Evet değerli dostlarım, sizlerde fark etmişsinizdir,haftalardır köşemize taşıdığımız zor meselelerin sonuna yaklaşıyoruz.

-NATO’dan çıktık, Halifelik makamıyla teçhiz edilmiş birCumhurbaşkanlığı yönetim sistemine kavuştuk, ya sonra?

-Sonrası şu, Cumhurbaşkanına bağlı bugünkü bakanlarkurulu yerine geçecek bir kurulun yanında, herhangi bir makam ve mevkii hırsıolmayan, devletini her şeyden, eşinden çocuklarından, anasından babasından dahiönde gören kendi alanında uzman kişilerden oluşan bir gizli heyet teşkiledilmeli. Hani filmlerde var ya, aksaçlılar, aksakallılar diye, bu da onun gibibir şey. Cumhurbaşkanının gizli danışma meclisi gibi

-Sonra?

-Bütün bunlardan sonra olmazsa olmaz  olan ise eğitimin hangi zeminde yapılacağıdır.Yukarıda sayılan şeylerin hepsi gerçekleşse, ancak eğitim bugünkü haliylekalırsa yaşadığımız sıkıntılardan asla kurtulamayız. Bizim en önemli sermayemizgençliğimizdir. Yeni nesilleri öyle yetiştirmeliyiz ki dost, düşman gıptaetmeli.

-Biraz açmak lazım.

-Ne kaynaklarımızı israf edelim ne de çocuklarımızın veöğretmenlerimizin zamanını. Öncelikle çocuklarımızı ve gençlerimiziyarıştırmaktan vazgeçmeliyiz. Temel eğitimi yeniden dizayn etmeliyiz. Sekiz yılıaşmayacak bir temel eğitimle öncelikle yaşamın her alanında ihtiyaç duyacağıbilgilerle donatmalı, bu temel eğitim sonrası bir meslek edinecek olangençlerimizin vakitlerini, devletimizin kaynaklarını boş yere heba etmemeliyiz.Bu temel eğitimde çalışma, paylaşma, fedakarlık, karşılık beklemeden iyilikyapma, aile kavramı, devlet, millet, vatan sevgisi, vefakarlık, kadirşinaslık,hür ve bağımsız olmanın erdemi, sadece kendini değil, nizam-ı alem sevdalısı veen önemlisi kalbinde Allah korkusundan başka korku bulunmayan bir nesilyetiştirmek.

-Bu sadece Milli Eğitimi yeniden dizayn etmekleolabilecek bir şey midir? Eğitim sadece Milli Eğitim Bakanlığınabırakılamayacak kadar önemli bir şey değil midir?

-Elbette öyledir. Ancak eğitimi yeniden dizayn etmek içinöncelik milli eğitim olmalı, sonra gerisi.

-Neyse, ben araya girmeyeyim sen devam et.

-Sekiz yıllık temel eğitim sonrası, bir kısım öğrencikendisini lise eğitimi için yeterli görmeyip bir meslek sahibi olmak içinsistemden çıkacak. Ancak bir kısmı ise  lise eğitimi için yeterli olmadığını kabul etmeyipdevam etmek isteyecek. İşte burada devreye okul girecek, daha lise birdeyeterli olmadığı halde lise eğitimine devam etmek isteyenler elenecek. Kusurabakma ne sen vaktini boşa harca, ne de devletin imkânlarını denilecek. Şu an nedurumdayız. Bir yanda dört yüz ve üzeri puan alarak yerleşen, okuma azmi vegayreti her halinden belli öğrenci grubu, diğer yanda adı Anadolu lisesi olup,iki yüz elli ile dört yüz puan aralığında puanla yerleşmiş öğrenci grubu. Buiki grup öğrenci aynı müfredatla eğitim görmekte. Doğaldır ki düşük puanlarlalise eğitimine devam etmek zorunda olan bu grup bu zorunluluk nedeniyle, birata sözümüzdeki gibi “Zorla yenen aş, ya karın ağrıtır ya da baş” misali neailesinin ne kendinin ne öğretmenlerinin nede devletin beklentilerinikarşılamaktan uzak dört yıllık zorunlu bir süreci yaşamaktadırlar.Konuştuğunuzda çoğunluğu okulu sevmediğini mecburiyetten geldiğini açıkça beyanetmekteler. Hâlbuki bu çocukların birçoğunda yüksek puanlı liselerde okuyançalışkan ve zeki çocuklarda olmayan meziyetleri vardır. Önemli olan omeziyetleri ortaya koyup ona göre bir planlama yapmak lazımdır.

-Çok haklısın kardeşim, şu an bir çok meslek kolundayapılan işlerde kalitesizlik hakim. Belli bir yaştan sonra bir mesleği ne kadaröğrenmeye çalışsan da istenilen sonuç alınamıyor. Atalarımız ne güzel demiş “Ağaçyaş iken eğilir.”

-Çünkü onüç-ondört yaşlarında öğrenme önemli, aynı kişiyirmili yaşlara geldiğinde artık öğrenmeden ziyade para kazanma duygusu öneçıkıyor. Hem de kısa zamanda çok para kazanma, hal böyle olunca ne yapılanişten ne de kazanılan kazançtan hayır geliyor.

-Birde bu üniversite sınavı var, o konuda bir çare varmı?

-Okuma istidadı zayıf olanları lise başında eleyince artık üniversite sınavına gerekkalmıyor, öğrenci lisedeki not ortalamasına göre tercih yaparak üniversiteyegidiyor. İşte son bir elemede üniversite de oluyor. Üniversite eğitimi çokciddi olarak yapılıyor, daha birinci sınıfta başarısız olanlar da eleniyor. Böyleceüniversite eğitimini tamamlamış gençlerimizin tamamına yakını aldığı eğitiminhakkını verecek kişiler olarak hayata atılıyor.

-Çok güzel kardeşim, başka ekleyeceğin bir şey var mı?

-Son olarak en az bunlar kadar önemli bir hususu dakısaca özetleyip bitireyim.  Eğitimsadece milli eğitim bakanlığı ile sınırlı olamaz . Okullar, meslek odaları,kültür bakanlığı, belediyeler vs. hep birlikte el ele verip yeni bir insantipinin, Müslüman-Türk tipinin nasıl meydana getirileceğinin ortak çalışmasınıyapmamız lazım. Şöyle bir şey duymuştum, “Yurt dışına çıktığında, bir lokantadayemeğin tadına bakmadan tuz atan birisini görürsen, bil ki o Türk’tür”  İşte bizim yeni ve en önemli hedefimiz böyle,dünyanın bildiği, tanıdığı bir tip meydana getirmek. Dünyanın herhangi biryerinde, uçakta, lokantada, konferansta vs. duruşu, bakışı, vakarı, ciddiyeti,oturması, kalkması, yüzündeki samimi gülümsemesi, ve en önemlisi kıyafeti ileyeni bir Müslüman-Türk tipi hedefimiz olmalı. İşte bunu başardığımız zaman,dünyanın saygı duyduğu bir toplum haline geliriz.

-Diline sağlık kardeşim, herhalde zor meseleleri böylecetamamlamış olduk.

-Şimdilik diyelim ilerleyen haftalarda bazı zormeselelerle yine görüşürüz inşallah.

-Evet değerli dostlar birkaç hafta süren bu konuyu nihayethitama erdirdik. Tekrar görüşünceye kadar sağlıcakla kalın.