat tefekkür bir sene yapılan ibadetten daha hayırlıdır” buyurarak tefekkür ibadetinin önemini anlatmaktadır. Rabbim tezekkürü ve tefekkürü çok olan kullarından eyleye. Kainat’ın sahip ve yaratıcısına emanet olun.Zikir; Allah-ı hatırlama, o’nu tesbih ve takdis etmektir. Allah’ı hatırlatan her güzel şey bir nevi zikirdir. Örneğin: Başta namaz, baştan başa en büyük zikir manzumesidir. Namazsız bir insanın zikri de eksik, fikride eksik, şükrü de eksiktir. Namazlı ve niyazlı bir kişinin yaptığı her iş bir nevi zikirdir. Buna ibadet te denir. Zaten, ibadetin manası Allah’a abd, yani kul olmaktır, kul olduğunu hatırlamaktır. İşte bu her hatırlayış bir nevi zikirdir. Allah’ı en çok hatırlamak en başta namazla olur. Namazı olmayanın veya az olanın zikri de azdır. Çünkü, namaz günün beş vaktinde Allah la beraber olmak, ona bütün noksanlarımızı, kusurlarımızı arzedip, boyun büküp, her şeyimizi bir bakıma ondan dilenmektir. Ondan başka bizim kusurumuzu affedecek, ihtiyaçlarımızı karşılayacak birinin olmadığını bilmektir. Ser zakirimiz, zakirlerin başı Peygamberimiz ( sav) dir.Bizler o yolun yolcularıyız, o yolun adı da sırat-ı müstekımdir. Başka yollar çıkmaz sokaktır ve sonu da uçurumdur. Haç ibadeti de bir zikirdir. Oruçta bir zikirdir. Zikri bir kalıba sokmak, sınırlamak yanlış ve hatalı olur. Zikir, o kadar geniş ki, zikreden o kadar fazla ki, arzı, hatta bütün evreni kapsamı içerisine almıştır. Meleklerin zikri,kuşların, börtü böceklerin zikri, denizdeki semeklerin,balıkların zikri, hatta ay ve yıldızların zikri gibi. Zikri sınırlamak mümkün değildir. Ancak o’nu hakiki zakirler bir nevi anlaya bilir. Bu konu çok geniştir, kısaca değinmeye çalıştım. Rabbim hatamızı affeyleye.
İkincisi, tefekkür meselesi, o’na da kısaca değinmeye çalışalım. Tefekkür, fikir etme, düşünme, bir nevi hayel denizine dalma. Örneğin: En başta semaya bakarak, bunun oluşumu, nasıl bu geniş gök kubbenin direksiz durduğunu, yıldızlarla süslenmesini,dünyanın dönerek mevsimlerin oluşmasını, bunun hikmetlerini oturup bir tefekkür etmek. Düşünce dünyasına dalıp, oradan Allah’ın kudretini anlayıp, oradan ona bir yol bulmak. Bir dağa bakıp onun oluşumu ve faydalarını tefekkür etmek. Bir suyun akışından, denizlerin, taşmadan, nasıl dengede durduğundan tut, o’nun faydalarını düşünmek. Yani tefekkür edecek o kadar mahluk, yaratılmış, canlı ve cansız o kadar çok ki saymakla bitirmek mümkün değildir. Tefekkür önemli ibadetlerden biridir. Bir bakıma ibadetin çekirdeği ve özüdür. Çünkü; mahluka bakarak, halıkı düşünmektir. Direk, ondan yaratıcıya bir yol bulmaktır. Halis ve katkısız bir ibadettir. Yani: Tefekkür, her şeyde Allah-ı bulmaktır. Bakılan ve görülen her yaratıkta onun bir sanat serini bulmaktır. Çünkü: Her şeyde, düşünen insan için Allah’a giden bir yol vardır. Ondandır ki; Allah’ın son elçisi, kainatın efendisi, Peygamberimiz (sav) bu konuda ; “ Bir saat tefekkür bir sene yapılan ibadetten daha hayırlıdır” buyurarak tefekkür ibadetinin önemini anlatmaktadır. Rabbim tezekkürü ve tefekkürü çok olan kullarından eyleye. Kainat’ın sahip ve yaratıcısına emanet olun.