Demokratik devletler hukuk devletiyle birlikte kabul edilmektedir. Sadece hukuk devleti değil, “demokratik hukuk devleti” kavram ve kurumları üzerinde durulmaktadır. Hukuk devleti demokrasinin vazgeçilmez ilkesidir. Bu nedenle anayasanın değiştirilemezleri arasındadır. Demokrasi ilkesinin değiştirilmezliğinde, seçimsiz demokrasi olamayacağı gibi, hukuksuz demokrasi de olamaz. O nedenle yasama ve yürütme gibi yargı da kaynağını anayasadan almaktadır. Türkiye gerek adaleti ile gerekse insan hakları ve demokrasisyle Avrupalıların çok ilerisinde olan bir ülkedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, toplulukların, tüzel kişilerin ve diğer devletlerin, belirli usul ve kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. 47 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa'nın Strasbourg şehrinde bulunmaktadır. Başta Fransızlar olmak üzere Türkiye’yi bir kaşık suda boğmak isteyen bir çok AB ülkesi olduğunu biliyoruz…
Avrupa Birliği'nin günümüzde Avrupa Konseyi'ne ait bayrağı kullanıyor olması çeşitli kafa karışıklıklarına yol açıyorsa da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa Birliği'nin değil, hemen hemen tüm Avrupa devletlerinin üyesi olduğu ayrı bir uluslararası teşkilat olan Avrupa Konseyi'nin organıdır. Ancak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihadı, Avrupa Birliği için de olmazsa olmaz asgarî standartları oluşturmaktadır.
Madde 3 ‒Yemin etme veya ant içme 1. Seçilen her yargıç göreve başlamadan önce, kendisinin de katıldığı Mahkeme genel kurulunun ilk oturumunda, gerekirse Mahkeme Başkanının önünde, aşağıdaki yemini eder veya ant içer: Bir yargıç olarak görevlerimi şerefli, bağımsız ve tarafsız bir biçimde yerine getireceğime ve bütün müzakerelerin gizliliğini koruyacağıma yemin ederim veya ant içerim” şeklindedir. Bu Avrupalılar demokrasinin, özgürlüğün, insan hakların tanımlarını çok güzel yapmışlar lakin uygulamaya geldiğinde pekde iyi olmadıklarını veya olamadıklarını müşahade ediyoruz.
AİHM'in fikir babalarından Pierre-Henri Teitgen Avrupa'da ikinci dünya savaşının yaraları henüz sarılmaya devam ederken 1949 yılında AKPM'de yaptığı konuşmasında şu sözleri sarf etmişti: Hiç kimse yıllar sonrasının geleceğine bakıp kendi medeniyetinin totaliterizm ve diktatörlüğe dönüşmeyeceğini ve ülkesinin böyle risklerden azade olduğunu iddia edemez. Bu nedenledir ki bizler önce davranıp, zamanı geldiğinde alarm çanlarını çalacak bir bilinci ve vicdanı yaratmalıyız. Bu özel vicdan da ancak özel bir Avrupa yüksek mahkesi yoluyla oluşturulabilir." İşte bu konuşmadan 10 yıl sonra nihayet 1959'da AİHM kuruldu ve çalışmaya başladı. Üye ülkelerden bu mahkemeye seçilen yargıçların görevi aldıkları içtihat kararları ile Teitgen'in bahsettiği bu özel vicdanı oluşturmak ve gerektiğinde çok geç olmadan alarm çanlarını çalabilmektir. Bu AİHM yargıçları Türkiye’ye karşı özel vicdan oluşturmuş olduklarına verdikleri bu absurd hukuktan yoksun kararla teyit etmişlerdir.
