Hazan mevsimi geldi.Sonbahar. Soğuklar başladı. Bağ bahçe işleri biter oldu. Geceler ayaz. Sabahyürüyüşlerinde üşüyoruz. Yazlıkçılar birer ikişer kışlaklarına dönüyorlar. Bizkaldık buralarda.
Biz de yolcuyuz. Eli kulağında. Birkaç güneyollara düşeceğiz. Mersin’e vasıl olacağız. Sık sık tartışıyoruz eşimFatma’yla. Fatma diyor ki:
-Gidek gayri. Ben üşüyorum.
Bu gün dörtlüklere dökmüş duygularını Fatma’m.Önce Fatma’mın sesine kulak verelim. Sonra ben sazı elime alacağım. Diyor ki Fatma:
.
“Köyümüzün işi bitmez
Ben giderim eşim gitmez
Sobanın arkası sönmez
Ben burada üşüyorum
.
Gidek Mersin’e Mersin’e
Senin işlerin tersine
Benim halimi görsene
Ben burada üşüyorum
.
Sıcacıktır şimdi Mersin
Hemen gidek ha ne dersin
Mevlam bana sabır versin
Ben burada üşüyorum”
.
Şimdi söz sırası bende:
.
“Üşüme Fatma’m üşüme
Böylesi ince düşünme
Bak neler geldi başıma
Ben üşütmem Fatma’m seni
.
Yazlıkçılar gider oldu
Bahçemizde güller soldu
Meyve sebze ziyan oldu
Ben üşütmem Fatma’m seni
.
Fatma’m gidelim Mersin’e
Ben de yetişem dersime
Bana bir akıl versene
Ben üşütmem Fatma’m seni
.
Kalem tutan eller orda
Türkü diyen diller orda
Bağlamada teller orda
Ben üşütmem Fatma’m seni
.
Bekle bizi güzel Mersin
Allah muradımız versin
Herkes muradına ersin
Ben üşütmem Fatma’m seni”
.
Ey azizler! Bir atışma oldu. Nasıl oldu,bilemem. Bir göz atın lütfen. Eleştirmeye değerse görüşlerinizi yazın. Ya datelli telsiz ulaşın. Sizlerin görüşleri benim için değerlidir. Hadi bakalım .Bekliyorum. Sağlıcakla kalın. Esenlikler dileğiyle noktayı koyuyorum.