Her insan hayatta başarıyı ister, özellikle öğrencilik yıllarında hepimiz okulda ‘en’ olmak istemişizdir. Aslında fıtratımızda var, başarılı olamak ve ‘en’ olabilmek; ancak olmuyur işte. Hayat mı desek, kader mi? Bazıları doğuştan zeki olurken, diğerlerinde çalışma isteği olmuyor…
Ama bir de kendisinde başarma istidadı olduğu halde başaramayanlar var. İşte onlar için bugün birkaç kelam yazmaz isterim.
Aslında isteyen herkes başarılı olabilir. Özellikle bu öğrenciler için geçerli. Çünkü, Allah(cc) ilmi çalışana vereceğini vaad etmiştir.
Ancak, başarıyı her zaman söylediğim gibi sadece akademik başarı olarak gördüğümüzden çocuklarımızı başarısız olarak nitelendiriyoruz ve bu da eksik bir görüş olarak değerlendirilmelidir diye düşünüyorum…
Başarıyı sadece akademik olarak indirgesek bile çocuklarımızın çoğu verimle çalışma yöntemlerini bilmediklerinden bu durumdadırlar.
Bu konuya biraz açalım istiyorum.
VERİMLİ ÇALIŞMA YÖNTEMİNİ BİLMEK GEREK
Bu konuyu Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’e sormuşlar, o da gençlere bu konuda diyor ki; “ Bana sorarsanız, bence verimle çalışabilmenin bedeni, hissi ve aklı olmak üzere üç esaslı şartı vardır.
Eğer etrafınızda bütün hayatınca çalışmış olup da kilimin dört ucunu bir araya getirememiş kimseler görürseniz, temin ederim ki, onlarda bu şartlardan en az biri eksiktir.
Bu şartlar nelerdir?
Başarmanın bedeni şartı sağlık ve sağlamlık. Hissi şartı, çalışmayı sevmek, akli şartı da çalışmanın usülüne ve yalunu bilmektir.
Sağlık ve sağlamlık şartı üzerinde sen kendin düşün dur ama diğer iki şart üzerinde beraber düşünelim…”
DÜŞÜNELİM
Peki gelin bizde biraz düşünelim, detaylara inelim isterseniz. Birincisi sağlık dedik, bu konuya bir kenara koyalım. İkinci şartı bana göre en önemli olanıdır.
Burası çok önemli, yani çalışmayı sevmek ve çalışmanın usulünü bilmek. Çalışmayı sevmek mesele burada gizli.
Şöyle, çocuk bütün ısrarlara rağmen oturup dersini çalışmaz. Bunu çok gördüm. Çünkü, bu çocukların fıtratında ‘tembellik’ var. Dedik ya bu genler yolu ile de geçebilir bu hastalık.
Devam edelim, bana göre çoğu bu durumdaki çocuklara ülkü, hedef, misyon her neyse verilmemiş. Yani neden çalışması gerektiği, çalışmadığı durumda, kendisi ve ailesinin daha da önemlisi vatanının yaşayacağı geri kalmışlık hakkında bir değerlendirme yapamayışı etkili oluyor.
Bakınız aç ve açıkta kalan nice çocuklar var ki, onlar tehlikeyi gördükleri için sabaha kadar kitabın başından kalkmazlar. İşte bakın Andırınlılara, hepsi de okurlar!
İşte bu sorunun cevabı çok önemli. Ancak daha önemli olan ise kimi çocukların çalışmayı neden sevmedikleri?
HEDEF ÇOK ÖNEMLİ
Aslında bu her iki sorunun da cevabı bir kitap olacak kadar geniş. Ancak bildiğim bir şey var ki, her insanın bir açık kapısı vardır, yeter ki o kapıdan girmesini bilelim.
Bütün mesleğim boyunca, bir kaçı hariç, ‘adam’ olmayacak, bir çocuğa rastlamadım. Hepside bilinçlendirildiği için çalıştı ve topluma faydalı bireyler haline geldiler.
Son olarak şunu tekrar edeyim, çalışmak ve başarılı olmaktan ne anladığımız önemli.
Başarmak, sadece sınav başarısı değildir. Birinci sırada hayat başarısı önemlidir, sonra da okul başarısı gelir elbette. Evet, Allah’ın rızasını kazanacak davranışlarda bulunmayı, vatan sevgisini, ilme aşık olmayı çocuklarımıza öğretmemiz gerekiyor. Şu futbola düşkünlüğümüzün yarısını, eğitime versek yeter. Bu benim görüşüm, katılır veya katılmazsınız.
Peki kalın sağlıcakla.