Önceki günkü, Keloğlan ile Köse Değirmenci’nin hikayesi sizlere aktarmıştım, çoğunuzun dikkatini çekmiş olacak ki bu tip yazılara devam etmem okuyucularım tarafından önerildi…
Köse ve Kısa Değirmenci hikayesini Sevgili Dostum Erol Reyhanlıoğlu’na da anlattım, o da bana madem öyle bende sana bir avcı hikayesi anlatayım, sonunu da sen bağlarsin dedi.
Çaylar geldi, ancak yanındaki avcı dostları ona hiç konuşma fırsatı vermediler, maşallah taf bol, birbiri sıra avcı hikayeleri anlatıldı, nihayet arkadaşıma sıra geldi.
Hikaye şöyle; “ Kahramanmaraş’taki meşhur avcılar bir hafta sona İncir Cücüğü avlamaya giderler, 5 kişilerdir. Yiyecek, içecek alınır, hesaplarına göre bolca incir cücüğü avlayacaklar, avları yolup, şişlere takıp yiyecekler…
Av mekanına gidilir, herkes bir ağacın dibinde av beklerler, fakat bekledikleri avı bulamazlar ancak 20 kadar ‘cücük’ avlanır ve temizlenmeye başlanır. Bir tanesi hiç avlayamadığı için, biraz daha gezip geleyim, bu arada sizde yemek hazırlığı yapın der. Gezinirken eşek arısının yuvasına basar, olmadı bir de tüfekle yuvalarına sıkar.
Sonra yemeğe gelir, sofranın ortasına arılar işaret koymuşlardır, bir tanesi bunun intikam işareti olduğunu söyler, kaçmaları gerektiğini belirtir fakat gecikmişlerdir.
O anda binlerce eşek arısı hücum eder bizim avcılara, bunların uygun yerlerinden sokar, hep birlikte bizim avcılar hastaneye yetişirler…
Hikayenin arkası var fakat uzatmak istemiyorum.
Sevgili dostuma bu hadiseden nasıl bir sonuç çıkarttığını sorduğumda ise; “ Hiç kimsenin yuvasına, hakkına ve hukukuna saldırmamak gerekmiş. Çünkü sen bilerek veya bilmeyerek bir canlıya saldırırsan o da senden intikam alır…” dedi.
Benzer hikayeler yılanlarla ilgili de anlatılır, özellikle kara yılanların intikam aldıklarını biliriz enazından büyükler böyle söyler.
Diyeceğim şu ki, “ Gerek insanların ve gerekse diğer canlıların haklarına saygı duymak gerek.
HELALLEŞMEK
Hak birilerine göre yasaların insanlara tanıdığı serbestlik, özgürlük alanı olarak tanımlansa da biz Müslümanlar için hak önce Kul Hakkı’dır.
Kul hakkı çok geniş bir alanı kapsar, temessümden tutun selamlaşmaya, akraba ziyaretlerinden tutun, zekata varana kadar her bir hak Kur’an da belirlenmiştir.
Bu haklar içinde hayvanlar, bitkiler, insanların hakları geniş yer tutar. Kadının erkek üzerinde hakkı, erkeğin kadın üzerindeki hakları, çocukların ebeveynler üzerindeki karşılıklı hakları, bütün bunlar yüce dinimizde tek tek belirlenmiştir.
Kul hakkı o kadar önemli ki, Cenabı Allah(cc) bile bu hakka karışmıyor, illa helalleşmemizi istiyor. Bundan dolayı hacca giden kardeşlerimiz mutlaka kul hakları ile ilgili helallik almaları gerekiyor. Çünkü Rabbimiz ben sizi affedeceğim, siz üzerindeki hakları ödeyin bana gelin diyor.
Konuyu bağlamak gerekirse, dünya nizamı haklar üzerine kurulmuş, sonuçta mizan terazisinde zerre kadar iyilik ve bir o kadar kötülüklerimiz tartılacak sonra sevabımız fazla gelirse cennete yoksa nara atılacağız(Allah korusun)
Son söz, Allahü teâlâ günahları ikiye ayırmıştır. İlki kendisiyle kulları arasındaki günahlar. İkincisi kulların birbiri arasındaki günahlar, yani kul hakları.
Cenab-ı Hak, kendisiyle kulu arasındaki günahları affeder veya cezalandırır. Bu, Rabbimizin bileceği iştir ama kullar arasındaki günahlarda mutlaka adalet olacaktır.
Yani ahirette kul haklarından herkes hesaba çekilecektir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki: “Ahirette sırat köprüsünde her Müslümana yedi sual sorulacaktır. Birincisi imandan sorulacaktır, ikincisi namazdan, üçüncüsü oruçtan, dördüncüsü hacdan, beşincisi zekâttan, altıncısı gusülden sorulacaktır. Yedinci suale gelince, Peygamberler bile masum oldukları halde, bu sualden korkarlar. O da kul hakkıdır.
Son nefesten önce bu meseleyi halletmek gerek. Sadece insanlarla mı, hayır tüm canlılarla helalleşmek gerek.
Kalın sağlıcakla.