“Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim! .
(Necip Fazıl Kısakürek/ Çile)
İKİ BÜYÜK NİMET
Necip Fazıl Kısakürek, böyle seslenirken annesine; Neşet Ertaş’da; “ İki büyük nimetim var, biri anam biri yarım…” diye seslenir.
İnsanın dünyada en çok sevdiği varlıktır annesi, belki eşi de sever ama anne sevgisi başkadır. Evet, annem Allah rahmet etsin Rahmeti Rahmana kavuşalı uzun yıllar oldu. O’nun boşluğu hiç dolmadı, unutmadım da, sanki her an yanımda, hem sağ tarafımda…
Kalbimdeki yeri hiçbir zaman boşalmadı, dolduran da olmadı, olmayacaktır da zaten.
Ferman Karaçam’da geçen haftaki bir yazısında 'anne' konusuna değinerek, "Toplum olarak, ümmet olarak anneye sahip çıkarsak yeniden dirileceğiz, fert olarak anneyi algılarsak, anneye kıymet verirsek anne ayaklarından cennete yükseleceğiz" diyordu.
Bir başka düşünür ise yeniden dirilişi aileye bağlıyordu, Türkiye Gazetesine verdiği bir demeçte. Demek ki aklın yolu bir, Karaçam; “Annesizlik kıyısız bir ummandır! “ derken. Onları ailenin temel taşı olarak görüyor.
ANNELERİN KIYMETİNİ BİLMEK
Her zaman yazdığım gibi anneleri yılın bir günü anlak yerine daime anmak gerekiyor. Çünkü, onlarsız bir hayat düzene girmiyor. Bakın yeni evlilere, valideden uzak oldukları için ciddi sıkıntılar geçiriyorlar. Oysa eskiden kaynana da olsa, gelini yetiştiriyordu hayata…
Dikkat buyurun, biz değerlerimizden uzaklaştıkça, diriliş müziğinin sesi kısılıyor, yamyamlar dolduruyor sahayı…
Aslında annenin kıymetini en çok annesizler bilir.
Karaçam o yazısında annesini küçük yaşta kaybettiğinden bahsederek şöyle sesleniyor, anne özlemi içinde olanlara;”İnsan neyi erken bulduğunu, geç kaybettiğini ya da neyi geç bulup erken kaybettiğini yaşı ilerleyince daha iyi anlıyor.
Ben annemi çocuk yaşlarda kaybettim ve hiç bir zaman kendi hayatımda kıyıya çıkamadım, siz onu kaybetmeden hayatınızın kıyılarını keşfedin, o sizin; kıyılarında varlığınızı özgürce hissettiğiniz, denizlere güvenle açılıp, kıyısına güvenle geri döneceğiniz vatanınız gibidir.
Sizin için hiç kapanmayan kucak, reddedilmeyeceğiniz sevgi, varlığından emin olduğunuz liman, vefasından kuşku duymayacağımız dostluk, tebessümü ve duaları üstünüze sürekli yağan bir rahmet kaynağıdır.
Anneyi kaybetmeyin. Anne, insanlığın merhamet ağacıdır. Anne, insanlığın mayalandığı rahimdir.
Anne, ne kadar uzaklara kulaç atarsanız atın, kıyıda sizi hep bekleyen, beklemekten asla vazgeçmeyen kocaman bir limandır.Annelerin dışında ne kadar buz krateri görürseniz görün, o kraterler hep dünya hayatının size uzanacak kötülüklerine karşı örülmüştür. Oysa annelerin içlerinde, yüreklerinde hep yavruları, evlatları için sevgi, merhamet, fedakârlık ve vefa yanardağlarının lavları kaynar, kaynar da, size pek fark ettirmezler bunu…”
Peki kalın sağlıcakla.