Dünya Kadınlar Günü’nün hikayesi ,ilk kez 1800’lü yıllarda Amerika’nın New York kentinde bir tekstil fabrikasında ki işçi kadınların hak ettikleri ücret, daha iyi koşullarda çalışma ve yaşama istekleri mücadelesi ile başlamış; Daha sonra, 8 Mart 1908 günü haklarını alabilmek için yaptıkları grev de sonuç alamadıkları için,maalesef 129 kadın işçi, çıkan yangında yaşamlarını yitirmiştir.
26-27 Ağustos 1910 yılında Kopenhağ ‘ da düzenlenen ,Uluslararası Sosyal Kadınlar Konferansın da kadınlara özgü bir günün olması fikri benimsenince ,birçok ülkede bu özel gün kutlanmaya başlamış; Türkiye de ise 1975 yılında yapılan “Kadın Yılı Kongresinden sonra ,8 Mart 1984 ‘den itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlana gelmiştir.
Kadınların yürüttükleri mücadelenin temelinde ,seçme seçilme hakkı,eşitlik ,bağımsızlık, politik haksızlıkların ortadan kalkması,daha iyi yaşama ve daha iyi çalışma koşulları elde edebilme gibi makul ve haklı talepleri yatmaktadır.
8 Mart Dünya Kadınlar Günün de konferanslar,gösteriler,yürüyüşler düzenlenir,kadınların toplumdan beklentileri anlatılmaya çalışılır. Sorunlarına dikkat çekilir.
ATATÜRK Cumhuriyetin ilanı ile kadına büyük önem vermiş ,haklarında köklü değişiklikler yapmıştır. 8 Şubat 1935 tarihinde yapılan seçimlerde Türk kadını ,ilk kez oy kullanmış T.B.M.M sine 18 kadın milletvekili girmiştir. Çeşitli illerden seçilen bu bayanlar Cumhuriyetin ilk bayan milletvekilleri olmuşlardır. Kadının toplumda ne kadar önemli olduğunu ATATÜRK şu sözleriyle açıkça belirtiyor “Daha endişesiz ve korkusuzca,daha dürüst olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır;Bu yol büyük Türk kadınını ,çalışmalarımızda ortak yapmak,hayatımızı onunla birlikte yürütmek,Türk kadınını ilmi,ahlaki,sosyal,ekonomik hayatta erkeğin ortağı,arkadaşı,yardımcısı ve koruyucusu yapmak yoludur. Atatürk kadın erkek eşitliğine gönülden inanmış,onun önderliğinde kısa sürede,Türk kadınına tüm siyasi haklar verilmiş ve bu hakları Avrupalı kadınlardan da daha önce elde etmiştir.
Nedir bu haklar? 1934 yılına kadar çıkan yasalarla,muhtar,belediye başkanı,milletvekili,seçme ve seçilme haklarının tanınmasıdır. Türk kadınının aydın,bilgili .münevver,vakur ve her ortamda bu duruşuyla saygın bir şekilde sosyal hayatta da görev almasını istemiştir ATATÜRK. Hatta “Bizim toplumumuzun başarısızlığının sebebi,kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz kayıtsızlık ve kusurdan ileri gelmektedir.” Diyerek kadınlara vermiş olduğu değeri bir kez daha vurgulamıştır. Eve kapanmış, sadece ev sorumluluğu ve çocuk büyütme görevi verilen kadını sosyal hayatta söz sahibi yapmıştır.Türk kadınları olarak ona çok şey borçluyuz.
Bu verilmiş haklara rağmen günümüzde maalesef hala dayak yiyen ,basit sebeplerle öldürülen,sömürülen,erkeğin baskısıyla ve erkek egemenliğinin etkisiyle haklarını kullanmak için sesini çıkaramayan kadınlarımız çoğunlukta. Bunlar içlerindeki gücü,enerjiyi,yeteneği,verilen haklarını korkudan kullanamıyorlar. BU çağda hala erkeğin çizdiği sınırlar içerisinde hareket etmek zorunda bırakılıyor,bazı ailelerde de çalışan kadınların emeği,bir işi olmayan erkekler tarafından sömürülüyor.Artık kadına baskı,şiddet ,güvensizlik kalkmalı ve yıllar önce elde ettiği özgürlüğü,hakları ezilen kadınlar da kullanmalıdır.
İnsan insana eşittir.Bir an önce sosyal ve ekonomik yasalar yeniden gözden geçirilerek çıkarılmalı kadın ,ezilen ,sosyal yaşamdan dışlanan,zayıf,çaresiz,korunmaya muhtaçtır görüşünden vazgeçilmelidir.Kadın da her ortamda kendinden emin,güçlü,başarılı ve yeteneklidir.Saygı ve sevgi gördüğü müddetçe altından kalkamayacağı hiç bir şey yoktur.Yeter ki hür kadınlarla ,ezilen kadınlar arasındaki fark kalksın.Ayrıca okuma yazma oranının artması sonunda girişimci kadınların, çoğu sektörlerde iş gücüne belli oranlarda katılımıyla üretimin artması da sağlanır.Bütün kadınlar kendi hayatlarını en doğru şekilde ,hak ve özgürlükte eşit olarak yaşasınlar. Kadının direnişi ,dayanışması çoğaldığı ve sesini yükselttiği zaman duyulur. Kadınlar özgürleştikçe ülkemizde özgürleşir.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü tüm kadınlarımıza kutlu olsun.
SEHER TÜRKER