Mustafa Balbay’ın “Affedersin La Fontaine(Fonten)”inden bir başka anlatı: Kurtla Kuzu. İletisi taa yüzyıllar ötesinden geliyor. Öyle ya, yirmi birinci yüzyıldayız. La Fonten on yedinci yüzyılda yaşamış. Dört yüz yıl öncesinin geçerli kuralları bu gün de geçerli. Güçlü olan o gün haklıymış, bu gün de haklı...

Balbay’la La Fonten tatlı tatlı atışıyorlar Affedersin La Fontaine’de. Önce La Fonten Usta başlıyor. Daha sonra çırak Balbay anlatının güncelini aktarıyor. Ustayla çırak inceden dokunduruyorlar. Sözü fazla uzatmayayım. Başlıyorum ben de:

La Fonten: “Özünü koruyan bir masala geldik nihayet,

Buna da laf etseydin şayet,

Diyecektim; çırak biraz riayet,

Yanlış anlama değil sözlerim şikayet,

Kabul et ki bozulmanın bu kadarı cinayet.”

Balbay: “Tamam usta, yeter bu kadar ayetli uyak,

Kurt bu gün de kuzu postlu, kuzu yalınayak.

Önce aktaralım senin Kurtla Kuzu’nu,

Sonra biz girelim, kaçırmadan kantarın topuzunu.”

(Aldı La Fonten)

Kuzunun biri su içiyormuş dereden,

Av peşinde aç kurt gelmiş birden.

“Ne hakla” demiş öfkeyle.

Suyumu bulandırıyorsun, söyle

Cezalandıracağım seni!”

“Lütfen kızmayın.” demiş kuzu, “Dinleyin beni

Akıntı benden yana,

Su yukarda,

Ben, yirmi adım aşağıda,

Dokunmuyorum ki suyunuza!”

“Bulandırıyorsun” demiş kötücül canavar.

“Bana küfreden de sendin geçen yıllar.”

“O zaman doğmamıştım ki”

Demiş kuzu,”Annem daha emziriyor beni.”

“Eğer sen değilsen kardeşindir.”

“Kardeşim yokki!”

“Öyleyse sizden biridir!

Çobanla köpekleriniz bir olup

Beni hep çekiştiriyorsunuz.

Evet, kulağımla duydum bunu ben,

Öç almalıyım senden” deyip

Çok uzaklara, derin ormanlara

Götürüp kuzuyyemiş rt güzelce.

İşte bu masaldan da çıkan sonuç ortada:

En güçlü kişi, en haklı kişidir doğada.

(Şimdi söz sırası Balbay’da)

Balbay: …Kuzunun biri su içiyormuş dereden,

Aç bir kurt belirmiş birden.

“Yakaladım”demiş kurt,

“Demek sendin o hırt!”

Kızgın kurda bakmış kuzu:

“Ben ne yaptım sana, değiştir şu pozu.”

“Daha ne yapacaksın” demiş kurt,

“Suyumu bulandırıyorsun sürekli

Sana bir ders vermek gerekli.”

Suyu göstermiş kuzu:

“Baka benden yana akıntı,

Nedir bu sizdeki tkaıntı?

Ben yirmi adım aşağıda,

Siz yukarıda, nasıl kirletirim suyunuzu?

Anlamadım sizin huyunuzu!”

Kurt oralı değil:

“Kirlettin. Sen değilsen bile kardeşindir.

Ben bir işi yarım bırakmam, her işim peşindir.”

Kuzu boynunu bükmüş:

“Kardeşi yok benim.

Annemin tek kuzusu benim.”

Kurt kuzuyu gözüne kestirdiği gibi,

Çevrede başka kuzu olup olmadığını da merak etmiş.

Sormuş:

“Sen yalnız mısın burada?”

“Hayır!”demiş kuzu,

“Az ötede başka arkadaşlarım da var.

Her sabah buraya gelir onlar da.”

Kurt kuzuyu kaptığı gib,

Sonraki günlerin avını da garanti etmiş.

Ertesi sabah kalkmış kurt,

Kuzunun arkadaşlarını gösterdiği yere gitmiş.

Taptaze kuzular otluyor.Sormuş:

“Benim arkadaşım bir kuzu vardı, nerede?”

“Biz de onu arıyoruz her yerde”

Demiş kuzular.

“Dünden beri yok, içimiz sızlar…”

Kurt:”Bırakın” demiş, “Bu numaraları,

Arkadaşım kuzuyu siz kaybettiniz,

Sizi götüreceğim, cezayı hak ettiniz!”

Doğada da en güçlü kişi, en haklı kişidir.

Ama avından yeni avlar çıkarmak kurt işidir.

La Fonten: Ben, en güçlü haklıdır, derken

Bu kadar da demedim.

Doğrusu kendi çağımda

Haksızlığın bu kadarını görmedim…

Balbay: Ah La Fontaine,

Üzgünüz gerçekten…

-------------

(*) Affedersin La Fontaine, sayfa 25