Hafta sonu bir berber salonunda vatandaşların ısrarı üzerine birlikte çay içtik. Gazeteci olunca misafirler gündemle ilgili bazen değerlendirme yaptılar, bazen yorumlarımızı sordular. Anladım ki vatandaşın kimi konularda kafası karışık, diğer yandan da ülke ve dünyadaki olaylar karşısındaki duyarlılar. Çünkü her biri 15 Temmuz darbe girişimi dahil, Suriye, Musul kuşatmaları hakkında yorumlar yapabiliyorlar… Diğer bir konu, yazılarımızın okunup-okunmadığı konusunda tereddütlerim vardı. Olumlu ve olumsuz tepki alamıyordum. Hatta zaman zaman yazmayı bile bırakmak istediğim oldu. Ancak hafta başı(Pazartesi günkü) yazımda ki küçük bir tashih hatasından dolayı,  gazeteden arandım.  Okuyucularımızın arayıp, düzeltme yapmamıza istediğini belirtince, doğrusu memnun oldum. Bütün duyarlı okuyucularıma teşekkür ediyorum. Bizde kuluz, eksiğimiz hatamız oluyor, nitekim gerekli düzeltmeyi de yaptık. Bu durum da kendime daha dikkatli olmam gerektiğini de dikte ettim. KAFANIZ HİÇ KARIŞMASIN Gelelim konumuza, kafa karışıklığı aslında olumsuzluk değil, bilakis iyi değerlendirilirse doğru sonuçlara insanı ulaştırır.  Bu şehirde artık insanlar ülkesinin dertlerini dert ediniyor. Ne mutlu! Diyeceğim şu ki araştıran, okuyan, sorgulayan bir insan,  doğrulara daha kısa yoldan ulaşabilir. Demek ki kafamızın karıştığı konularda, okumak ya da bilenlere sormak gerek.  Mesela sohbette,  15 Temmuz konusunda hemşehrilerim bana sorular yönettiler, açıkladığımda kafalarındaki bütün karışıklıkların kalktığını gördüm. Nitekim berberden çıkarkan bize; “Babana-atana rahmet!” dediler. İşte onlara aktardığım cümlelerden biri; “Türkiye  15 Temmuz’da yaşanan girişim gibi artık bir girişimle karşılaşmayacaktır, inşallah! Diğer bir cümle; “Rusya, Türkiye konusunda ,  Uluslar arası ilişkilerde dostluklar olmuz, ülkelerin menfaatleri söz konusudur. Bakın bu iki ülke İthalatta ve ihracatta milli para birimlerini kullanmaya karar verdi. Bu ülkelerin başlattıkları uygulamanın genişlemesi durumunda, dünya üzerindeki devletlerin merkez bankalarında rezerv olarak duran ABD Dolarlarının hızlı bir şekilde ABD’ye geri dönmesi başlayacaktır,  bu durum ise ABD’nin ekonomik olarak çökmesinin yolunu açacaktır. Günümüzde ABD’nin kamu borcu 18 trilyon dolara ulaşmış olup her geçen gün siyasi ve ekonomik gücünü artarak kaybetmektedir. Artık ABD devi Duraklama Devri”ne girdi. Dünya tarihinde yer almış olan her imparatorluğun başına geldiği gibi, önce “Gerileme Devri” başlayacak, sonra da “Çöküş Dönemi” yaşayacaklar.    DÜĞÜNDE EĞİTİM KONUŞULUNCA Bir eğitimci arkadaşımızın düğünündeydik, KÖK-DER Bir üyeleri  ile aynı masadayız, Selçuk Üniversitesinden Prof. Tahir Akgemci hocamızla eğitimin önceliklerini konuştuk. Hocama; “Üniversitelerimizde binlerce bilim adamı var, bunlardan neden ciddi buluşlar gelmez? Sorusunu yönettiğimde, bana ABD’den örnek verdi.  Prof. Gemci, ABD’de araştırma yapan akademisyenlerle, eğitimcilerin(hocaların) ayrı statüde olduklarını. Araştırma yapanların derse girmedikleri için daha fazla bilimsel veriler topladıklarını. Ayrıca bizdeki gibi, üniversiteye kapakatan hocaların yerlerinin garanti olmadığını ve sistem tarafından sorgulandıklarını uzun uzun anlattı. YÖK’ün değişmesi gerektiğini savundu. Sonra ; “ Tıp, Diş Hekimliği, Mühendistlik ve Öğretmenlik gibi alanlarda ülkemizde çok fazla üniversite olduğunu, bunu nasıl karşıladığını sordum” Bana, Finlandiya’dan örnek verdi. Dedi ki; “Bu ülkede sadece 4 tane diş hekimliği fakültesi var, çünkü hem koruyucu hekimlik gelişmiş hem de insan planlaması yapılıyor…!” Bu defa hocam bana sorular sormaya başladı, sohbete Fatih Erdoğan, Cevdet Alperen ve diğer arkadaşlarımızda katıldı… Dikkat edilirse, artık insanlarımız dünya ve yurt olayları ile yakından ilgileniyor. Neredeyse herkes bir gazeteci kadar yorum yapıyor. Fotoğraf çekiyor, haberlere katkı sağlıyor. Polis kadar dikkatli ki öyle de olması gerek. İnşallah ülkemiz bu sıkıntıları atlatırsa, hayalimizdeki Büyük Türkiye’yi göreceğiz. Çünkü aidiyet duygumuz giderek artıyor. Artık insanlar kendinden daha çok ülkesinin sorunları ile ilgili.Yeter ki, biz ülkemize karşı sorumluluklarımızı bilelim, kaygılarımız ve kafa karışıklıklarımız o zaman ortadan kalkacaktır. Kalın sağlıcakla.