Kahramanmaraş’ta eskiden yöre insanımızın çokça giydiği geleneksel kıyafetlerden biri olan aba kıyafetini, özellikle Bertiz abası’nı tarihçi yazar Orhan SAYDAM ile konuştuk. Bilindiği üzere Kahramanmaraşlılar olarak abayı; her 12 Şubat Kurtuluş bayramında çetelerin üzerinde görür, oradan tanırız.
Aba, renk ve desenlerine göre giyen insanların sosyal konumlarını da açığa çıkaran bir kıyafetmiş. Hali vakti yerinde olanlar ibrişimli kırmızı abayı tercih ederken; fakir ve orta kesim insanlar, daha sade, nakışsız, motifsiz kırmızı ve boz abayı kullanırlarmış. Aba üzerindeki her motife ‘sandık’ ismi verilirmiş. 9 sandıklı abayı giyen kişinin çok zengin biri olduğu anlaşılırmış. Sandık sayısı arttıkça abanın değeri de artarmış.
Bertiz Abasının, Kahramanmaraş abalarına göre boyu ve kolları daha uzun, desenleri farklı. Ben, Bertiz Abası’nı, ilk defa (Mesder) Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği’nde Orhan Saydam’ın tanıtımıyla gördüm. Dikkatimi çekti. Abayı üzerime giydim. Boyu neredeyse diz kapaklarımın altına kadar iniyordu. Aynı zamanda bir eski eser meraklısı olan Orhan Saydam ile Bertiz abası’nın tarihsel serüvenini, diğer abalardan farklılığını ve abayı nereden nasıl temin ettiği konularını içeren bir söyleşi gerçekleştirdik.
Orhan Saydam, genç bir tarihçi arkadaşımız. 1993 Elbistan doğumlu. Tahsiline memleketinde başlayıp, Mersin’de devam edip, tarih öğretmeni olarak vazife almış. Elbistan Şehir Müzesinin de etnografya bölümü kurucu danışmanlığını yapmış. Uzun zamandır Kahramanmaraş ve çevresinin yerel tarihi hakkında araştırmalar yapıyor. Sohbetimizde şunları söyledi:
“Aynı zamanda bölgemize ait etnografik eserleri gerek yurt içinden gerek yurt dışından topladığım bir koleksiyonum var. Tabi bu eserler kültür ve tabiat varlıkları kanuna uygun eserlerdir. Özellikle Maraş ve Elbistan olmak üzere çok sayıda fotoğraf ve belge topladım. Bunları başka kaynaklardan da yararlanarak makale haline getirip, gazete ve dergilerde zaman zaman yayımlıyorum. Milli Mücadele döneminde Maraş’ın rolü ve önemi özellikle ilgilendiğim bir alan. Arslan Toğuzata Bey büyük dayımız. Arşivimde ona ait bir çok belge ve fotoğraf da mevcut..”
Sohbetimizin devamında, Bertiz abası’nın özelliklerini ve desenlerin ne anlama geldiği konusunda da önemli bilgiler aktardı, şöyle ki:
“Anadolu’nun her bölgesinde kendine has kıyafetler karşımıza çıkar. Maraş ise kıyafet kültürü bakımından oldukça zengindir. Özellikle dokumacılık, sim sırma işçiliği, bindallı işçiliği gibi dünyaya mal olmuş sanatsal üretimleri mevcuttur. Aba ise Güneydoğu bölgelerimizde çeşitlilik gösteren bir kıyafet türü. Ancak Maraş abaları, dokuma ve süsleme açısından diğer bölgeler arasında bariz dikkat çekicidir. Zira bu kıyafet işgal yıllarında Maraş’ı canı pahasına savunan çeteler ile özdeşleşmiştir. Maraş abası, 12 Şubat Kurtuluş Bayramı anma etkinliklerinde de yıllarca çete kostümü olarak giyilmiştir.
ABA ÜZERİNDEKİ MOTİFLER ORTA ASYA’YA DAYANAN TÜRK MOTİFLERİ
Gelelim Bertiz abasına. Elbette bir Maraş aba türüdür ancak motiflerdeki farklılık, onu kendi adıyla anmamızı sağlıyor. Bu abalardaki bariz desen kilim motiflerinden oluşur. Bu motiflerin dışında farklı anlamlar taşıyan desenler de mevcuttur. Örneğin dünyada ‘’gamalı haç’’ veya ‘’svastika’’ olarak adlandırılan motif, yüzlerce yıldır kullanılan bir Türk motifi olan ‘’çark-ı felek’’ ‘tir. Bu motife Orta Asya’da da rastlarız Anadolu’da da. Genel manada, bir merkezden bütün dünyayı yöneten gücü ve dört mevsimi temsil eder. Bertiz abasında işte bu motife rastlıyoruz. Rastladığımız diğer motifler ise ‘’çengel’’, ‘’elcek’’, ‘’bukağı’’, ‘’tarak’’, ‘’zincirli tohum’’, ‘’zilfelik’’ gibi isimlerle anılırlar.
Resimler; 1. Sandıklı Sırt Detayı, 2. Tarak, 3. Üçgen Gerdan, 4. Çengel, 5. Zincirli Tohum ve Zilfelik, 6. Bukağı
Bu abayı diğer abalardan farklı kılan iki özelliği var. Bunlardan birisi ebadı, diğeri ise tek parça dokunmuş olması. Normalde Maraş abalarındaki desenler sırta kadar dokunur. Bunun sebebi geri kalan kısmın şalvarın içinde kalmasıdır. Ve bel hizası incelendiğinde iki parça halinde dokunduğu görülür. Elimizdeki aba ise şalvara sığmayacak kadar uzun, geniş ve tek parça dokunmuştur. Motifler de belden epey aşağıya uzanmaktadır. Bertiz’de ‘’Abası Uzunlar’’ namıyla anılan bir sülalenin olması, elimizdeki abanın diğer abalardan farkını nispeten açıklıyor.
