Şu bizim Narkoz başlıklı makale dizimiz, birkaçokuyucumuzun ilgisini çekmiş olacak ki; “ Hocam, bizi kimler narkozladı, nasıloldu, bu narkozdan nasıl uyanırız? Gibi soruların cevabını açmamızı istemişler.Ne güzel, okumak ve okuduğundan anlamlar çıkartmak. Zira Hz. Ali; “ Anlaşılmayankıraatta hayır yoktur!” diyor.
Neyse konuma döneyim, bu soruların cevabını ararken,karşımı ABESE suresi çıktı. Konuyu Seyyit Kutup’un tefsirinden şöyle birazaraştırdım.
Abese suresinin mealindin bir parça aktarayım: Rahman veRahim olan Allah'ın adıyla
1,2. Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşittive öteye döndü.(1)
(Hz.Peygamber, İslâm hakkında kendisinden bilgi almayagelen kibirli bazı müşrik liderleriyle görüşürken sahabilerden gözleri görmeyenAbdullah b. Ummi Mektûm gelerek, "Ya Resûlullah, bana öğüt ver"demişti. Hz. Peygamber çok meşgul olduğu için yüzünü ekşitip öteye dönmüş,yanındakileri dinlemeye devam etmişti. İşte bu sûre bu olay üzerine inmiştir.)
3. (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak,
4. Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.
5. Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;
6. Sen, ona yöneliyorsun.
7. (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!
8,9,10. Allah'a karşı derin bir saygıyla korku içindekoşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.
11. Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur'an) bir öğüttür.
12. Dileyen ondan öğüt alır…” Sure devam edip gidiyor. Tefsirciler burada Allah katında en değerliinsanın zenginler, makam sahipleri değil, takva sahipleri olduğunun altınıçiziyor.
ABASE SURESİNDE Kİ ABDULAH BİN ÜMME MEKTÜM(RA) HİKAYESİ
Abdullah bin Ümmü Mektûm (r.a.)İslam’ın ilk yıllarındaiman saadetine eren, Peygamberimizin müezzinlerinden olan, Medine’ye ilk hicreteden Muhacirler arasına giren ve 13 defa gaza ve seferler sırasındaPeygamberimiz tarafından Medine’de vekil bırakılarak Müslümanlara namazkıldıran Hz. Abdullah (r.a.), göznimetinden mahrumdu, fakat kalbi ve basireti nurlu bahtiyarlandandı.İbni Ümmü Mektûm’un asıl ismi “Amr”dır, fakat Medineliler “Abdullah” diyorlardı.Babası Kays bin Zâide, annesi Âtike bint-i Abdullah idi. Kendisi de annesinenispetle “Ümmü Mektûm’un oğlu” manasında “İbni Ümmü Mektûm” ismiyle meşhurolmuştur. Hz. Hatice validemizin de dayısının oğluydu.[1]
Aynı zamanda İbni Ümmü Mektûm dünyadayken cennetmüjdesini almıştı.[2]
Hz. İbni Ümmü Mektûm, Müslüman olduktan sonraPeygamberimizin sohbetinde bulunmak için sık sık huzuruna gelirdi.Peygamberimizden Kur’ân âyetlerini ezberledi.
Bir defasında Peygamberimiz, Utbe bin Şeybe, Ümeyye binHalef ve Ebû Cehil gibi Kureyş’in ileri gelenleriyle, “Belki içlerinden birkaçı imana gelir de İslam’ın gücü artar, onlarabakarak birçok insan da Müslüman olur.” düşüncesiyle tebliğ vazifesiniyapıyordu. Bu esnada İbni Ümmü Mektûm meclise gelerek Peygamberimize hitaben,“Yâ Resûlallah, bana Kur’ân okut. Allah’ın sana öğrettiğinden bana da öğret.”dedi. Peygamberimiz onların üzerinde fazla durduğundan, İbni Ümmü Mektûm’lailgilenemedi. İbni Ümmü Mektûm, Peygamberimizden cevap alamayınca, arzusunubirkaç defa tekrar etti. Peygamberimiz ona aldırmayıp yüzünü buruşturup döndü,sözünün kesilmesini istemedi, onlarla konuşmaya devam etti. Orada bulunanların,“Bu dine hep zayıflar, fakirler, köleler ve âmâlar giriyor.” diye alaylı birşekilde gülmelerine yol açmamaları için İbni Ümmü Mektûm’u cevapsız bıraktı.Fakat çok sürmedi, tam sözünü bitirip kalkacağı sırada İlahî ikaz geldi:[3]
Şimdi narkozdan uyanmakla bu hikaye arasında ne bağ vardiyeceksiniz. Söyleyelim, bir narkozdanuyanmak için önce Kur’anın anlamını bilmeli, onun anlamıyla yaşamalıyız. Çünkü,ancak takva sahipleri uyuşturulamaz, aldatılamaz. Zira onlar basiretliinsanlardır.
Efendimizin üstünlüğü ortadı, değerleri de ortada, iştebiz kaybettiğimiz o değerlerle yeniden buluşmamız gerekiyor.
Umuz var mı? Elbette var, çünkü Müslüman herzaman umutvar olmak durumundadır. Kalın sağlıcakla. ( Kaynaklar: [1]Üsdü’l-Gàbe, 4:206.[2]Tabakât, 4: 206.[3]age., 4: 208.[4]Abese Sûresi, 1: 10.)