Önceki günkü yazımda kaynaklar göstererek, H.Z İsa’nınkıyamet öncesi yeryüzüne yeniden ineceğine dair bazı hadislerin er aldığı yazıkaleme almıştım.

Oğuz Paköz ağabeyim arayarak, bu konuda kendi görüşlerinipaylaştı: “ Yahudi ve Hıristiyan görüşlerine kapılmamak gerektiğini söyledi.

Bu konuda yeniden tefsirlere başvurdum, özellikle İbniKesir’in (Dr. Bedrettin Karlığa, Dr Bedrettin Çetiner 5. Cilt say 1980 başlayanNisa 157-58-59 ayetlerine işaret) Hadislerle Kur’anı Kerim Tefsirinde ki “KıyametinAlametleri” bölümünü uzun uzun okudum.

Konu uzun bu konuyu şu şekilde sonuçlandırayım. Hz. İsagökyüzüne çekilmiştir bu kesin, ancak geri gönderilişiyle ilgili açık ve netbir ayet yok. Bazı hadisler var, onları da paylaştım. Ki daha önce MehmetGörmez hocamın da bu konudaki görüşlerini yazmıştım,  bu doğrultudaydı. Gelecek diyenler, bazıayetler yorumlanmış o kadar. Tabi her şeyin doğrusunu Allah bilir. Sonuç olarakkıymet öncesi bir takım hadiseler olacak, Mehdi’nin(as) gelişi v.s. Yeryüzündebir saadet asrı daha yaşanacak, sonrasında da kıyamet kopacak….

 

GELELİM GÜNÜN KONUSUNA

 

Önceki gün Hürriyet’ten Sedat Ergin, bir yazı kalemealdı. Dikkatle okudum, isterseniz bir kısmını paylaşayım: “DÜNYANIN en seçkinüniversitelerinin uluslararası ilişkiler alanındaki en parlak otoritelerine yada diplomasi alanındaki en kalburüstü şahsiyetlere sorabiliriz...

Ya da dış politika ve yakın dönem dünya tarihi üzerineyazılmış en önemli bilimsel eserleri alıp inceleyebiliriz...

Başvuracağımız bu kaynakların hiçbirinde, bir ABDBaşkanı’nın tweet mesajı atarak Rusya’ya ve uluslararası topluma “Hazır olRusya, çünkü füzeler geliyor. Güzel, yeni ve akıllı füzeler...” mesajıvermesini çağrıştıran, buna benzeyen bir vakayla karşılaşmanız söz konusuolmayacaktır.

Bir süper gücün liderinin dünya barışını en hayatiderecede ilgilendiren bir konuyu ele alırken başvurduğu yöntem ve kullandığıüsluba baktığımızda, artık uzmanlığın, bilginin anlamının kalmadığı,sağduyunun, diplomasinin tümüyle iflas ettiği bir eşiğe geldiğimizi kabuletmeliyiz. Bugünlerde sanki bir fantezi evreninin içinde yol alıyoruz. Bütündünyayı diken üstünde oturtan bu gelişmede olabilecek en kötü durumsenaryolarını da hesaba katmak zorundayız. Rusya açıkladığı şekilde ABD’ninateşleyeceği füzeleri düşürürse, Suriye üzerindeki bu anlaşmazlık birdenyerküreyi bir ABD-Rusya askeri çatışmasının alevleri içine atmaz mı?

Galiba Soğuk Savaş yıllarında bile karşılaşmadığımıztürden bir büyük çatışma riski zemin kazanıyor üzerinde yaşadığımız gezegende.Bu durumda Soğuk Savaş yıllarının karşılıklı caydırıcılığın getirdiği bir hayliöngörülebilir ve emniyetli bir dünya olduğuna hükmetmemiz gerekecek….”

Ergin’i pek okumam ancak galiba bu tespitinde haklı.

 

DİKKAT ETMEK GEREK

Şimdi herkes bir şeyler konuşuyor, yazıyor ve yorumluyor.İçinden geçtiğimiz şu günlerde herkes hal ve hareketlerine dikkat etmeli,özellikle diline sahip çıkmalı.

Allah yeryüzünde gerçek manada bir mümin kalana kadar,kıyameti koparmayacak. Demek ki, insanlar savaşa yönelmek yerine barış dilikonuşması, barış istemesi gerekiyor. Yani bugüne kadar savaşlar kime ne faydagetiriş ki? Savaş felaket demektir. Ancak bir toplumu düzeltmek için savaşyapılabilir. O da günümüz de savaşı hiç gerektirmez. Üç ülke yan yana gelse,bir diğerinin yanlışına dur diye bilir.

Günümüz liderlerine bu konuda önemli sorumluluklardüşüyor, yanındaki akıl daneleri sağduyulu hareket etmeli.

Tarih göstermiştir ki, insanlık el ele verdiğinde neaçlık kalır, ne susuzluk. İki damla petrol için, binlerce insan kanı akıtanlarölümü düşünmeli.

Yani yazık bir kadar masum insan ölüyor, küçücük bebelerinne suçu var? Şu mübarek günlerde herkes birbirini uyarmalı. Hak ve hakikate,barışa çağırmalı.

Peki hadi kalın sağlıcakla