ANTİKACILAR YILLARCA MARAŞ’TAN ABA TOPLAYIP YURT DIŞINDA PAZARLAMIŞLAR
Orhan Saydam’a yöresel kültürümüze dair somut bir değer taşıyan olan bu kıymetli eseri; nereden, nasıl, temin ettiğini sorduğumda ise şunları söyledi:
“Yıllar önce Elbistan ve çevre köylerden, zaman zaman da Maraş’a gelerek buradaki kapalı çarşıdan antika eşyalar alırdım. Bir süre sonra bölgeyle ilgili; kıyafet, bakır tabak, kılıç-kama, cep saati, tesbih, fotoğraf, belge ve kitaplardan oluşan bir koleksiyona sahip oldum. Topladığım bu etnografik eserlerin hemen hemen tamamını (fotoğraflar ve belgeler hariç) Elbistan Şehir Müzesine bağışladım. Ancak yurt içinde ve yurt dışında bölgemizle ilgili bir şey bulursam müzayedelerden veya gezdiğim yerlerden alıyorum. Bu gezilerimden birinde, Nevşehir’de bir halıcıda aba olduğu söylendi. Yıllardır aradığım bir şey olması sebebiyle beni çok heyecanlandırdı. Hemen bilet alıp Nevşehir’e gittim. Abayı görür görmez Maraş’a ait olduğunu anladım. Sahipleri çok duyarlı kişilerdi. Zira bu tür eserlerin yurt dışına gitmesine sıcak bakmıyorlardı. Tarihi eser veya yasaklı bir şey değildi ancak ülkemize ait etnografik bir değerdi. Orada halı ve kilim işi yapanlara malzeme toplamak için Sivas, Adıyaman, Hatay, Gaziantep ve Maraş gibi şehirlerin özellikle köylerini gezenler var. Muhtemelen bu kişiler aracılığıyla Nevşehir’e geldi bu aba. Bana satan kişi ‘’elli yıllık halıcıyım iki defa aba alıp sattım, ikincisi sana kısmetmiş hocam’’ dedi. Ben Maraş’taki birkaç antikacıya da rica etmiştim, aba gelirse haberdar edin diye. Ancak hiç denk gelmedi. Zaten yıllar önce bir antikacı, belli aralıklarla Maraş’a gelerek özellikle aba toplamış. Bunların İstanbul üzerinden yurt dışına satıldığını öğrendim.
Orhan Saydam’a günümüzde bu tür abalar üretiliyor mu dediğimde, “maalesef” ile başlayan bir cevap aldım:
“Maalesef seri bir üretimden bahsetmek mümkün değil. Zira çok pahalı ve zaman isteyen bir şey aba üretimi. Fabrikasyonları mevcut ancak asıl abalar dokuma tezgahında üretiliyordu. Maraş’ta aba dokumacılığını korumak için bir kurumun çalışmaları mevcuttu. Lakin dediğim gibi seri üretim bu kalitede mümkün değil. Aba ustası bulmak da oldukça zor.”
MERHUM YAŞAR ALPASLAN HOCA İLE BİRLİKTE ÇALIŞTIM
Koleksiyonunda başka neler var dediğimde ise:
“Maraş ve çevresi ile bilhassa da Elbistan ile ilgili şeyler var. Yine tekstilden örnek verirsem ‘’maşlah’’ denilen erkek dış giyim ürünlerinden üç örnek mevcut. Maraş işi bindallı ve sırma işçilikli yelekler mevcut. Maraş ile ilgili 300 civarında siyah beyaz fotoğraf var. Bunların çoğu 1940 öncesi. Mesela Fransa’da bir müzayededen, işgal döneminde burada olan askerlerin ailelerine gönderdiği Maraş umumi manzara fotoğrafları almıştım. Yine bölge ile ilgili 700 e yakın Osmanlıca evrak mevcut. Buna benzer çok sayıda belge var elimde. Bu belgelerin ve kitapların çoğunu, Maraş kültürüne büyük hizmetleri olan merhum Yaşar Alparslan Hoca ile paylaşmıştım. Onunla bazı çalışmalar da yapmıştık. “
BU GİBİ KÜLTÜREL ESERLERİMİZ TİTİZLİKLE KORUNMALI
Bu konularla ilgili vermek istediği bir mesajı olup olmadığını sorduğumda:
“Öncelikle bu röportaj için size teşekkür ederim. Ayrıca ‘’Germanicia Güzeli’’ isimli son romanınızı dikkatle okudum. Sizi yürekten tebrik ediyorum. Takdire şayan bir eser ortaya çıkarmışsınız.
Son söze gelince şunları beyan etmek isterim. Bölgemize ait gerek arkeolojik gerek etnografik eserlerin ihtimamla korunması şarttır. Bu hususta bilinçli olmak lazım. Özellikle tarihi eser kaçakçılığının önlenmesi çok önemli. Zira, konuyla ilgili kanun gayet açık. Orada belirtilen eserler kamuya ait. Dolayısıyla tarihi eserin bulunması halinde vatandaşlık görevi icabı müzeye teslim etmek gerekiyor. Alım satımı serbest olan etnografik eserlere gelince; örneğin bu aba gibi bir bölgenin karakteristik özelliğini yansıtıyorsa ülkede kalması çok önemli. Ayrıca koleksiyonerlerin bu ürünleri muhafaza ederken çok titiz olması gerekiyor..”
Verdiğiniz değerli bilgiler için çok teşekkür ediyorum.