Eskiden büyüklerimiz; “Namazda gözü olmayanın, ezanda da kulağı olmaz!” derler ve bu atasözü ile bizlere bir şeyler anlatmak isterlerdi. Bu konuda Mesnevi’de harika bir hikâye okudum, istedim ki sizlerle paylaşayım.

Biliyorsunuz, “Namaz dinin direği!” ancak her ne hikmetse bazı insanlar namazlarını kılmazlar. Rabbim inşallah herkese bu güzel ibadeti nasip eder… İ.S isimli sanatçıda, ahirete, cennete ve cehenneme inanmadığını, ölüm korkusu yaşadığını, aşının önce kendilerine vurulması gerektiğini yazmış. Bu girişten sonra geçelim hikayemize; “Çok eskiden bir gün köyün ağası, yanında ki kahyasına demiş ki; “Ağan çok kirlendi, yarın bir hamama gidelim. Akşamdan hazırlığı yap, erkenden yola çıkalım. Sen peştamalı, kili, tası ayarla, ufuk tefek yiyecek ve içecek de al yola düşelim.”

Akşamdan hazırlık yapılmış, sabah namazından önce yola çıkılmış ancak yolda sabah ezanı okununca, ağa ezanı duymamış ancak kâhya; “Ağa müsaade et de namazı kıldıktan sonra yola devam edelim” demiş.  Ancak namaz bitmesine rağmen kâhya bir türlü camiden çıkmamış. İmam ve müezzin de camiden ayrılmış yine gelen giden yok. Mecburen ağa camiye gitmiş, yüksek sesle: “Kâhya efendi niye çıkmıyorsun, bak geç kalıyoruz? Diye sorunca, kâhya; “Ağa camiden beni göndermiyorlar” diye içerden ses vermiş. Bir süre beklemiş yine çıkan yok. Ağa bu defa sesini yükselterek (hikayedeki kâhyanın adı Sungur): “Sungur niye dışarı çıkmıyorsun? Bak içeri girdirme beni, tabi çok sinirli ağa.

Sungur içerden cevap vermiş: “Efendim ne yapayım, koyuvermiyorlar!” Tam bu çağrı yedi defa tekrarlanınca. Ağa, Sungur’un bu cilvesinden artık bıkar: “Ya hu, mescitte kimse kalmadı, koyuvermeyen kim?” Deyince, Sungur taşı gediğine koyar: “Seni dışarıdan içeriye sokmayan yok mu? İşte beni de içeriden dışarıya çıkarmayan O!” Gerçi öyle veya böyle insan en azından cenaze namazı için de olsa camiye getirilir…

HERKES ASLINA RÜCU EDERMİŞ

Hani bir atasözü daha vardır, “Aslı hu, nesli hu!” Rahmetli Babam da derdi ki; “Asil asmaz, herkes cinsine çeker oğlum! Asil azsa bile tekrar aslına rücu eder! Derdi, bunlar ne büyük tespitler, şimdi daha iyi anlıyorum…

Mevlâna yukardaki hikâye ile ilgili uzun uzun öğütler verir, akıllı insan ahiretini hesaba katan, dinin direği olan namazı kılarak yoluna devam edendir buyurur.

Alemlerin Efendisi, yoluna kurban olduğum Efendim(sav) bunun için “Namaz benim iki gözümün nuru! Namazı terk etmeyin buyurmuşlardır.

Değerli kardeşlerim, bak günler gelip geçiyor, ömür sermayen doluyor, namazını kıl ve dininin direğini dik ki Rabbin senden, sende ondan razı olasın.

Mevlâna, ezanda kulağı olmamayı, gönül bağlarının zayıflığına bağlar. Hani şair diyor ya, “Kalpten kalbe bir yol vardır. Sonunda da sen benimsin, ben seninim…” İşte tıpkı bunun gibi, aşık ile Maşuk’un kalpleri kiminde birbirine açık, kimin de kapalıdır. Bu Maşuk’tan değil, aşıklığın zafiyetinden geliyor.

Hulis Efendi bir şiirinde aşığın haline mealen şöyle anlatır: “Bülbül gibi perişan bir âşığım¸ inlemelerim¸ çektiğim çilelerim¸ ahlarım hep sevdiğim için¸ yüzümü başka kime döneyim dönecek başka bir yer mi var? Her an bakışım sevdiğimedir!

Şimdi Allah(cc) dostları neden böyle ezana kulak verirler, çünkü Maşuk, aşığı çağırıyor, ‘gel” diyor.

Cenab-ı Allah, ancak kendisine hakiki iman ile bağlı olanlara gönül kapısını açarmış. Bunun için hidayet Allah’tan buyrulur. Sen O’nu sevmez, aramaz isen o seni arar mı? Hani hadis de buyuruyor ya: “Kulum, bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım; o bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım; o bana yürüyerek geldiği zaman, ben ona koşarak varırım. (Buhârî, Tevhîd 50. Ayrıca bk. Müslim, Zikir 2, 3, 20-22, Tevbe 1)

Kur'ân-ı Kerim’de yetmiş defa zikredilen namaz imandan sonra en büyük hakikat olduğu için Peygamber Efendimiz (asm)“Namaz dinin direğidir.” buyurmuştur.

Öyleyse hadi dön, elini uzat, koş huzura var ve secde et. Bak O(cc) sana nasıl elini uzatacaktır…

Nefsini bir tarafa koy, o zaman göreceksin, “Ben kulumdan, kulumdan bende razı! Öyleyse gir cennetime diyecektir.  Bizlerde, cennetine değil, cemaline talibiz diye yakaralım alemlerin Rabbine, o zaman size gönül kapısını açacak, gözyaşlarınızla sevgisini gönlünüze akıtacaktır.

Haydin namaza!