Hayat her zaman insana ayna tutar ve insanın kınadığı şeyler kendi başına gelmeden ölmezmiş, derler. Aynı şey devletler için de geçerlidir. Uzun süredir sohbet etme imkanı bulamadığım bir dostum, akşam çayına davet edince kıramadım. Görüşmediğimiz zaman dilimi içinde yaşananlardan yola çıkarak, kendi gözlemlediğimiz ibretlik olayları karşılıklı paylaştık. Bana öyleşeyler anlattı ki, şahit olduğu bir olay karşısında tüylerim diken diken oldu. Kısaca anlatayım, bu olay kentimizde yaşanmış, gençliğinde çevresindeki insanlara iftira atan, imalathanesinde ki işçilerini hırsız diye suçlayan bu kadın, bir çok masum insanın bedduasını alır, sonunda yaşlanır, yakalandığı hastalıktan sonra aklını yitirir ve gittiği her evden kaşık, çatal çatmaya başlar ve sonunda hırsız kadın damgası yer. Hikaye uzun, burada!” keselim. Dostumdan bir hikaye daha anlatayım, yine aynı kadın, yakın çevresindeki bir kızımız Maraş tabiri ile evde kalır(yani evliliği gecikir) kendisi de bu durumla alay eder . Tahmin etmişinizdir, sonunun ne olduğunu. Kendinin iki kızı da evde kalır. Diğer kızımız ise geçde olsa evlenir… Bunları niçin anlatıyorum? Ataların boşa giden sözü yoktur; “Etme bulursun, inleme ölürsün… Sizinde yakın çevrenizde bu ve buna benzer hikayeler olmuştur. Kimisi eşinden, kimisi evladıdından, kimisi servetinden bir başkası da makamı ile imtihan olan her insanın başına bu tip sıkıntılar gelebilir. Bu sıkıntıları yaşayan dostlarımıza yardımcı olmak durumundayız. Yardımcı olmayıp bir de kınarsak, inanın benzer şeyler sizlerinde başına gelebilir. Bunun için atalar, etme bulursun, inleme ölürsün!der AYNI DURUM MİLLETLER İÇİNDE GEÇERLİDİR 15 Ekim 2014 tarihinde kalema aldığım bir yazımda demişim ki; “Yaşımız yarım asrı geçti. Ülkemin dünü ve bugününü yakından takip eden, yorumlamaya çalışan, araştıran bir kişi olarak, üzerimizde oynanan oyunlar karşısında; “ Biz bu filmi kaç defa daha izleyeceğiz?” Sorusunu sormak ve sorunun cevabını da vermek istedim. Yıl 1970, sağ-sol, yıl 1980 Alevi-Sünni, yıl 1990 Kürt-Türk çatışması sürüp gidiyor. Bu süreçte ne canlar gitti, ülkemiz üzerinde oyunun senaryosunu yazanlar, bu gün de boş durmuyor. Aynı filmin başrol oyuncularını değiştirerek yine vizyona sokuyorlar. İyi de biz bu filmi hep izlemek zorunda mıyız? Hemen cevabını da vereyim,
cehaletle mücadelemiz tamamlanmadığı sürece, yani maddi ve manevi kalkınmamızı tamamlamadığımız sürece onlar bu filmi renklendirip, allayıp-pullayıp bizim önümüze koymaya devam edeceklerdir. FİLMİN ANA KONUSU ANLAŞILMADAN OLMAZ Bu filmin ana fikri belli. Orta doğuda güçlü bir Türkiye istenmiyor. Ancak, çökmüş bir Türkiye’de onların işine gelmez. Bir İngiliz dış işleri görevlisi diyor ki; “ Biz(batılı emperyalistler) Türkiye’nin boyunu 10 cm ayarladık, 9'a düşmesi de işimize gelmez, 11’e çıkması da…” Ama hesapları tutmadı, Türkiye’nin boyu şükürler olsun uzuyor. Kendi silahımızı kendimiz yapıyoruz, hatta uçağımızı, gemimizi, hava alanlarımız kendimiz yapıp, üniversite sayımızı ikiye katlamış bulunuyoruz. Şimdi sıra eğitim meselemizi çözmedi...Bölgesinde söz hakkı olan bir Türkiye’den elbette rahatsız olurlar, çünkü bundan böyle bölge insanını sömüremeyecekler. Çünkü sorgulanır oldular. Dünya 5’ten büyük diyoruz. Bir dakika deniyor, yanlışlar karşısında. Türkiye artık titremiyor, hesap soruyor, haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmuyor… Elbette onlar maşalarını devreye sokacak, biz ise onların hesabını tersine çevireceğiz(Rabbimin yardımı ile). Bu ülkeyi seven gerçek aydınlarımız var artık. Bir olmayı arzuluyoruz...
Şunu belirtmek istiyorum.Tıpkı insanlar gibi, devletlerde ettiğini bulur. PKK ve diğer terör örgütlerini destekleyen batılı emperyal güçler, siyonizm ve onların işbirlikçileri inleyerek ölecektir. Suriyede binlerce masumun gözyaşları, şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktır. Adil olan Rab'bim böyle buyuruyor. Bildiğimiz gibi her devletin bir ömrü var, insanlar gibi doğar, büyür ve ölürler. Ölmeden önce titremeler başlar, ateş yükselir bilirsiniz. İnanın ölüm öncesi korkuyu onlarda görüyoruz. Yakında ABD ve AB dağalacak. Dolar ve Euro bitecek, bekleyin. Görün Mevla neyler, neylerse güzel eyler! Vallahi mazlumun ahı yerde kalmaz... Kalın sağlıcakla.