Bu haftaki söyleşi konuğum sevgili Firdevs AYDIN dı.Kendisi aslen Karadenizli aklımda rize diye kaldı ama trabzonda olabilir neyse nereli olduğu çok da önemli önemli değil bunlar sadece ayrıştırma politikalarından sadece bir tanesi hepimiz biriz ve tek bir ruhtan geldik yani hepimiz tek ruhun içinde birer parçalarız.Ondandır ne senden büyüksün nede ben senden ey gafil! (Neyse konumu dağıtmayım yine estiler yaz diyorlar meliha ya  yaz!!!! başka zaman yazarım dedim. kim kime neden üstünlük yapar konusunu ele alırız)

Güney Afrikada yaşayan 5 çocuk annesi öncelikle böyle kendini geliştirip insanlara katkı olan bütün anneleri özelliklede Firdevs hanımı tebrik ediyorum. Firdevs hanımın 5 çocuğum var dediğinde ilk duyduğumda Maşallah dedim ve sonra kadının doğasının üretmek olduğu aklıma geldi ve helal olsun kadına çocukta yaparım kariyer de yaparımın en güzel örneğini verdi korkan kadınlarımıza.İlgili anne doğurup ta bir tarafa atmamış karnı ağrıyan çocuğuyla oyun halinde sembol dili yaparak okuldaki öğretmenin baskısı çözen bilgili donanımlı bir anne gerçekten böyle anneler ayakta alkışlanır.

Köyünde tarlasında bahçesinde evinde çalışıp sonra okuma yazmaya giden yada dışarıdan okullar bitiren kahraman kadınlarımız yadsınamayacak kadar fazla ve her birinin başarı hikayeleri bizlere bende yapabilirim duygusunu aşılıyor.60 yaşında üniversite okuyup kendi işini kuran kadınlarımız var.

Erkek kadın eşittir deyip içi boş bir zihniyetle vakit geçirmeyip, kadının doğasının üretmek ve yaratmak güzelleştirmek sevgi şefkat olduğunu bilen kadınlarımız her geçen gün çoğalıyor.Başarı hikayelerini ya çok okuduğumdan yada gerçekten çoğalıyorlar algıda seçicilik olduğu içinde sanırım kadınlarımızın % 70 kadarı başarı hikayeleri ile dolu.Kadınlar uyanmaya başladı.Eşitlik empozesitinin altında kendi varlığının  reddi  olduğunu farkedip yeniden üretime ve yaratıma geçtiler.Gerçekten feministlik düşüncesi ile yıllarca kadınlarımız uyutuldu kadın erkeğini, erkeğinde kadını tamamlayan birer birey olduklarını farkettiler.

Gece olmazsa gündüzü gündüz olmazsa geceyi,karanlık olmazsa aydınlığı,aydınlık olmazsa karanlığı anlayabilir miyiz işte kadın ve erkekte böyledir.Birbirini tamalayan zıtlıklar..

Erkeğin doğası vermektir,kadının doğası almaktır.

Erkek güneştir kadın ay, erkek gündüz kadın gecedir,erkek arpadır kadın buğday, erkek sağ tarafımız kadın sol tarafımız,erkek gelecek kadın geçmiş böyle birkaç tane örnek yazdım. Bu yazdığım örnekler bilinçaltı sembol dillerinde de var fakat bu bilgiler bizim Anadolumuz ve (uyanışlar anadoludan başlıyor anadoluna sahip çık ve gereken önemi eline yeniden al anadolundan çalınan bilgiler sana batı Avrupa diye süslenip yeni medeniyetmiş gibi eline veriliyor uyan dostum uyan) kadim bilgilerdir Kurana da zahiri ve batini olarak okunup tefsileri yapıldığında bu bilgileri orada göreceklerdir.

Görünenin arkasında ki görünmeyeni görmektir.

Kendi fikrimdir cahillik demek, sadece somut olana görünene inananıp ispat isteyen bunu adı bilim de olabilir. Mantık yani akademik zekada olabilir. Bu sebepten dolayı sadece muhalefet olup bir adım ilerleyememektedirler. Bilim ve ilimin iç içe olduğunu anlatmaya çalışıyorum bilime karşı değilim,ilim çin de dahi olsa gidip bulun araştırın okuyun kodlarımız var dna larımızda,birinin varliğını kabul edip diğerinin varlğını kabul etmeyenlere o kesime sormak istediğim çok soru var ama bir tane sorayım aldığınız nefesi görebiliyor musunuz, bir tlf yada wifi den çıkan sinyalleri dalgaları görebiliyor musunuz Allahı görebiliyor musunuz? gibi sorular işte Batiniyi anlamayana ehli kamil insan denilemez kanatımce

Hayatta ki herşey, görgüğümüz rüyalar,bilincimiz bilinçaltımız  herşey sembollerle çalışır sembol zahiri ise verdiği mesaj batınidir de diyebiliriz.