Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi ilk defa Mekke ve Medine’de inci, boncuk satarken tanımıştım. Kısa bir sohpet sonrasında anladım ki, onlar ile bizlerin arasında hiçbir fark yok. Dili, kültürü, inancı kısacası herşeyi ile biz onlar, onlarda bizmişiz!
Yani Çin zulmünü ilk defa onlardan duydum. Şimdi bu zulüm giderek artıyor.
Bu konuyla ilgili olarak bir değerlendirme yapan, Yeni Söz Yazarı hemşehrimiz Ahmet Doğan İlbey, geçen haftaki yazısında sessiz kalmamamız gerektiğini uzun uzun anlatmış.
Yazısının ara başlığı aynen şöyle: “Doğu Türkistan’da diye bir yurt var bilir misiniz?” Sonra da acıtıcı bir soru yöneltiyor hepimizi, seslenerek; “ Uzaklarda, güneşin doğduğu yerde Kaşgarlı Mahmud’un memleketi ve emaneti olan Uygur Türklerinden, yâni Müslümanlarından haberiniz var mı? Bilir misiniz, duymuşluğunuz var mı?
İlbey yazısını şöyle sürdürmüş: “Çin kâfiri o yurtlara “Sincang” diyor. Sonradan kazanılmış topraklar mânasına gelir. İstilâcı Çin’in verdiği bir ad bu…
İlgisizliğinizin, nemelâzımcılığınızın gafletiyle sakın siz de “Sincan” demeyin. Ağır olacak ama soralım: Her şey devletten mi beklenmeli? Haklı telinleri devlet mi başlatmalı illâ?
Vatan ve millet hassasiyeti olan Sivil Toplum Kuruluşlarının görüşü, iradesi, tarih ve millet şuuru ve yüreği yok mudur? İllâ da devlet denen, hükümet denen muktedirlerin “Çin zulmü için yürüyün, elçiliklere, dünya basınına bildiriler, beyanatlar verin…” demesi mi gerek?
Bizim medeniyetimizde en değerli yol ve makam ve eğitim metodu olan müminlik, âlimlik, hocalık sadece zikir ve öğretim midir? Aynı zamanda sesini gür bir şekilde bir sayha, bir ateş topağı gibi Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşleri için de çıkarmalı, vaaz vermeli ve kamuoyu oluşturmalı değil midir?
Müslümanlık zikir çekip, ardından tatlı yiyip yatsıyı kıldıktan sonra yatmak mıdır? Tarih şuuru ve millî öfkesi olan eski Müslümanlar, yâni Türkler nerede?
DOĞU TÜRKİSTAN BİZİM ÖZ KARDEŞİMİZ
Yazık! Müslüman Türk böyle gamsız ve kaygısız olamaz… Dünyadaki her Müslüman için ağıt yakan, şiir düzen millîsiz İslâmcılar nerede? Filistin’e, Cezayir’e, Mısır’a, Arakan’a, Afganistan’a, Sudan’a “ümmet” duygulu mısralar yazan (elbette yazılmalıdır) tercüme İslâmcılar, Türk’süz ve Türkiye’siz İslâmcı şairler, yazarlar Doğu Türkistanlı Müslümanlar için niye yazmazlar? Doğu Türkistan onlardan daha fazla Sünnî Müslüman, hattâ karındaş değil midir? İnsan değil midir Doğu Türkistanlılar?”
Eyvallah, kalemine sağlık Ahmet kardeşim. Tabi doğal olarak seviyoruz kardeşlerimize, aslında sessiz de değiliz. Daha geçen hafta konuyla ilgili sivil toplum örgütleri konferans verdiler. Türk Ocağı geçen yılda Baro Salonunda benzer bir toplantı yapmıştı. Sosyal medya da sesler yükseliyor. Yani toplum bu konuda sessiz değil.
Bu konuda kamo oyu oluştu gibi geliyor bana ama ne yapılmalı, şu anda ortam farklı, çünkü yeni kutuplaşmalar söz konusu dünyadı…
AVRUPA’DA BİLE SES YÜKSEK
Bu arada bir gelişmede oldu, ancak bizden değil, batılılardan bu tepki geldi. lman haber ajansı Deutsche Welle'da yer alan habere göre; Avrupa Parlamentosu (AP) Uygur Türklerine yönelik baskıdan ötürü Çin'i kınayan bir karar aldı. Ezici oy çoğunluğuyla kabul edilen karar tasarısında, baskı politikasının sorumlusu Çinli yetkililere yaptırım uygulanması istendi.
Uygurların durumu hakkında Kasım 2019'da yayımlanan "China Cables" belgelerine dayandırılan kararda, Sincan bölgesinde 10 milyondan fazla Müslüman Uygur ve etnik Kazak kökenlinin yaşadığı, Çin’in bu bölgede "terörü yok etme" adına yürüttüğü mücadelenin "din ve etnisiteye karşı savaşa dönüştüğü" görüşü dile getirildi. Bölgede "eğitim kampı" adı altında bir milyonu aşkın Uygur ve diğer etnik gruplardan Müslümanın yüksek güvenlikli enterne kamplarında tutulduğu, bu kamplarda tutulanlara yönelik "sistematik beyin yıkama" gerçekleştirildiği not edildi.”
Yani dünya suskun değil, bizler ise en azından dua etmemiz gerekiyor.
Peki kalın sağlıcakla.