Maraşlı aileler, doğdukları evleri, yaşadıkları semtleri, çeşitli sebeplerle bırakıp, yeni yerleşim yerlerine gittiklerinden beri; Eski mahallelerimiz, sokaklarımız, konaklarımız, toprak damlı kerpiç evlerimiz kaderlerine terk edildi. Bir çoğu yok oldu, yalnızlaştı, öksüz kaldı. Bu sebeple; Bayazıtlı (Eski Yürükselim) Mahallesi, Sarayköy Sokak sakinleri, yılda bir defa dahi olsa, eski mahallelerinde bir araya gelerek sıla-i rahim yapıyorlar. Çeşitli nostaljik etkinliklerle eski günleri yâd ediyorlar, çocukluk hatıralarını yeniden yaşıyorlar.
YIILAR SONRA BİR ARAYA GELDİLER Kale’nin kuzey tarafında; Acar Hamam’ın arkasından, Albayrak İlkokulu yanından Bayazıtlı Camiine doğru uzayan Sarayköy Sokak’ta, sokağın orta yerinde genişçe bir meydan var.
İşte O meydanın sakinleri, yarım asır hatta daha eski yıllarda orada; Küsküç oynayan, deveme dönderen, çelik atan, top oynayan, gülle oynayan, ip atlayan, çizgi oynayan küçük çocukları, yıllar sonra ağaran saçlarıyla, ellerinde bastonlarıyla, başörtüleriyle tekrar ordaydılar. Osman Doğruluk Hoca, Hikmet Ercan, Lütfullah Doğruluk gibi Sarayköy Sokak eski sakinleri, 2013 yılında dernek kurarak, her yıl mahallelileri bir araya getirmek gibi, güzel bir hayırlı işe önderlik ediyorlar. Geniş bir aile gibi, el birliği ile hanımlar yemekler hazırlıyorlar, ikramlar yapıyorlar. O meydanın eski ve yeni çocukları bir araya gelerek kaynaşıyor, yeniden tanışıyorlar.
KÜSKÜÇ OYNADILAR, DEVEME DÖNDÜRDÜLER Bir tarafta, yeni nesil çocuklar, diğer yanda ak saçlı çocuklar. Mahalle meydanında elli yıl arayla yeniden, çelik oynamak, çamura küsküç atmak, deveme döndürmek, gülle oynamak için bir araya geliyorlar. Unutulan oyunlarımızı, sembolik dahi olsa yaşatmaya çalışıyorlar. Bende o mahallenin kırk yıl öncesinin sakini olarak oradaydım. Çocukluk arkadaşlarımı yeniden gördüm. Onların çocuklarını gördüm, büyüklerimi gördüm. Orada herkes değişmişti, tek değişmeyen, o insanların sıcaklığı ve samimiyetiydi.
Akşam olup ta vedalaşma vakti geldiğinde; Eve geç kaldığım için, sanki rahmetli annemin, örtmenin altındaki evimizin, tahta kapısı önünde beni bekliyor gibi, bir his kapladı içimi. Ayaklarım beni oraya doğru götürmek istediyse de, yaşadığım bu mutluluğun her yıl yaşanan bir rüya olduğunun farkındaydım. 4 Eylül Pazar günü, Bayazıtlı Mahallesi, Sarayköy Sokak’ta, “Aşağı Mahalle”de geçirdiğim üç-beş saat, beni o gün çocukluğuma taşıdı, Elli yıl birden gençleştirdi. Bu vesileyle böylesine bir organizeyi tertip eden herkese, tüm mahalle sakinlerine teşekkür ediyorum. Yazımı, bir Maraş sevdalısı, kıymetli dostum, şair-yazar Mustafa ÖNYURT beyin güzel bir şiiri ile bitirmek istedim:
AH SOKAĞIM Her şey bu sokakta başladı Benim hayatımda Bu sokakta doğdum Bu sokakta oyunlar öğrendim Avuçlarımızdaki misketleri yuvarlardık Rengârenk kimi cam kimi plastik Dünya sevgi yörüngemizde dönerdi Çocukluk hayâllerimizle Kuyruklu yıldızlara sıralanırdık Saklambaç oyunlarıyla Yitik duygularımızı arardık Şimşekler çaktırırdık top oynarken Üzülüp kaçardık bazen Komşu camını kırarken Ah sokağım sen ne güzeldin Cana yakın şirin komşularımızla Asma yaprağında yıkanmış gün ışığı düşerdi Göz nuru el işi oymaların üzerine Torunlarına çeyizler üreten maharetli ellerdi Sevgi mayasında dantel iplikleriyle Ninelerin yüzlerinde sokağımız gülerdi ( Mustafa ÖNYURT)