Bazı AB ülkeleri özellikle Fransa, İngiltere, Almanya gibi sömürgeci ülkeler yüz yıllardır bulundukları kıtalarda diğer dinden, ırktan olan özellikle de Müslümanlara karşı özel sömürge sistemlerini kullanarak sömürgecilik yapmış birer devletlerdir. Bu emperyal ülkelerin din adamları bile fetva vererek bu sömürgeciliği teşvik etmiş bir emperyal devletlerden bahsediyorum. Kaldı ki bu ülkelerin siyasetçileri günümüz dünyasında hala faşist ruhla, dikte yönetimle bazı Müslüman devletler üzerinde oyunlar, senaryolar oynanmaktadır. Hala modern dünyada akla hayale gelmeyecek oyunların peşinden koştuklarını görüyoruz. Yüzyıllardır Müslüman ülkeler üzerinde hala bir çok entrikalar oynamaya devam ediyorlar. Bazı Afrika ülkeleri, Afganistan, Pakistan, Irak, Sudan, Libya, Mısır, İran ve Türkiye….
Avrupalılar Kitap, anayasa yazmayı çok iyi bilirler, Kitabın iki yüzünü okumayı ise çok çok iyi bilirler…Bir çok topluluklar, kurumlar ve Sivil Toplum Örgütleri kurmuşlar, sözde insan hakları savunucusu yine sözde demokratlar sözde özgürlükler ülkesi ve sözde insanlar…. Görüldüğü gibi her şeyleri sahte, her şeyleri kendi çıkarlarına hizmet etmek için yontmuşlar.. Avrupalılar AİHM diye sözde bir mahkeme kurmuşlar…. Bu Yargıçlar, Hakimler gibi hukukçular da sözde…Niçin sözde diyorum; Eğer gerçek hukukçu olsalar, adalet ve vicdan konusunda gerçekten hassas olsalar geçen gün Türkiye aleyhinde ve teröristi aklayıcı şekilde karar almamaları gerekirdir.
Yapılan açıklamada, "Mahkeme, Demirtaş'ın 'makul bir şüpheyle' gözaltına alındığını ve tutuklandığını kabul etti. Ancak Mahkeme, ulusal mahkemelerin dayandığı nedenlerle, adli mercilerin Demirtaş'ın tutukluluğunu 'yeterli' gerekçeleri olmadan uzun tuttuğuna hükmetti" Bu kararı alan Avrupalı sözde hukukçular sayesinde AİHM’de siyasi kimliğe bürünmüş oldu. Nasıl mı? Bu yukarda söz ettiğim AB ülkeleri gerek liderleri, bakanları, siyasetçileri değil mi Türkiye aleyhtarı ne kadar bölücü paravan terör örgüt varsa hepsine kucak açmadılar mı? Bazı AB liderleri ve Avrupa Parlamentosu Türk düşmanı teröristleri kırmızı halılarda karşılamadılar mı? AB ve AP toplantı salonlarında kürsüden bu teröristlere söz hakkı vermediler mi? Yine bu emperyal ve Türk düşmanı ülkelerin basın yayın organları bunlara destek olmadılar mı? Teröristleri himaye ettikleri gibi onlara legal hüviyet kazandırma girişiminde bulunmadılar mı? Bunları ve daha fazlasını Türkiye Cumhuriyetini parçalamak, bölmek ve ayrıştırmak pahasına yapmadılar mı? Türkiye bu Avrupalıların son sahterkarlığı karşısında AİHM üyeliğini askıya almalıdır… Çünkü haklı davasında sesini ve hakkını en yüksek tondan seslendirmeledir. Türk adaletini, yargıçlarını hiçe sayan daha da önemlisi Türkiyenin bağımsızlığını ve bütünlüğünü tehlikeye atan bu sözde AİHM’si kararına çok sert ve radikal tepkilerini ortaya koymak zorundadır.
AİHM, Türkiye'nin Demirtaş'a 10 bin euro manevi tazminat cezası ile masraflar ve harcamalar için 15 bin euro ödemesine hükmetti. Sevsinler seni hey AİHM yargıçları! Acaba bu teröristler sizin ülkeye karşı aynı bölücülüğü yapsa ve çok sayıda askerini, polisini şehit etse nasıl karar verirdin?
Ki bu terör örgütleri yarım asırdan fazladır başta Fransa, Almanya, İngiltere, Belçika, Hollanda gibi terör sevici ülkeler tarafından kollanmakta, beslenmekte sırf Türkiye’yi parçalasınlar ve zayıflatsınlar diye!..