Bu sırlı cemiyetlerin her biri sanki tek bir yapıymış gibi çalışır ve sistemin bütününü oluşturur. Amerika Birleşik Devletlerinin  ve onun hastalıklı ihtiraslarının planlayıcısıdırlar. Kurmuş oldukları ve sözde dünya barışına, bilime, insanlığa faydalı çalışmalar yapıyormuş gibi gözüken vakıflar ve düşünce kuruluşlarında, dünyaya sadece kan ve zulüm getiren, uygulanmasından da asla çekinmedikleri senaryoları yazdırırlar. İstihdam ettikleri aydınlar, akademisyenler, teorisyenler, felsefeciler, sosyologlar, psikologlar, bilgisayar programcıları, yazılım mühendisleri, hatta polisiye roman ve bilgisayar oyunu yazan kişiler, bir masanın etrafında oturarak kendilerine emredilen politikaların senaryolarını yazarlar. Yazılan senaryolar ise  sistemin kurgulayıcılarının tekrar onayından geçtikten sonra ABD’de bulunan ilgili birimlere iletilir. İşte göz önünde bulunan siyasi kurumlar ise burada devreye girer. Onlar sadece senaryoların uygulayıcısıdırlar ve bunun dışına çıkamazlar. Şayet aksi olur ise cezası ölümdür. ABD’de birkaç istisna dışında yazılan senaryoların dışına çıkmaya cesaret eden olmamıştır. O istisnalarda zaten ibretlik bir şekilde yok edilmişlerdir. ABD’de var olan sisteminin kurallarını belirleyen ve aslında yazılan tüm senaryoların alt yapısını oluşturan ve literatür de adına pek rastlanmayan bir kitap vardır. İsmi “Morals and Dogma” 1871 yılında tapınakçı Albert Pike tarafından yazıldı. Kitabın orijinal metni ABD’li "politika üreten senaristler" tarafından kutsal kitap titizliği ile okunur ve içeriği, var olan istihbarat verileri ışığında, yorumlanarak uygulanır. Albert Pike 29 Aralık 1809 yılında Boston Massachusetts'de dünyaya geldi ve 2 Nisan 1891 yılında 81 yaşında Washington DC’de öldü. Kendisi ABD’li şair, general ve 33. dereceden tapınakçı olarak bilinir. Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden çok iyi bir derece ile mezun olmuştur. Anglikan Mezhebi’ne bağlıdır. Ayrıca Amerika Birleşik Devletlerinin ordusuna  katılarak tuğgeneral rütbesine kadar da yükselmiş 11 Kasım 1862’de ordudan ayrılmıştır. Yapılan araştırmalar Albert Pike'ın 1850 yılında Tapınak Şövalyesi olduğunu göstermektedir. Şu anda halen ABD’nin en etkili ve bilinen şövalyesi olarak hatırlanır ve kabul edilmektedir. “Morals and Dogma’yı bu kadar önemli kılan hususlar nedir de Amerika Birleşik Devletlerinin ve dolayısıyla dünyanın akıbetini belirliyor (kendilerine göre)?” diye baktığımız zaman, üç önemli başlık sayabiliriz. Fakat önce kitap hakkında kısa bir bilgi verecek olursam yapıtın orijinali 1000 sayfa ve  neredeyse tamamına yakını  insanların istifadesine kapalıdır. Ancak çok cüz’i bir miktarına araştırmacıların ulaşmasına müsaade ediliyor. Birde kitabın içeriği ile ilgili başka eserlerde yapılmış olan atıflar mevcut. Bu gizemli el yazmasının önemiyle ilgili konu başlıklarına da gelecek olursak: 1-Tapınak şövalyelerinin ritüellerinin ve derecelerinin hakikatinin sadece bu kitapta var olduğu söyleniyor. 2- Maddenin sırrı ve  kâinatın gizemi ile alakalı bilgilerin yazılı olduğuna inanılıyor (Zamanda yolculuk mevzusunun gerçekliği ile ilgili meseleler, sistemin hizmetkârları, senaryolarını yazarken en çok bu bilgileri içeren bölümlerden istifade etmişler ve ediyorlar. Maddeye istenilen şeklin istendiği gibi nasıl verildiğinin izahı da bulunmaktadır.) 3- ABD’nin uygulayacağı politikaların detaylı olarak yazılmış olması örnek vermem gerekirse 1. ve 2. Dünya Savaşlarının nasıl çıkarılacağı ve sonuçları yazılmış hatta araştırmacıların söylediğine göre (Aytunç Altındal'ın ve Ertan Özyiğit'in bu konularda makaleleri bulunmakta meraklısı bu yazılara ulaşıp istifade edebilir.) Morals and Dogma’da 3. Dünya Savası ile ilgili bilgiler de mevcuttur. Korkunun ecele faydası yok. Durmak ve beklemek hiçbir şey olmuyormuş gibi davranmak bize yakışmaz. Onların ürettiği senaryolara karşı çıkacak tezleri, bizlerde yazabiliriz. Çünkü medeniyetimiz, kültürümüz ve tarihimizde ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin, Türkiye karşıtı çalışmalarını yani senaryolarını durduracak onlara cevap verebilecek bilgiler mevcuttur. Sadece bakmasını okumasını bilmek ve çok çalışmak gerekmektedir. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’in ilk ayeti olan "İkra bismi rabbikellezi halag" (Yaratan Rabbinin adıyla oku) ayeti kerimesinin gerçek manada sırrına erdiğimiz gün Selçuklu ve Osmanlı'nın başardığı gibi, adaletle, merhametle yeniden dünyayı yönetmeye talip olabiliriz. Şimdilik Hoşça Bakın Zatınıza …