Hayvanlar aleminde adalet, eşitlik, haklara saygı pek bulamazsınız. Ancak bazı hayvanlar kendi arasında insanlara örnek olacak kadar çalışkan ve dayanışma içinde olurlar.

İnsan ise farklıdır. Ama her insanın da zaafları vardır, düşmanları ise onun bu zaaflarından yararlanabilirler. Bu zayıf yönlerden yararlanma, hayvanlarda daha yaygındır. Örneğin aslan avcıları, onunla bire bir savaşıp yenemezler, bu nedenle tuzak kurarlar. Tilki ise kurnazdır ama kurtlara karşı savunmasızdır, yapacağı tek iş onu görünce kaçmaktır.

Bu nedenle hayvanları yakından tanıyanlar, Aslan tuzaklara karşı, Tilki ise Kurtlara karşı savunmasızdır, derler…

Bunları niye yazdım? Son birkaç yıldır bağ ve bahçe işine yoğunlaştım; ihtiyarlık yaklaştı ya her yaşlı gibi bizde toprağa dost olduk.

Toprak deyip de geçmeyen, ana gibidir. Tohumu bağrına basar, sıcak soğuk demez, fidanları besler, sürekli üretir. Bu bağlamda yardır…

Ağaçlar ise tıpkı insanlar gibidir. Doğru toprağa dikip, doğru bakım yaptığınızda çoğu hayırsız evlattan  hayırlıdırlar…

İnanın ağaçlar hal dilleri ile konuşurlar. İnsanlarlar gibidirler, nasıl ki insan susuz kaldığında hali kalmaz ise, onlarda susuz kaldığında buruşur yaprakları, hastalandığında sararır ve düşerler…

Geçen hafta bir ağaçın dalına kesmiştim, hemen püslenmiş. Tıpkı insanın parmağı kesildiğinde yarayı kapatmak üzere çıkan sarı su gibi, kapatıverdiler yaralarını…

SAADETE DÖNELİM

Değerli dostlar, sevgili okurlar su uyur, düşman uyumaz derler, boşluğunuzu bulduklarında sokarlar yılanlar gibi ve vururlar arkanızdan…

Uyanık olmak gerek, uyuştururlar, narkoz verirlerde, belinizi bile inçitmezler…

Çünkü sen Hak’kın yanındasın, onlar için değerler yoktur. Onlar hayvanlar alemindeki acımasızlık gibi, boşluğunuzu buldularmıydı, üşüşürler başınıza….

Bunun için yakınınızdan başlayarak, yavrularımıza dost kimdir, düşman kimdir öğretmen durumundayız.

Düşman insanı besler, içine zehir de katar, ayakta uyutur sizleri….

Çünkü onlar için yok hükmündesiniz, size insan olarak bakmazlar. Tıpkı ormanlar kralı gibi, “Ben güçlüyüm, her istediğimi yaparım!” derler.

Para onlar için birinci plandadır.

Nathan Rothschild bakın ne diyor; dikkat buyurun: “ Kimin kral olduğu umurumda bile değil. Çünkü para arzını kim kontrol ediyorsa, imparator da onundur!”

SAF OLMANIN ZAMANI DEĞİL

Biz Müslüman bir toplum olduğumuz için içimiz de dışımızda temiz.(Kendini kirli görenlere sözüm yok!) Zaten onlar bizden değil.

Bakınız aynı adamın evladı ne diyor, yani David Rockefeller’den bahsediyorum: “ Bu güç benim elinde olduktan sonra kanunları kimin yaptığı hiç fark etmez…”

Birde bu adamın Türkiye Şubesi Müdüründen aktarayım: “ Ben sistemin zaaflarından hareketle para kazanıyorum…”

Şimdi oturun, Dünyadaki anlı şanlı ülkelerin merkez bankalarının kimin idaresinde olduğunu araştırın. FED başta olmak üzere.

Evet, bu adamlar Orman Kanunlarına bakıyorlar, güçlü benim, her istediğimi yaparım diyorlar. Biz ise hak ve adaletten yana olmalıyız.

Şunu söylemek istiyorum, onlarla aramızda büyük mesafeler var. Para ve güç onlarda, ancak bizimde Allah’ımız(cc)var.

O(cc) ol derse olur. Ancak bize düşen görevler var. Yapmamız gerekenleri mutlaka yapmalıyız. Yani çalışmalı ve üretmeliyiz.

Okumalı ve tuzaklara düşmeden, düşmanın zaaflarından yararlanarak ayakta kalmayı bilmeliyiz. Bu ise ancak Kur’an ve Sünnet yolu ile olur.

Bunun yol ve yöntemlerini bize alimler göstermeli. İşte bu bağlamda samimi, gönlü Allah aşkıyla dolu, aydın bilim adamlarına ihtiyacımız var…

Kalın sağlıcakla.