Cenab-ı Hak; “Biz insanların boyunlarınabirer ip bağladık.” (Yasin; 8) 

O ip onların ahlâkından, huylarından meydanagelmiştir.” (Mesnevi)

 

Bu ayet ve Hz. Mevlana’nın sözlerini yan yanagetirdiğimizde, boynumuzdaki iplerin, aslında huylarımız ve sorumluluklarımızolduğunu görürüz. Yani imtihanımız…

İmtihanımız eşler ve çocuklar, dünya nimetleri vehemsinden önemlisi kendimiz yani huylarımız diyebilirmiyiz?

Biraz tefekkür edelim.

Yazar D.Ali Taşçı der ki; “Herkes ahlâkınca, yeteneğincebir yere doğru sürüklenir gider.

Ahlâk, bizi şekillendiren davranışlarımızdır.Boynumuzdaki zincirleri bu davranışlarımızla oluştururuz. Bu zincirler bizisonu çıkmaz sokaklara da sürükleyebilir, geniş ovalara da.

İnsanın içinde bulunduğu konum, yetişme tarzı, sahipolduğu bilgi onun zincirleri hükmündedir…”

Şöhret. Mal mülk hırsı. Kadın…Özetli dünyadırimtihanımız.

 

HAKİKATE ERMEK

Aslında dünya gerçek değil, gerçek olan ölümsüz ahirethayatıdır. Çünkü hakikat, mutlak olandır. Biz kader yanında, öldükten sonra yaiman etmiş insanlarız.

Ancak, dil ile söylesek de davranışlarımız ahiretingerçek hayat olduğunu kabul etmemiş olsa gerek ki, nefsimizin aşırı istekleribizi dönüp dönüp, sırtımızı yere getirir.

İşte işin sırrı da buradadır.

Acizliğimizi kabul etmek gerekiyor.

Kibirimiz, ah şu kibirimiz!

Şeytanın huyu, bize de geçmiş olsa gerek nefsimizindamarlarından. Ölüm aklımaza gelsede, nasıl olsa bahanelerinin arkasınasığınıp, yine bildiklerimizle daha doğrusu esiri olduğumuzun dünyanın peşindenkoşup gideriz.

Sonra son zil çaldığında, pişmanlıklar pişmanlıklar….

 

HAKİKAT NEDİR DİYE SORSAK

Taşçı kardeşimiz der ki: “Hakikat, mutlak bilgi olurken,gerçek ise değişken (rölatif) dir. Örneğin, dünya bilgisi dahilinde yerçekimivardır ve bu doğru bir bilgidir. Ne var ki uzaya gidildiğinde bu bilgi hükmünükaybeder; çünkü orada yerçekimi yoktur. Bunedenle Hakikat’ten gelen ilimle, yerel denilebilecek ilim arasında farkvardır; fakat bunlar birbirleriyle de çelişmezler, her biri diğerine yol açar.Ne var ki bu yolların trafik kurallarını bilmezsek, uçurumdan aşağıyuvarlanırız.

İnsan dünyada yaşarken dünya bilgisine muhtaçtır. Dünyayıaştığındaysa, onu dünyadaki bilgiler kuşatamaz ve daha deruni bilgilere ihtiyaçduyar. Bu bilgiye nasıl ulaşacaktır? İşte bu bilgiye ulaşmanın yolu nakildir,yani vahiy. Vahiy, aynı zamanda dünya bilgisini de doğru bir biçimdekullanmanın yoludur. Vahiysiz dünya bilgisi karmaşadır ve insanı bataklığasürükler. Vahiysiz dünya bilgisinin en bariz örneği, “BEN”i öne çıkarması,paylaşımı reddetmesidir. Çünkü vahiysiz bir zihin, kendini ilah edinmektençekinmez. İşte zincirler burada şakırdar. Bunun adı savaştır.”

 

GERİ DÖNÜŞ YOKTUR

Diyeceğim şu ki, “ Ey nefsim, ey gönlüm nedenuslanmazsın? Bilmez misin cehennem vardır! Bilmez misin, dünya bir handır ki ohanda göz kapayıp açılıncaya kadar kalacaksın. Hakikat ahiret hayatıdır, ölümünolmadığı hayat.

Bilmez misin, masiva seni o hakikatten uzaklaştıracak,dünya kendini sana gerçek gibi gösterecek. Oysa ortada ne ninen kaldı, neannen. Sevdiklerin birbir gitmiyor mu? O halde kötü huylarından ve boynundakizincirlerden kurtulma zamanı gelmedi mi?

Bak sana söylüyorum; “ Tekrar beni dünyaya gönder bak bensana nasıl ibadet edeceğim diyeceksin ama O(cc) sana: “ Hayır imtihan sürenburada bitti, böyle bir şey mümkün değil! Tekrar dünyaya dönemezsin”diyecek.  O zaman başın önünde gerçekhakikat ile karşılaşacaksın.

Yarab, kusurlarımızı affet! Bizi hakikatlerle bu dünya dayüzleştir..

Kalın sağlıcakla.