İnsanın yol arkadaşı vardır, dava arkadaşı gibidir; tuzekmek olmuşunuzdur, aynı ülkünün peşine koşmuş, birlikte mücadeleetmişsinizdir. İyigünde, kötü günde bir lokma ekmeğinizi paylaşmış, birlikteağlayıp, birlikte gülmüşsünüzdür.

Hepimizin böyle dostları vardır. Ama bir gün ömür dolmuş,emanet verilmiş, son görevinizi yaparken: “Merhumu nasıl bilirdiniz?” diye sorulduğunda ömür filmi gözlerinizinönünden geçer ve ; “İYİ BİLİRDİK”dersiniz…

Önceki gün Erkan Malkan ağabeyimizi Rahmeti Rahmanauğurladık. Ulucamide kılınan cenaze namazından sonra imam efendi; “ Nasılbilirdiniz?” diye sorduğunda şahsen “ İYİ BİLİRDİM” diyerek haklarımızı helalettik…

Erkan ağabeybenden yaşça büyüktü, aynı zamanda velimdi.İyi bir babaydı, iyi bir dosttu, iyi bir yol arkadaşıydı. Öte yandan iyi birhayır sever olup, bildiğim üç caminin yapımında öncülük yaptı. Hayır veİhsan Vakfında birlikte derslere katıldık. Nitekim onun cenazesini de HocamizÖmer Paksu kıldırdı. Rabbimgünahlarını affetsin, cemalini görenlerden eylesin.

Mezarlıktan dönerken, yol arkadaşım İbrahim Gülsü, Erkanabiyle ilgili bir yazı yazmamı istedi, biraz hatıralarını paylaştı.  68 kuşağını şimdiki gençler hatırlamaz, emperyalgüçler ülke gençliğini sağcılık-solculuk diye böldükleri dönemdi. Ülkücülertarafındadır Erkan ağabey, vatan-millet-din uğruna mücadele edenlerden. Aynızamanda İslamcıdır.

Bir dönem ülkücü hareketin önderliğini yapmış, ilbaşkanığı görevlerinde bulunmuş, parasız ve kimsesiz gençlere yardım etmiş.  O zamanın solcularından bilinen MehmetTaşkesen’i de hastane de ziyaret etmiş, Kur’an okuduğuna şahitlik etmiş….

Miş diyorum, bunları ben görmedim, yol arkadaşım anlattı.Yani Erkan Malkan bir dava adamıydı demek istiyorum. Türkiye’nin bir dönemine şahitlik etmiş, yumruğunu vurabilen, yüreğiAllah sevgisiyle dolu, cesaretli bir yiğitti.

Heybetli biriydi. Onunla konuşmaya bile çekinirdik.Göksun’a Cerkezlerin bir etkinliğine birlikte giderken, bize ömrünün önemlidevrelerinden kesitler anlatmıştı…

O, davası uğrunavarını verenlerdendi , Allah gani gani rahmet etsin, Mekanı cennet olsun…Benböyle bilirdim.

 

NASIL BİLİRDİNİZ DİYE SORDUKLARINDA , NE DEMELİYİZ

Şimdi genel bir konuya giriyorum. Velev ki, ölen insangünahkardır. Ve size cenaze de sordular. Merhumu nasıl bilirdiniz? İyi bilirdikdemek gerek. Peki adam iyi biri değilse? O halde o cenazede ne işin var değilmi?  Şunu söylemek istiyorum. Belki adamgünahkardır, belki de kusurları vardır. Rabbimkusurlarını, günahlarını da affetsin diye bilme erdemliliğine ulaşmak gerek.

Bize dua düşer.Yani kim olursa olsun ölenin arkasındankonuşulmaması gerektiğini belirtmek istiyorum. Neden?

 

AFFETMEK ÜZERİNE BİR HİKAYE

Cenabı Allah kusurları örtendir. Bizlere düşen de,inanmış her müslümana karşı affedici olmaktır. Esad Coşan Hocaefendidendinlemiştim. Rabbim ona da rahmet eylesin, bu gün olmuş radyodan derslerinidinliyoruz. 

Hikaye kısaca şöyle. Cenabı Hak, herkesi mahşer yerindetoplayacak, tabi ki ilk huzura gelecek olanlar affedenlerdir. Bir kulunuçağıracak, şunun şunun üzerinde hakların var affedecek misin?  Bu kul, Yarabbisen affedicisin affetmeyi seversin, sen affedenlerden ol dediğin için onlarıaffediyorum!” der. Bu adam herkesin üzerindeki haklarını affettiği için,geriye günahları kalır. Bu defa cehennem yolu görünür ona. Adamın boynu büküktür,cehennem ateşi üzerine üzerine gelmektedir.  Allah, kaldır kafanı seni affettim, hadicennetime gir dediğinde hem şaşıracak, hem sevinecek.

Cenabı Allah,ona söyle seslenecer: “Sen o kullarımıaffettiğin için, bende seni affediyorum.  

Hikayeyi bu kadar anlatabildim, diyeceğim şu ki, affetmeyi bilmeliyiz, hepimizin yığınlagünahları var. Allah bu günahlarımızı örtmez ise hangimiz amellerimizle cennetegirebiliriz ki? Vallahi hiç birimiz ne hacılar, ne hocalar, ne namaz kılanlar,ne deoruç tutanlar…

Kardeşlerimaffediniz ki, affa uğrayasınız.

Hadi kalın sağlıcakla.