Değerli dostlar geçen haftaki konuğum ile olan sohbetimizekaldığımız yerden devam ediyoruz.
“Merhaba arkadaşım, nerede kalmıştık?
“Çok derin mevzuların başında kalmıştık”
“İyi o zaman hadi dalalım o derin mevzulara”
“Kanuni sonrası hiçbir şey asla eskisi gibi olmayacaktı.Yine de cihan devleti olmanın sağladığı bir çok imkan Osmanlıyı bin sekiz yüzlüyılların başına kadar iyi kötü taşımıştı. Fransız ihtilali sonrası Balkanlardabaşlayan ulusçuluk hareketi ve güçlenen Rusya ile mücadele Osmanlıyı savunma pozisyonunagetirmişti. Hâlbuki Osmanlı o zamana kadar hep aktif ve saldıran taraftı. Binsekiz yüzlü yıllardan itibaren kaybedilen savaşlar ve topraklar yenileşmehareketlerinin başlamasına neden olmuştu. Tanzimat ve Islahat Fermanları ileistenilen sonuçlar elde edilememiş, son darbe ise Avrupa’nın savaşınahesapsızca balıklama atlamamızla vurulmuştu. Her şeye rağmen kaybetmediğimizbir savaşın sonunda kaybetmiş muamelesi görerek geri dönüşü olmayan bir yolaitilmiştik. Çanakkale zaferi çok büyük bir bedel karşılığında sağlanmış, çokdeğil bundan doksan dokuz yıl önce, bir başka yaklaşımla Çanakkale zaferindenüç yıl sonra payitaht İstanbul İngilizlerce kolayca işgal edilmişti. Negariptir ki Osmanlı subaylarından müteşekkil bir grup devlet-i aliye-iOsmaniye’yi kurtarmak yerine Anadolu’da yeni bir devlet kurmayı tercihetmişlerdi. Anadolu insanı ile kurtarılan bu vatanda kurulan yeni devlet, yıkılanOsmanlıdan her şeyi ile çok farklı idi. Yeni devletin hedefi toplumu dönüştürmekti.Bunu sağlamak için her yolu mübah görüp olağanüstü yetkilerle donatılmışmahkemeler ihdas ettiler. Aslında herhangi bir kalkışma veya ihtilal sonrasıkurulmamasına rağmen devrim kanunları çıkarttılar. Bin yılık devlet birikiminibir yana bırakıp, toplum ve aile hukukunu düzenleyen maddelerden oluşan kanuna,başına medeni kelimesini ilave edip İşviçre’den olduğu gibi tercüme ederekkanunlaştırdılar. Dini azınlıklarında gitmesi ile yüzde 99’u Müslüman olanhalkı İsviçre’den kopyala yapıştır usulü ile alınan medeni kanun, İtalya’danyine aynı usulle alınan ceza kanunu ile muhasır medeniyetler seviyesinin üstüneçıkaracaklarını düşündüler. Ancak geldiğimiz noktadan baktığımızda yaklaşık yüz yıl sonrayeniden bir reorganizasyona (yeni bir düzene, düzenlemeye) ihtiyaç duyulduğunusöyleyebilirim. Ancak bu sefer farklı olmak zorunda, güçlü bir toplumsaldestekle yola çıkılmalı ki devlet ve millet hiçbir alanda karşı karşıyagelmemeli, kalmamalı”
“Yeni bir düzen, reorganizasyon, bunlar tehlikeli söylemler,birde söylemesi kolay ancak gerçekleştirmesi bir o kadar zor meseleler.Cumhuriyetimiz kurulduğunda yönetim tamamen kurucu gücün elindeyken bile birşeyleri yapmak kolay olmadı. Şimdi demokrasi, çok partili hayat, iletişim veenformasyon çağındayız, her şey göz önünde, medya,internet,televizonlar,uluslar arası örgütler vs.
“Yazıya ne başlık atmıştın, zor meseleler, değişim vedönüşümler ne zaman kolay olmuş ki? Şöyle bir hatırla, Resulullahınyaşadıklarını, Rabbimizin bazen açık bazen gizli desteklerine rağmen neçileler,ne sıkıntılarla o muhteşem dönüşümü gerçekleştirdiğini. Hem bana ne,ben sadece düşünen ve bunu anlatan tarafındayım, bunları gerçekleştirmek başkabir akıl, başka bir irade ve gönül işidir.
“Peki o zaman, nereden başlıyoruz şu zor meselelere?”
“Demokrasiden. Avrupa menşeilibir yönetim tarzı olsan demokrasi bize ne kadar uygun bir modeldir. Az mıuygundur, çok mu, ya da hiç uygun değil midir. Tarihsel sürecine baktığımız zamandemokrasinin yunanca, demos (halk), kratos ( iktidar ) kelimelerininbirleşmesinde meydana geldiği, yani halkın iktidarı, halkın söz sahibi olduğuyönetim demek olduğunu görüyoruz. Demokrasinin yönetim tarzı olarak ortaya çıkmasında en önemli tarihi dönemeç yineFransız ihtilalidir. Fransız ihtilali ile Avrupalılar yurttaş kavramı iletanıştı ve yurttaş hakları tüm Avrupa’nın önceliği haline geldi. Yurttaşkavramının Avrupa da kısa zamanda bu kadar popüler olmasının nedeni ise o günekadar sıradan insanların herhangi bir değerinin olmaması, yani adam yerinekonulmamalarındandır. Halbuki bizde bin dört yüz yıl önce Rabbimiz Kur’an dahiçbir kimsenin bir başkasına üstün olmadığını, üstünlüğün ancak takva ileolabildiğini( Allah’a kulluktaki samimiyet) açık bir şekilde beyan etmiştir.Bir yanda kralların, imparator ların, dük’lerin vs. kölesi durumundakiinsanlar, diğer yanda yani bizde yani Osmanlıda ise Ahseni takvim olarakyaratılmış bir varlığın ( hangi dinden olursa olsun) yaşıyor olmasıydı. Yerigelmişken söylemekte fayda var. Osmanlının altı yüz yıl ayakta kalmasının enönemli sebebi atalarımızın savaşçılığı değil, ondan önce insana değervermesinden ama rengine, ırkına,dinine,mezhebine ,cinsiyetine bakmadan değervermesindendir”
“Arkadaşım iyi gidiyorsun da ,benim sayfam bu hafta da doldu”
“Canımız sağolsun, ömrümüz olursahaftalar çabuk gelip geçer”
“İnşallah Rabbim bu zormeseleleri bitirmeyi nasip eder, kendine iyi bak haftaya görüşünceye kadar hoşçakal”
Evet değerli dostlar, bu haftadabu kadar, devamı haftaya, görüşünceye kadar kendinize iyi bakın, havalarsoğudu, sağlık ve afiyette kalın.