Öğretmenlik peygamberlik mesleğidir derler. Derler amason yıllarda hepimiz üzerinde büyük emekleri olan meslekdaşlarımıza gerekensaygı gösterilmiyor gibi geliyor bana; kimi zaman inciniyorlar, kırılıyorlar ve üzüldüklerine şahit oluyorum. Burada istisnaları bir tarafta tutmanızı rica ederek yazıma başlıyorum.

Evet, bu kutsal mesleği temsil edenlere karşı toplumundaha hassas davranması gerek. Eli öpülesi insanları, yıpratmayalım diyor, bugün sizlerle paylaşacağım hikayeye geçiyorum.

“ “Fatih Sultan Mehmet Han çocukken çok yaramaz biröğrencidir. Ders esnasında yaptığı şımarıklıklarla Hocası Akşemseddin’i çiledençıkarırmış. Hocası kendisine kızdığı zaman hemen “Ben Padişahın oğluyum banabir şey yapamazsın” deyip tehdit edermiş. Padişaha şikâyet etmeyi edepsizliksayan Akşemseddin, durumu II. Murat’a bir türlü anlatamıyormuş.  Ancakgün artık küçük Mehmet’in yaptığı yaramazlıklar çekilmez hale gelince sabıredemez olmuş. Eee o da bir insan, sabrında bir sınırı var değil mi? Neyse bizhikayemize devam edelim.

Bunun üzerine destur dileyip II. Murat’ın huzurunaçıkarak. “Padişahım size bir hususu arz edeceğim ancak hayâ ediyorum” deyinceII. Murat “Buyur çekinmeden anlatabilirsin” der. Bu söz Akşemseddin’i rahatlattıve başladı olayı anlatmaya. Padişahım oğlunuz, ciğer pareniz Fatih çok yaramaz,onun yaramazlıkları yüzünden ders işleyemiyorum, kendisine kızdığım zamandahemen sizinle beni tehdit ediyor deyince II. Murat Akşemseddin’in yanınagelerek kulağına bir şeyler fısıldar.

II. Murad’ın kulağına söylediği sözleri duyan Akşemseddinçok şaşırdı. Bu ne plandı, mümkün değildi bu planı uygulamak. Akşemseddin plankonusundaki rahatsızlığını padişaha ilettiyse de Padişah onu dinlemedi ve bu işolacak dedi.

Ertesi gün yine derste Fatih Sultan Mehmet yaramazlıkyapıyordu. Akşemseddin’in uyarısına aynı tehdit cevabını verdiği sırada Padişahansızın kapıyı açıp içeri girdi. Bu olay karşısında Akşemseddin hiddetlenerekPadişaha bağırdı ve bir tokat atarak, bu şekilde sınıfa giremeyeceğini izinistemesi gerektiğini söyleyerek derhal dışarı çıkmasını istedi. Padişah mahcupbir şekilde boynunu bükerek özür diledi ve dışarı çıktı.

Olaylar karşısında Fatih Sultan Mehmet’in nutku tutulmuşne yapacağını şaşırmış. Güvendiği babası tokat yemişti. Fatih Sultan Mehmetallak bullak olmuştu. Az sonra kapı vuruldu ve Padişah mahçup bir şekilde içeriözür dileyerek girdiğini görünce şaşkınlığı artar…

Plan muhteşem bir şekilde işlemişti. O günden sonra FatihSultan Mehmet asla yaramazlık yapmadı. Çünkü güvendiği dağlara kar yağmıştı.”

İşte Akşemsettinin kulağına fısıldanan muhteşem plan,işteçocuk eğitimi.işte onlar, işte biz….

Koskoca padişah sırf çocuğunu terbiyesi için gözünükırpmadan tokat yemeği göze almıştı. Yanlış anlaşılmasın dayağı savunmuyorum.Savunduğum, disiplinsiz eğitim olmaz.

Atalar ne der: “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir;tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. Yani,

Nasihat ile yola gelmeyeni azarlamalı, azar ve nasihatile yola gelmeyenin ise hakkı eline verilmelidir.  Ziya Paşa’nın sözüdür mağlum, tabi buradakastedilen,  dayak ergen olanlar içindir.Çünkü o iyiyi kötüden ayıracak yaşa ulaşmıştır….

Çocuğa disiplin ya da ceza yaptığı yanlışı düzelttirerekverilir. Konu uzun, bizde uzatmayalım.

 

ÖĞRETMEN OLMAK

Evet, öğretmenliği kutsal yapan, öğretmenin,öğreticiliğidir,  verdiği sevgi,gösterdiği sabırdır. Bu nedenle öğretmenlik, sevgi, saygı, şevkat, sabırişidir.

Yeri geldiğinde anne yeri geldiğinde baba, yerigeldiğinde sırdaş olmaktır. Yaratılanı, Yaratan’dan ötürü sevmektir.

Hataları gördüğünüzde sabır etmek, kusurları kapatmak,hoş görmektir. Çocuklarınızla ağlamak, onlarla gülmektir.

Diyeceğim şu ki, öğretmenlik çok onurlu bir meslek, ancakgünümüzde bu mesleği yapanlara, eskiden gördükleri itibarı çok görenler olduğugibi, algı operasyonları yapıldığını gözlemliyorum. Bütün insanlar gibiöğretmenlerde et ve kemikten yaratılmıştır, hatada yapabilirler ama anne ve babanın bile bazen dayanamadığıçocukları yine onlar eğitiyor, bu konuda göz ardı edilmemeli.

Kalın sağlıcakla.