Dünya Okulu isimli kitap, Salman Khan’ın, Türkçe’ye Cem Akaş çevirmiş ve Yapi Kredi Yayınlarından çıkmış.
Kitap 216 sayfa, tamamı eğitime yeni bir kapı açmak üzere kaleme alınmış. Diğer kişisel gelişim kitaplarından daha farklı ve gerçekçi.
ABD’li yazar da kendi eğitim sistemlerini eleştiri getirmiş, ülkesinin eğitim sıralamasının 23. Sırada oluşunun yakışmadığını, daha başarılı ve tüm nesli kapsayan bir eğitim sistemi önerisinde bulunuyor.
Girişte, Rabindranath Tagore’nin: “ Bir çocuğu kendi öğreniminizle sınırlamayın çünkü o başka bir devirde doğdu!” sözü dikkatimi çekti. Burada nesiller arası çatışmaları değerlendirmiş.
Yazar eğitim sisteminin insanı düzeltme, bir meslek sahibi olma noktasında her kesi kapsaması gerektiğini vurgularken, ABD ve çoğu ülkelerde neslin yanlış eğitim sistemlerinden dolayı heba ettiğini söylüyor.
Şimdi en önemli bölümü de aktarıp, sonra da değerlendirmemizi yapalım: “ ABD, eğer eğitim sisteminde gerekli yeniliklerini yapmaz ise, taze ve iyi eğitilmiş zihinlerle ülkemizi destekleyemez isek, liderlik konumumuzu kaybederiz!”
GELENEKLER SORGULANMALI,
ÇIRAKLIK SİSTEMİNE DÖNÜLMELİ
Kitabın en enterasan bölümünde Khan, Gelenekleri Sorgulamak gerek diyerek şu görüşleri savunmuş: Normal olan, alıştığımız şeydir.
Geleneklerin ve kurumların bir aşamadan sonra kaçınılmaz ve gerekil görünmesi belki de insan
doğasının bir parçasıdır. Eğitim etkinliğini anlamlı bir şekilde değiştirmek istiyorsak, öğretme ve
öğrenmeyi bugünün gerçek dünyasıyla daha uyumlu hale getirmek, yapmamız gereken
sıçramalardan biri, bu günkü hâkim, eğitim modelinin kaçınılmaz olmadığını anlamak olacaktır.
İnsan dili geliştikçe, dilin kendisi de bilgiyi paylaşma biçimlerimiz kökten değiştiren ve genişleten
bir teknolojidir, toplumlar daha karmaşık bir hale geldi ve uzmanlaştı, sonunda ebeveynlerin kendi
başlarına öğretemeyeceği beceri ve bilgi alanları ortaya çıktı. Bu da çeşitli dönemlerde ve çeşitli
biçimlerde çıraklık sistemini doğurdu. Çıraklık sistemi, insanlık tarihinde ilk kez eğitiminin ana
sorumluluğu aileden uzaklaştırdı. Bu da elbette, çocukların eğitiminde ebeveynlerin ve dış otoritelerin
karşılıklı rolleri konusunda hiçbir zaman bitmeyen bir tartışmayı da başlatmıştır.
Çıraklık, aktif öğrenmeye dayanmaktadır, yaparak öğrenme esastır. Çırak, ustanın tekniklerini ve
stratejilerini gözlemler ve taklit eder. Bu açıdan çıraklık sistemi, bir ebeveyni taklit ederek öğrenmenin mantıksal devamıdır.
İNSANA YATIRIM 1. ÖNCELİK OLMALI
Bu eleştiriyi siz ülkemiz için de yapabilirsiniz. Bu defa cümle şu şekilde olacaktır. Türkiye eğer eğitim sisteminde gerekli yenilikleri yapmaz ise, taze ve iyi eğitilmiş zihinlerle ülkemizi destekleyemez isek; Büyük Türkiye’yi kuramayız…
Bunu başka ülkelere de uyarlayabilirsiniz. Şunu söylemek istiyorum, bir ülke ulaşımda, sağlıkta, sanayileşmede, kısacası her alanda ilerlese bile, eğer eğitimi yatırım yapıp da, insanı doğru eğitmez ise o ülke lider olamaz…
İşte bu bağlamda yeni bakanımızı bir şans olurak görüyorum. Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakan, ulusal bir televizyon kanalında eğitime bakış açısını anlatırken, şöyle bir cümle kurdu. “ Beni, meslek liselerine öncelik veren bakan olarak anacaklar!”
Çünkü, her ilde sanayicilerle görüşerek, o ilin iş dünyasının talepleri doğrultusanda meslek liseleri açılıyor, öyle ki Asalsan Lisesi bile açılmış durumda.
Diyeceğim şu ki dostlar, eğitim sistemini düzeltirseniz, diğer sistemleri de desteklemiş olursunuz, yoksa bozulmuş sistem sizi dişlileri arasında ezer geçer.
Türkiye için bakanımız tekrar ediyorum bir şanstır. Tüm öğretmen ve bürokrasi O’na yardımcı ve destek olmalı…
Kalın sağlıcakla.