Öğrendiğim bilgileri paylaşmaktan hoşlanırım, belki de ilmin zekatıdır, inşallah yanılmış olmam. Bu nedenle okuduğum kitaplardan elde ettiğim çıkarımları okuyucularımla da zaman zaman paylaşırım.
Elindeki üç kitaptan biri Rahmetmi Başbakanlarımızdan Erbakan Hocamızın Davam isimli eseri. Aslında kitapta daha fazla derinlik bekliyordum ama olan ile yetindim.
Kitabın (s.89) Dünyayı Yöneten Güçler bölümünden bu gün sizlere bana bildik gelen, belki de sizlerin ilgisini çekecek bölümleri sunarak başlamak istiyorum.
Sebebi şu ki, günümüz olaylarını birinci elden, hadiseleri yaşayarak bize aktaran Rahmetli şöyle diyor: “ Bu dünyayı emperyalistler kurdu. 1945’te Roosevelt, Churchill ve Stalin, Rüsya’nın Kırım bölgesinde Yalta Limanı’nda bir araya gelip “Yeni Bir Dünya” tasarladılar…”
Fikir güzel değil mi? Sözde bu tasarlanan yeni dünya, insanlığa barış, saadet ve huzur getirecekti! Ne huzur geldi değil mi?
Sonrasında biliyorsunuz dünya iki kutba ayrıldı, Sosyalistler ve Kapatilistler, yarım asır bile devam etmeyen sistemleri başlarına kepti. Fakirler daha fakir, zenginler daha zengin oldular.
Ancak kapitalizmin temsilcileri hala ayakta, onlarda yıkılmamak için şimdi yeni bir dünya düzeni kurmaya çalışıyorlar. Ama amaçları değişmedi, düşman ise İslam…
AMAÇ YERYÜZÜ HAKİMİYETİ
Kapitalizmin babaları, yani küresel sermaya, yani Siyonlar yollarına devam ediyor. Bugün dünyanın o küresel güçleri, Dünya Bankası, IMF, AB, NATO GİB TEŞKİLATLARI ki bunlara BM katmak gerek, insanın ifsadı için çalışmaktadırlar.(S. 90)
Kitaba kısa bir aray verip, bugünü dönelim isterseniz. Doğu Akdeniz’e niye geldiler. Bulunan devasa petrol, doğal gaz ve tabi ki “Büyük İsraili!” kuracaklar. Böylece yeryüzünde tek hakim SİYONLAR olacak! Mış.
“Yeryüzünde kendi hakimiyetini kurmak, bütün inları köle yapmak, kendini tabi kılmak ve sömürmek isteyen bir gücün varlığını görmek gerekir!” Diyen Erbakan(s.91) yaşadıklarından yola çıkarak kitabına şöyle devam ediyor. “ Bu gücün gayelerini, metotlarını, nasıl çalıştığını, bütün danyayı nasıl avcunun içine almak istediğini ve bunun için arlardan beri gelişerek bugün artık nasıl organize bir güç haline geldiğini bilmek gerekir!”
Kesinlikle katılıyorum, çünkü, bu bir Hak ve Batıl Mücadelesidir. Aslında bizim Müslümanlar olarak var veya yok olma davamızdır…
Peki bunların güçleri neler, nasıl organize olmuşlar?
GÜÇLERİ NEREDEN GELİYOR?
Neyse biz kitaptaki alıntılarla yolumuza devam edelim ve sorumuzun cevabını bulalım. “ Bugünkü dünyanın anatomisini tanamık mecburiyetindeyiz. Bundan kasıt şudur. Malum olduğu üzere, insanların hastalıklarını teşhis ve tedavi edebilmek için doktor olmak gerekir. Doktor olabilmek içinde anatomiyi, yan insan vücut yapısını ilmen bilmek gerekir.
İnsan vücudu dışarıdan bakıldığı zaman bir deriyle kaplanmıştır. Ancak, bu deriyi kaldırıp altına baktığımız zaman kemik, adale, damar, sinir sistemi başta olmak üzere, vücudun içinde organlarını, çeşitli fonksiyonlarını bulunduğunu görürüz. Alttaki bu yapıyı bilmeden, ne teşhis ne de tedavi olur. Tıpkı bunun gibi bu günkü dünya olaylarının doğru bir teşhisini ve buna dayanarak da doğru bir tedavisini yapabilmek için, aynı şekilde bugünkü dünya anatomisini bilmek gerek zorundayız.(S.92)
Bu bilgilerden sonra kitapta, küresel sermaye sahiplerinin hava yolu şirketlerinden tutunda, spordan, ticarete bu güçlerin her alanı kontrol ettiklerini anlatıyor…”
Biz yazımıza bugünlük ara verelim, önümüzdeki günlerde bu küresel sermaye sahiplerinin ki siz buna üst akıl deyin veya ne derseniz deyin düşünce dünyalarını anlatmaya devam edeceğim.
(Düzeltme : Cumartesi günkü yazımda, Kültür, Tarih ve Turizm Platformunun ilk defa yayımlayacağı derginin adını Körük olarak yazmıştım. Doğrusu Törük olacaktı. Törük veya türük kelimesi, bugün kullandığımız "türk" kelimesinin kaynağı olup, töreye bağlı anlamında kullanılıyor..)
Peki kalın sağlıcakla.