Bireyden Devlete ‘Aile’ Mahmut Nedim Tepebaşı kardeşimizin son eserinin ismi; kitabın görselyönetmenliğini Alaaddin Orçan, Grafik Tasarımını Halil İbrahim Toklu yaparken,Fa Ajans yapımı olan bu kitap Karakış Matbaasında basılmış.
Üçüyüz on dört sayfalık kitabı, Eğitimci Yazar İbrahim Gülsu’dan teminettiğimde, hemen okumaya başladım. Yazarımız kitabında ailenin toplumsal önemi üzerinde durmuş, evlilik öncesive sürecinde eşlerin nelere dikkat etmesi gerektiğini anlatmış.
Özellikle eşlerin karşılıklı hak ve hukuku, boşanma,hakemlik gibi farklı konulara değinen hemşerimiz kitabında, son olarak devletedüşen görevler üzerinde durmuş.
Kitabın arka kapağında ise şöyle bir değerlendirmeyapılmış: “ Güçlü ailelerin güçlü toplumlarıoluşturması ilkesine göre, taşıdığı sorumluluk ve gördüğü işlev bakımından çokağır bir yükümlülüğü üstlendiği halde konum itibarıyla işlevsel olarak devletinen alt ve en yetkisiz birimi durumunda olan aile kurumunun, yasalarla korunmasıve desteklenmesi gerekir. Bunu başaran devlet yönetimi, dünyanın en büyükicraatını yapmış ve en güçlü sosyal, sivil toplum teşkilatını kormuş olur..
Büyük topluluklarıbir sistemle idare eden anlamına gelen devlet kurumu, küçük devlet kurumudenilecek ailede kurulmuş ve aile, devlet idaresinin ilham kaynağı olmuştur”yazıyor.
BOŞANMALAR KORKUTUYOR
Kitabın amacı belli, devlet aileyi koruma altına alsındeniyor. Bakış açısı ise bizim özel ve genel kültürümüz…
Ancak, 2107 boşanma ve evlenme verileri birkaç gün önceaçıklandı. Evliliklerde artmış, boşanmalarda, işte korkutan rakamlar.
“Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verileregöre geçen yıl 594 bin 493 evlilik, 126 bin 164 boşanma gerçekleşti.Evlenmelerin sayısı bir önceki yıla göre yüzde 1.41, boşanmaların sayısı iseyüzde 4.30 azaldı. Bu veriler, resmi evlilik ve boşanmaları kapsıyor, resmi nikâhsızevlilik ve boşanmaları kapsamıyor.
Buna bağlı olarak hem evlenme hızı, hem de boşanma hızıgeriledi. Her bin kişilik nüfusa karşılık evlenme sayısını ifade eden kabaevlenme hızı, 0.21 puan gerileyerek binde 7.71’den binde 7.50’ye indi. Binkişilik nüfusa karşılık boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı ise 0.09puanlık bir gerileme ile binde 1.69’dan binde 1.59’a indi.
Bu verilerin aile kurumunun güçlendiğine mi, yoksazayıfladığına mı işaret ettiğini anlayabilmek için evlenme ve boşanmasayılarına karşılaştırmalı olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu noktada her 100evlenmeye karşılık kaç boşanma olduğuna bakmak bize aile kurumunun seyrihakkında bilgi veriyor.
BOŞANMALARIN SEBEBİ EKONOMİK Mİ?
Şahsen grafiği dikkatle inceledim. “Ekonomik sorunlarınarttığı 2013 ve 2014 yıllarında evliliğe oranla boşanma sayısının tekrar hatırısayılır bir artış kaydettiğini görüyoruz. Boşanmaların evlenmelere oranı2014’te yüzde 21.83’e, 2015’te yüzde 21.86’ya kadar çıkıyor. 2016’daki nispidüzelmeye rağmen hala her 5 evlenmeye karşılık 1’den fazla boşanmagerçekleşiyor. Ve mevcut oran, hala krizin ilk hasarını yansıtan 2009 yılıdüzeyinin de üzerinde. Veriler 2008-9 krizinin aile kurumunda yarattığı hasarın2001’den çok daha yüksek ve kalıcı olduğunu gösteriyor.
Ancak, her ne kadar ekonomi birinci sırayı alsa da benşahsen konunun ahlak ve kültürel nedenlere bağlı olduğunu düşünüyorum.
Boşanmak son çare, son tekrar yazayım son. Çünkü ikiinsan boşanınca sorun bitmiyor. Geride kalan yavruları, toplumun en büyükyarası haline geliyor.
Bu güne kadar hakemliğini yaptığım bir tek aileninboşanmadan sonra mutlu olduğuna şahitlik yaptık, onda da hanım efendininpsikolojik sorunları vardı, bey efendi yeni evliliğinde mutlu olduğunu banasöyledi. Bu ailede çocuklar da mutlu şu anda çünkü yeni annemiz aklı başındabir hanım, işin Allah rızası boyutu bilinciyle hareket ediyor.
Diyeceğim şu ki, boşanma, devlet binasının taşlarınınyerinden oynaması hükmündedir. Bu nedenle boşanma oranlarını mutlaka aşağıyaçekmeliyiz. Bu da devlet öncülüğünde yapılacak bir çalışma ile olur.
Tepebaşını bu vesile ile tebrik eder. Kitaplarınındevamını bekleriz. Kalın sağlıcakla.