2016 yılına girdik, artık yetkililer geçmiş yıla ait istatistiklari açıklamaya başlar, tabi boşanma evlenme rakamları da açıklanacak ve korkarım ki yine boşanma oranları yüksek gelecek. Neden? El cevap; evlenecek gençleri evlilik ortaklığına hazırlamıyoruz? Çocuklar o sınavdan bu sınava koşmaktan evlilik sınavına hazırlıksız giriyor. Çevresinde model ailelerde bulamıyor, böyle olunca en ufak zorlukta boşanmayı tercih ediyorlar… Evlilik zor bir ortaklık ancak ortaklar aynı yöne baktıklarında, kar marjı da yüksek olur. Bir defa topluma faydalı bireyler yetiştirmek evlilik meyvesinin en güzelliği... Ancak son yıllarda neredeyse keyfi diyeceğim basit sebeplerden dolayı ayrılıklar başladı, bu ülkemizin geleceği açısından çok tehlikeli! Evliliğe nasıl başlamak gerek? Dünyada her istediğimizin olmayacağını bilerek evliliğe başlamak gerekiyor. Bizim istediklerimiz ancak cennette verilecektir… Verilene şükür ve kanaat etmeyi öğrenerek evliliğe başlamak gerekiyor. Kul elinden geleni yapmalı, Mevla’ya güvenmeli. Verdiğine şükür, vermediğine kanaat etmeli. Mümin başına gelenlere razı olmalı, kadere teslim olmalı, haset etmemeli(başkalarından olandan bende isterim denmemeli), çünkü haset eden mutluluğu yakalayamaz. Hayat her zaman bize güzellikler sunmaz, bazen zengin oluruz, bazen de fakir.(Allah kimseyi gördüğü günden geri koymasın) Ancak bize verilenler elimizden alındığında şükür etmeyi bilmeliyiz. Olmayan karşısında takdire isyan etmek kula yakışmaz. Verilen musibetlere sabır göstermeyi bilerek evllilik yolculuğuna başlamalıyız. Hastalıklara, yokluğa, musibetlere razı olmak kulun görevlerindendir. HAYAT HER RENGE GEBE Hayatın içinde bütün renkler vardır, bazen siyah bazen beyaz olur. Her şey toz pembe olmaz, olamaz. Bunları niye anlatıyorum, eşlerimiz ve çocuklarımız bizim imtihanımızdır, bazen imtihan soruları ağır gelebilir, bu sizi sevmediğini değil, bilakis sevdiğini gösterir, çünkü zorluklarla dener kullarını Yaratan. O Zül celali vel ikramdır. Önce verir, sonra alabilir. Kul Rabbine razı olursa, Rabbide ondan razı olur. Geçtiğimiz günlerde genç bir kardeşimizle evlilik konusunu konuşuyoruz, kızımız eşinde olması gereken özellikleri saydı. Ben yakın çevremi düşündüm, o özelliklere sahip birini bulamadım. Kul olurda eksiği olmaz olur mu? Doktor istiyor, hem de yakışıklı olsun, arabası olsun, annesi işlerimize karışmasın, yılda birkaç defa tatile gidelim vs. Olmaz kardeşim, bu istediklerinin hepsi bir arada olmaz, olamaz. Bugün olsada yarın olmayabilir. O nedenle nikah kıyılırken, iyi günde de kötü günde de diye başlar memur sözü! Hayatın akışı içerisinde yeşilde olur, mavi de… Sen dünyaya dönüp bakmaz mısın? Sürekli yaz olsaydı, hayat sürer miydi? Bazen kış olacak, bazen yaz. Sıkıntılar yaşarsın, eşin hasta olur, bazen yokluğa düşersin, işini kaybedersin … Bütün bunlar yanında neşeli günlerin olur, çocukların olur, düğünler, bayramlar vs. Hayat bu… Bütün renkleri görmeye razı olacaksın. SEVGİSİZ ASLA Evliliğin sürmesi için “5 S” olması gerek diyen tecrübeli büyüklerimiz, sevgisiz asla olmaz derler. Sevginin yanında saygı, sadakat, sabır, samimiyetin de evliliğin olmazlarından olduğunu biliyoruz. Efendim(sav), evli çiftleri bir elemanın yarısına benzetir, mümkün olduğunca evlenecek insanların denk olmasına işaret eder, farklılıkların ise içine bükülmesini öğütler. Sözün özü şu, kendi değerlerimiz üzerine evlenmemiz gerekiyor. Maddeyi ortak payda yapan eşler, madde olmayınca parçalanıp, bölünüyorlar. Sadakat yani aldatmama üzerine kurulmalı evlilik. Sadakat olamzsa biter evliliklerimiz. Sonuç olarak, evlilik gibi zor ortaklığı yürütmek için, kilitler gerekli. Eşler birbirinin hak ve hukukuna riayet etmeli. En önemlisi nesli korumak için bunu yapmalı. Dağılan aile çocuklarının yaşadıkları sıkıntılara şahidiz, yavruların boynu bükük kalıyor. Öyle ki dilleriyle söylemeseler de, beden dilleri ile isyan ediyorlar. Ayrılmasın anne ve baba diye haykırıyorlar adeta… Daha ne söyleyeyim. Allah yurdunuzda yuvanızda, sizleri mutlu etsin.