Ülkemizde 15 Temmuz gecesi, çok büyük bir felaketi FETÖ darbe girişimini hep birlikte atlattık. Âmâ Terör belası her geçen gün askerimizi, polisimizi şehit etmeye devam ediyor. Ordumuz Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Suriye’ye girdi. Orada bulanan IŞİD ve PYD’yi temizlemeye devam ediyor. Açıkçası bu ülke bazı şeyler boğazına kadar gelirse neler yapabileceğini dosta düşmana gösteriyor. Bu terör belasında parmağı olanlar suçluluk duygusu ile seslerini çıkartamıyorlar. Bunu Sn. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çin’de yapılan G.20 ülke toplantılarında gördük. 15 Temmuz FETÖ’nün tek başına yapabileceği darbe girişimi değildi. Arkalarında hangi ülkelerin olduğunu diğer ülkelerde görmeye ve anlaşılmaya başladı. Suçluluk dili… Türkiye’yi hiç bu kadar güçlü yapmamıştı. Çok büyük evrelerden geçildi. Ancak daha işin başındayız. Yapılacak çok şey var. Her gün yeni gözaltı, açığa alınmalar, ihraçlar ve tutuklamalar var. Bu sürecin daha devam edeceğe benziyor. Devletin tüm kurumlarına sızmanın elbette bir bedeli olacaktır. Büyük temizlik şart. Bu kadar sıkıntılı sürecin devam ettiğini dikkate alırsak normal hayata çabuk döndük. Türkiye’nin bu kadar çabuk toparlanmasını hazmedemeyen güçler yeni oyunlar peşinde olabilir. Bunu da en büyük örneğini birkaç gün önce Ankara’da gördük. Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’u, FETÖcü çevik kuvvet polisi Mevlüt Mert Altıntaş tarafından saldırıya uğradı. Büyükelçi Karlov, olay yerinde hayatını kaybetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin oynanan oyuna gelmediler. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biliyoruz ki bu Türkiye Rusya ilişkilerini normalleşme sürecini bozmaya yönelik provokasyondur. Bu provokasyona gelmeyecek iradeye sahibiz” derken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "Rus Büyükelçiye yapılan saldırı, Türkiye ve Rusya'nın Suriye'de ilerlettiği iyi ilişkilere yönelik bir provokasyondur" dedi. Sonuç olarak Erdoğan ve Putin, suikastın iki ülke ilişkilerini bozmak için yapılmış bir provokasyon olduğunu vurguladılar. Keşke Büyükelçi Karlov’un katili Altındaş, sağ olarak ele geçirilseydi daha iyi olurdu. Katilin gerçek yüzü bir an önce meydana çıkardı. Şu da apaçık meydanda Türkiye bu güç birliğine sahip olduğu sürece hiç kimse bir şey yapamayacaktır. Bu ağır şartlara rağmen Başbakanımız Sn. Binali Yıldırım teşvik paketini açıkladı. Teşvik paketi 23 ili kapsıyor. Buralarda devlet fabrika kuracak ve kurduğu bu fabrikaları cazip Fiatlara kiraya verecek. Bu fabrikalarda Üretilen Yapı malzemeleri, mobilya, hayvancılık, ayakkabıcılık, hazır giyim, meyvecilik, kuru gıda, arıcılık, tıbbı aromatik bitkiler, seracılık vs. Fabrikalarda üretilen bu ürünleri, alım garantisinde yine devlet üstleniyor. Amaç o illerde işsizliği azaltmak hatta sıfıra düşürmek ve gençleri dağa çıkmaktan vazgeçirmek. Bu zaman kadar bu illeri kapsayan birçok teşvik paketi açıklanmıştı. Bir anekdot: Bir tarihte Tansu Çiller’de başbakanken Diyarbakır’a giderek teşvik paketi açıklamıştı! Bu geçmiş tarihlerde yine Cumhurbaşkanları Başbakanlar o ile giderek birçok vaatte bulduğunu anımsıyorum. Ancak o paketlerin birçoğu gerçekleşemedi.  İktidarın uzun sürmemesinden mi yoksa ağır terör kaygısı nedeniyle mi bilemiyoruz. Sn. Binali Yıldırım‘ın teşvik paketi günümüze kadar vaat edilen ve gerçekleşmesi mümkün olan  teşvik paketi sayılabilir. Fabrikasını o illere taşıyan iş adamlarına da açıktan karşılıksız bir milyon TL. verileceği söz konusu. Biraz geçmişe dönelim… 1980 yıllarda rahmetli Turgut Özal’ın başbakanlığında Kahramanmaraş‘ı da içerisinde almak üzere çok geniş karşılıksız teşvik paketi hazırlandı. Kahramanmaraş bu teşvik paketi sayesinde bu gün fabrikalarda 130 binin üzerinde işçi çalışmaktadır. Bu sayede ilimizde çok şükür terör olayı olmadığı gibi suç adedi de çok alt sıralarda bulunmaktadır. Ama bu teşvik paketi maalesef doğu ve güneydoğu illerinde gerçekleşemedi. Hibe olarak alınan o paralar karşılığın da dört duvarı çevirerek ‘fabrika kurdum’ diyenler çok oldu. İlimiz iş adamlarımızın hakkını kolay kolay ödeyemeyiz. Bugün huzurlu bir kette yaşamamızın en büyük nedenleri, elbette devletin gücü var ancak işadamlarımızın o fabrikalarda gençlerimize istihdam etmesin ide göz ardı edemeyiz. Son olarak, Suriye'nin El-Bab bölgesindeki Fırat Kalkanı Harekatı'na katılan askerlere DEAŞ 3 ayrı intihar saldırısı düzenledi. Saldırılarda 14 askerimiz şehit düşerken 33 askerimizde yaralandı. Hain Saldırıda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet, Ailelerine Büyük sabır, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.”