Eğitim, insanda olumlu davranış değişikliğine sebep olmalıdır(!) Bütün eğitimcilerin genel görüşü budur.
İsterseniz eğitimin tanımlamalarına bir bakalım. Davranışçı psikolojiye göre eğitim, kişide öğrenme yaşantıları yoluyla istendik davranış değişikleri oluşturma sürecidir.
Yapılandırmacı yaklaşıma göre ise, eğitim, yaşantılar yoluyla, deneyimleyerek, gözlemleyerek, deneme-yanılma yoluyla, kendi bilişsel şemalarını yapılandırma sürecidir.
Bir başka tanım da ise: “Bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istenilen yönde( eğitimin amaçlarına uygun ) değişme meydana getirme sürecidir.
Eğitim: Toplum yaşayışında yer edinmek için edinilen bilgi, beceri ve anlayışlara denir. Eğitim geniş anlamda, bireylerin toplumun standartlarını, inançlarını ve yaşama yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir.
“İstenilen davranışı geliştirme süreci” olarak da anlatılabilir.(Bak:dmy.info/egitim-psik)
Kişinin davranış örüntülerini değiştirme sürecidir. (Tyler).
Fizik ve sosyal tabiatın insan üzerinde meydana getirdiği tesirlerdir.(Durkheim)
Bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir. (Ertürk).
İnsan davranışlarında bilgi, beceri, anlayış, ilgi, tavır, karakter ve önemli sayılan kişilik nitelikleri yönünden belli değişmeler sağlamak amacıyla yürütülen düzenli bir etkileşimdir. (Yıldırım).
AÇALIM
Yukardaki tanımlamaları toparlarsak, kişinin öğrenerek, biraz da düşe kalka tecrübeler edinerek, ilgi, istidat ve yeteneklerine uygun olarak toplumun standartlarına uydun istenilen davranışları yapması dediğimiz eğitimi masaya yatırdığımızda bu tanımlamalara uygun davranışların tam gerçekleşmediğini gözlemliyoruz.
Demek ki bir yerde hata yapıyoruz, sadece davranışlar da değil, sınavları bile baz alsak yine istenilen düzeyde olmadığımızı görmekteyiz.
Bir defa şu istendik davranışları tanımlamasını gözden geçirmek gerekiyor. Kimin istediğini davranışlara kişi ulaşmalı? Bu sorunun cevabını bulmak gerekiyor.
Toparlayalım, eğitim kısaca “İnsanları belli amaçlara göre yetiştirme süreci!” ise bu süreç ömür boyu olmalı ve toplumun genel değerleri ile örtüşmeli.
BİLGİYİ AKTARMAK YETERLİ OLMUYOR
Memur Sen Genel Başkanı der ki: Sadece kitaplardan öğrenilenlerde yeterli kalınmamalı. Araştırmalı, gözlemler yapmalı yeni bilgilere ulaşılmalıdır. Yani çocuk, temel bilgiler üzerine kendisi birşeyler koymalı…
“Üretilmiş bilgiyi aktarmaya dayalı bilgi eğitim sistemi yerine bireyin doğuştan gelen potansiyelini ortaya çıkartacak ve ona yaşamak için gerekli yeterlilikler kazandıracak bir eğitim anlayışının temel alınması, olmazsa olmazımız olmalıdır.
İnsanların sahip oldukları istidatları esas alarak; bilgi, beceri ve tutumların bir arada kullanılabilecekleri, hayat kurabilecekleri ve eserler ortaya koyabilecek yeterlilikleri kazanmasına dönük bir öğrenme anlayışı yerleştirmek zorundayız!
Dolayısı ile diploma dağıtan, sadece sınavlara hazırlayan ama sınavdan sonra bütün bildiklerini unutan değil, herşeyin birbiri ile ilişkisini anlaya bilen bir nesil yetiştirmek durumundayız…”
Yukardaki görüşlerin çoğuna katılıyorum. Ancak, öğrendiklerimizi hayata geçirmeden eğitim hedefine ulaşmış olmaz. Basit bir örnek vereyim, diş sağlığının önemini okullarda veriyoruz ancak yine de diş hastaneleri tıka basa doluyorsa burada bir sorun var demektir.
Davranış neden önemli?
Kur’an da şöyle bir ayet var: “ Onlar üzerinde kitap yüklü eşekler gibidirler!” Kim bunlar, elbette ilmiyle amel etmeyenler…
Diyeceğim şu ki dostlar, sadece sınav başarası değil, hayat başarısı da gerekiyor. Bakınız israf artıyor, yuvalar yıkılıyor, trafik kazaları durdurulamıyor, obezite başını alamış gidiyor.
Artık davranışlar yani güzel ahlak, beceri, akıl v nefs terbiyesi üzerinde yoğunlaşmalıyız…
Peki kalın sağlıcakla.