Bedizzaman Üstadımız; “ Konuştuğun herşey doğru olsun ama her doğruyu her yerde söyleme” der. Niye böyle der, düşünmek gerek! Bakıyorsunuz olup bitenlere, birisi çıkıp içi boş sözler söylüyor, karıştırıyor ortalığı, belki de karıştırmaktır adamın işi ama olan toplumu oluyor. Evet doğru konuşmak gerek ama neye göre doğru? Çünkü her insanın bir doğrusu var, oysa doğru bir tane, tabi bize göre… Derim ki herkes doğru sözden hoşlanmayabilir, bu nedenle doğruyu arayana doğruları anlatmak gerek herhalde… Eee doğru söz kimden çıkar? Tabi ki yolu doğru olandan çıkar, hatta deriz ki, insanın sözü gibi davranışları da doğru olmalı… Bunları niye anlatırım? Çağımız iletişim çağı. Her yere herkese ulaşabiliyorsunuz, iyi ve kötü yazdığınız, konuştuğunuz, resimlediğiniz her şeye dikkat etmek gerekiyor. Ağzı olan konuşuyor da sözleri bazen batıyor insana, kalp kırıyor, hesap gününü de düşünmek gerek. “İnsan; düşünme, idrak etme, muhakeme etme ve mukayesede bulunma yeteneğine sahip bir varlıktır. Şüphesiz ki o, bu değerleri aklın ışığında güzel söz ve konuşma kabiliyetiyle ortaya koymaktadır. Bu belirleyici özellik sadece insanoğluna verilmiş olup kulak, göz, kalp, el ve ayak gibi diğer organlarla desteklenmiştir. Bir bakıma kişi niyet, düşünce, anlam ve ifadelerini ancak güzel söz ve konuşmalarla somut hale getirmektedir. Bu nedenle fert ve toplum hayatında söz ve kelimelerin taşıdığı anlam ve ortaya konuluş biçimi önem arz etmektedir. Zira sebep ve sonuç ilişkileri bu tür söz ve konuşmalar sayesinde şekillenmektedir. Diğer bir ifade ile fertler birbirlerine yaptıkları konuşmalardan etkilenmektedirler. Buna göre kişi; dostluğun, sevginin, barışın ve huzurun devamı için söz ve sohbetine özen göstermek zorundadır… Bazen bir çift söz düşmanları birbirine dost edebilir. Tersine düşünmeden acele ve duygusal bir ortamda yapılan bir konuşma da akraba, komşu, arkadaş ve gönül dostlarının kırgınlığına neden olabilir. Yüce Allah, söylenecek sözün daima doğru ve güzel olmasını istemektedir. Buna karşılık insanları birbirine düşürecek, yanlış anlaşılmaları, kavgaları ve tartışmaları ise yasaklamaktadır. Özellikle her türlü kaba ve kırıcı sözler bırakılarak güzel ve anlamlı konuşma önerilmektedir. Buna göre güzel ve etkin söz; Yunus’un; “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” cümlelerinde ifade edildiği gibi yerinde ve zamanında söylenen sözdür. Günlük ve sosyal hayatta kullanılan bu tür zarif ve nazik söylemler gerginlikleri ve kırgınlıkları ortadan kaldırır. Daha da önemlisi dostluk ve kardeşlik bağlarının gelişmesine katkıda bulunur. Aslında kelime veya söz, bilgi anlamına da gelmektedir. Bilgi ise ruhun gıdasıdır. Beden nasıl besin maddeleriyle beslenirse ruh da bilgi ve mana ile beslenir. Dolayısıyla söz ve konuşma hem bilgi kaynaklı hem gönülden olmalıdır. Çünkü söz, kişinin iç alemini dışa yansıtmaktadır.
YAŞADIĞIMIZ ÇAĞ Efendimiz(sav) ya hayır konuş ya sus diye boşuna dememiş…Şunu söylemek istiyorum; “Yaşadığımız çağın beraberinde getirdiği teknolojiyi ve yenilikleri takdir etmemek haksızlık olur. Masamızdaki bilgisayarla her türlü bilgi kaynaklarına ulaşma imkânına sahibiz. Elimizdeki cep telefonu sayesinde istenen yerlerle iletişimi sağlayabiliyoruz. Televizyonun düğmesine bastığımızda dünyanın öbür ucunda olup bitenleri seyrediyoruz. İşte bütün bu imkânları, usulüne uygun yerinde kullanmak ve değerlendirmek önem arz etmektedir. Aksi takdirde tartışmalar, gerginlikler, stresler, ses kirliliği ve trafik yoğunluğu, sosyal hayatımızı olumsuz etkilemeye devam edecektir. Buna bağlı olarak yazılı ve görsel iletişim araçlarında, maksadını aşan haber, açıklama ve yorumlar yer almaktadır. Hatta bazen bu ifade ve üsluplar; şahısları incitmekte, kurumları ise zan altında bırakmaktadır. Oysaki ön yargılardan uzak doğru bilgiye dayanan söz, haber, açıklama yorum ile sabırlı ve dikkatli yapılan konuşmalar toplum için bir güven, ümit ve moral kaynağı olmaktadır. Bu nedenle sorumluluk makamında olanlar söz, sohbet ve konuşmalarında daha dikkatli olmalıdır. Özellikle yönetici, basın mensubu, öğretmen, din görevlisi, iş adamı, tüccar ve esnaf gibi toplumla iç içe olanların daha temkinli ve objektif olmaları gerekir.”(: Diyanet) Bizler yazan insanlarız, yazarken ya da konuşurken sözün doğrusunu söylemeliyiz! Bu tespiti yaparken şunu da biliyorum ki, doğru söz ancak zihni ve kalbi doğrulukla yoğrulmuş insanlardan çıkar. Sonuç olarak iş dönüp dolaşıp doğru yol üzerine insanı eğitmekten geçiyor. Kalın sağlıcakla.