OnikişubatBelediyesi’nin 7-14 yaş aralığında çocukların yaz tatillerini verimligeçirmeleri için hayata geçirdiği dini, sosyal, kültürel ve spor alanındaeğitim verilen Yaz Okulu Programında Belediye Başkanı Hanefi Mahçiçek’inısrarla, çocuklara ve gençliğe yatırım yapmak gerektiği şeklindeki konuşmasınıdikkatle dinledim.  .  Çocuklarımızıolumsuz etkileyen sebeplere değinen Başkan: “Kişinin menfaat ve hazlarıpeşinde bir hayat sürmesi, kendisi dışında kimseyi düşünmemesi, modernizm ve teknolojininkölesi hâline gelmesi” gibi moda akımlardan söz etti. Bugünün insanı,fıtratında var olan “her şeyi yaratan yüce güce inanmak” yerine, O’nu göklerehapsetmiş ve dünyayı istediği gibi yaşama mekânı olarak seçme eğilimine girmetehlikesine işaret ederek:  “Her şeyden önce önem göstermemizgerekenler çocuklarımızdır.  Arkanızdamiras bırakmak istiyorsanız iyi çocuk yetiştireceksiniz. Hem ülke için hemkendimiz için…” dedi. Sonra da yaptıkları eğitim hizmetlerini sıraladı.

Başkanımızın bu konuşması üzerine bu gün yoğunlaşmakistedim. Öyleyse hadi başlayalım!

Peki gençliğe nasıl sahip çıkmak gerek, onlarla nasıliletişim kuralım ki, ideal gençliği yetiştirelim?

 

GENÇLİĞİN İŞİ ZOR!

Başkanın da kısmen değindiği  bütün bu menfî düşünce ve inançlara karşı,kendimizi ve neslimizi inşa etmemiz şarttır. Hayat, boşluk kabul etmez. Kafa ve gönlüne giremediğimiz, önlerineideal modeller koyamadığımız gençlerimizin kendilerini böyle bir küreselakıntıdan koruması çok zordur.

Öyleyse her şeyin başı, fıtratımızda yer alan “inanma”meylini, en doğru, en güzel bilgilerle beslemek ve onları, hayata hazırlamak vedünya sathında, gençlerimizi tevhide yöneltmek ve onları dünyevi maksatlarladeğil, esas vazifeleri olan, Rabbine hizmet amaçlı yetiştirmek kaçınılmazdır

Peki bu nasıl yapılmalı, yani güzel ahlaklı bir nesilyetiştirmek için nasıl bir yol izlememiz gerekiyor?

Îman kuru biriddia, saf bir felsefî ideoloji değildir. Aksine o, insanı bütün özellikleriylekuşatan, onu yücelten, arındıran, huzur ve tatmin veren bir hayat tarzıdır.

İnançsızlığınen büyük faturası, ahlâksızlıktır. Bugün dünya, doğusuyla batısıylabüyük bir ahlâk çöküntüsü yaşamaktadır. Ahlâkî erozyon; âileyi yıpratmış,toplumları çökertmiştir.

 

GENÇLERİ KÖTÜLÜKLERDEN UZAK TUTMAK

Gelin birde kendimize bakalım. Şu anda yetiştirdiğimizgençliğin ülküsü, vizyonu, misyonu nedir? Ne yerler, ne içerler, nedenhoşlanırlar?

Burada gençleri suçlayacak durumda değilim, çünkü onlarıiyi ya da kötü biz yönlendiriyoruz, eğitim vermekteyiz. Atatürk, yeni nesil sizineseriniz olacak demiyor mu? İşte böyle bir şey söylediğim…

Şu anda gençlikten şikayet edenler şöyle birdeğerlendirme yapıyorlar: “Gençlik, eğlenceye düşkün,  egoizm,, düşünce dağınıklığı,menfaatperestlik, merhametsizlik, şiddet, uyuşukluk ve tembellik, hazırcılık,başıboşluk, mesûliyetsizlik, gösteriş budalalığı, geçmişi hor görme, yağcılık,asalaklık, gâye ve hedeften uzak yaşama gibi pek çok rûhî dengesizlik göstermektedir.Şahsen ben böyle düşünmüyorum, gençliğin sıkıntıları var doğru, ancak çok kıymetli,sorumluluğunu bilen, vatanperver, örnek gençlikte var…

Cemal Nar hocam, bir yazısına şöyle bir değerlendirmeyapmış: “İslamsız insan, maalesef öyle bir duruma düşüyor ki,  insan kendisiyle çatışıyor, kendi içindeparçalanıyor. Nefis, akıl ve kalbi dinlemez oluyor. Kendini mahvedecekmüptelalara haz ve zevk adına düşüyor.”

Demek ki, sorun gençlikte değil, yetiştirilmetarzlarında...  

Dikkat buyurun! Nezaman ki, milletler inançları doğrultusunda bir yaşam sürmüş, huzur bulmuş,model toplum olmuşlar. Ne zaman da değerlerinden uzaklaşmış, sorunlaryaşamışlar…

Diyeceğim şu ki bugün değerlerimizi, kültürümüzü veinancımızı tekrar ihya etmek için tekrar öz kültürümüze dönmemiz gerekiyor.Bize ait bir eğitim metodu oluşturup, kendi tarihi ile barışık,  ruh-beden dengesini gözeten, fert ve toplumahlâkını yeniden yeşertecek bir diriliş atağı daha yapmak durumundayız.

 Kalın sağlıcakla.