Çipraz’dadahil tüm Yunanlılar tarihten gelen Türk düşmanlığını ve kinini artıkbırakmalıdır. Yunanistan ve Türkiye artık iki komşu ülke statüsünde, oldubittilerle, siyasi oyunlarla, Türk düşmanı teröristleri desteklemek ileYunanistan bir şey elde edemeyeceğini anlamalıdır. Türkler her zaman dost eli uzatıyor ama muhatabı Yunanlılar her zamanbu fırsatı elinin tersi ile yitiyor. Nede olsa batının şımarık çocuğu, nede olsa her zaman Avrupa ülkelerinin desteğini yanlarında görüyorlar.

Bir Türkcumhurbaşkanının 65 yıl sonra gerçekleştirdiği bu ilk ziyarette, Erdoğan,Lozan'ın güncellenmesi gerektiği görüşünü yineledi.

YunanistanCumhurbaşkanı ve başbakanı ise Lozan Antlaşması'nda herhangi bir hatabulunmadığını ve bu nedenle de güncellenmesine de gerek olmadığını söyledi. Bunun Türkçe meali şu, Çipraz ve Pavlopulos yine ipe un seriyor, yine barış elini tutmaktankaçınıyor.

Aslında hatabizde mi? Yunanlıları dost olarak görüp65 yıl sonra en üst seviyede ziyaret edilmeyi hak ediyorlar mı? YunanYunanlığından vaz geçer mi?

Bakın geçmişten günümüze Yunanistan’ın Türk düşmanıterörist grupları nasıl himaye ettiler ve etmeye devam ediyorlar...

1980 yıllarınbaşında ise, Türkiye’ye yönelik terörün farklılaşmaya başladığı görülmektedir.Bunlardan ilki, ASALA terör örgütünün Türkiye topraklarını parçalayarak birErmeni devleti kurmaya yönelik hayalleri, diğeri ise, PKK’nın Türkiye’nin doğuve güneydoğusunda bir Kürt devleti kurma hayalleri olmuştur.

Evet bundan 36 yıl önce darbe sonrası Yunanistan’akaçanlar el üstünde karşılanmıştır, yıl 2016 ve 15 Temmuz darbe sonrası kaçanteröristler yine Yunanistanda koruma altına alınmıştır. 12 Eylül Askeri darbesonrası kaçan teröristler Yunan makamlarınca çok iyi karşılanmıştır. Siyasimülteci kimliği, bir yandan terör örgütü üyelerinin bu ülkelerdeki konumlarını,varlıklarını Türkiye’nin demokratik bir ülke olmadığı, adil yargılamakoşullarının bulunmadığı, siyasi düşüncelerinden ve kimliklerinden dolayıtakibata ve baskıya uğradıkları gerekçesini dile getirerek Türkiye’ye yönelikuluslararası baskıların yapılmasını sağlamaya yönelik iken diğer yandan, buörgütlenmelerin daha serbest bir ortamda Türkiye karşıtı eylemlerini organizeedebilme olanağını sağlamıştır.

Bu durum, siyasi mültecilere ev sahipliği yapan ülkelerinTürkiye ile olan ilişkilerine de yansımış ve bu ülkeler Türkiye ile olan ikilive ittifak ilişkileri çerçevesinde konuyu gündeme getirerek baskı ve pazarlıkarayışı içerisinde olmuşlardır.

Bu bağlamda, bugün Türkiye’nin uluslararası ilişkilerindeetkisinde kalmış olduğu pek çok sorunun bu dönemdeki uygulamalardan büyükölçüde etkilendiği söylenebilir.

1980’li yılların ikinci yarısı, Türkiye’deki teröre veAvrupa ülkelerinin Türkiye’deki terör olaylarına ilişkin bakışlarına yeni birboyut kazandırmıştır; farklı siyasi düşüncelerin örgütlenme ve ifadeözgürlüklerine yönelik ihlal iddialarına ek olarak, bu kez, etnik/dinselkimliklerinden dolayı Türkiye’de baskı altında olduklarını dile getireninsanlar ortaya çıkmaya başlamış ve mülteci kavramı siyasi ve etnik boyutuçağrıştırmaya başlamıştır.

Bu bağlamda, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerdeteröre ilişkin sorunların 1980’lerin başından itibaren yoğun olarak dile getirilmekteolduğu görülmektedir. Başlangıçta siyasi düşünce suçlusu olduğu ve Türkiye’dekibaskı ve ihlallerden dolayı kaçmak zorunda kaldıklarına inanılan terör örgütüüyelerine gösterilen ilgi ve desteğin sınırlı olduğunu, fakat ilerleyen dönemdebu desteğin giderek arttığı görülmüştür.Bu destek, önceleri mülteci kampları oluşturmak yönünde iken, sonra bukampların birer teorik ve askeri eğitim kamplarına dönüşmesine, ülke genelindeörgütlenme ve eylem hazırlıkları için gerekli lojistik, finansal, siyasaldesteğin sağlanmasına değin genişlediği görülmüştür. Özellikle verilendesteğin ilerleyen dönemlerde PKK terör örgütüne de sağlanmış olduğugörülmektedir.

Türkiye’nin son kırk yılına şekil veren değişikliklerdenbiri uzun yıllar etkisinde kalmış olduğu terör hareketleri olmuştur. Önce ASALAve daha sonra PKK terör örgütleri, Türkiye içinde oldukları kadar Türkiyedışında da Türkiye karşıtı şiddet eylemlerini yürütmüşlerdir.

Bugün Türkiye’yeyönelik terör eylemleri dikkatle incelendiğinde, bu örgütlerin eylemleriniherhangi bir dış desteğe bağlı olmaksızın sürdürebilmelerinin mümkün olmadığıgörülmektedir. PKK, YPG, PYD, DHKC-P, Fetö gibi bir çok terörist örgütleridestekleyen, himaye eden, eğiten ve silahlandırıp Ege denizinden, Suriye’den,Iraktan hep Türkiye’ye saldırı düzenleten emperyalist ülkelerden biri deYunanistan ama bu cönyor emperyalist!

Türk – Yunan ilişkilerinde terör ve terör örgütlerinesağlanan kolaylıklar özellikle önemlidir. Budurum Türkiye ve Yunanistan arasında hem kara hem de deniz sınırlarınınbulunmasından dolayı terör örgütlerinin bu coğrafi kolaylıklardan Türkiyekarşıtı eylemlerde yararlanmalarına olanak sağlamaktadır.

Bunları geçiniz Çiprazve Pavlopulos !

Bugün yıl 2017ve Yunanistan Türkiye’yi bölmeye çalışan PKK, YPG, PYD, Fetö terörist gruplarıyine himaye ediyor hem de bizde yargı bağımsız yalanını söyleyerek hem de bizdemokratız zırvasını söyleyerek! YaniTürkiye’den kaçan vatan hainlerini vermeme konusunda ısrarcı, tıpkı ABD gibi...