Etrafımıza kâinata ve çevremizdeki mahlûkata baktığımız zaman iki türlü bakış şekli vardır. Birincisi; Alla hesabına bakmak: yani varlıklara bakarken ne güzeldir yerine ne güzel yaratılmış demek, yaratılandan yaratanına bir yol bulmak lazım. Örneğin; Bir elmayı yerken tadını, rengini, kokusunu yapmış, ne güzel koku vermiş diyerek, nimeti vereni hatırlamak lazım. Bu şekilde düşünmek adetlerimizi hareketlerimizi belki de yeme içmelerimizi ibadet hükmüne getirir. Sadece o tadı, o rengi, o kokuyu, elmaya verirsek yani ne tatlı elma, ne güzel elma dersek, burada gizli bir şirke doğru yol almış oluruz. Birinci bakışa manay-ı harfi, yani Allah namına bakmak ikinci bakışa manay-ı ismi madde hesabına bakmak demektir. Birde insanlarda niyet diye bir his vardır. Yani iyi niyet veya kötü niyet. Niyet çok önemli bir histir. İyi şeylere niyet edipte, yapamamak ve niyet ettiğin şeylere güç yetirememek onu yapmış kadar insana sevap kazandırır. Tam bunun tersi kötü niyet, niyet edilen şey yapılmamış olsa bile, insana o kötü niyetinden dolayı günah kazandırır. Netice olarak, çevremize bakarken, gökyüzünü seyre dalarken Yaratanını tefekkür eder, bakmak lazımdır. Niyetimizden sürekli olumlu olmazı lazım ki, yaşantımızdan ve hayatımızdan tat alalım.