Başlıktan da anlaşılacağı üzere gelecek vizyonumuzu ve yükümlülüklerimizi âcizane değerlendirmek istedik. Bunun için biraz olsun geçmişini hatırlamaya ayrıca gelecekte bizi nelerin bekleyebileceğini; bu günümüzü incelemesini yaparak ileriki zamanda nerede olacağımızı kestirmeye çalışacağız. Öncelikle yakın siyasi tarihimize bakacak olursak, Osmanlıdan sonra Cumhuriyet döneminde Türkiye’nin modernleşme çabalarını inceleyelim; adeta tepeden inme şekilde batılılaşma ve İslamiyet’ten uzaklaşma olarak görürüz. Her ne kadar bazı cenah bunu farklı yorumlasa da inanın vicdanına sorduğunda bu durumun böyle olduğunu o cenah da kendine itiraf eder. Sadece bahsettiğimiz şekliyle kalmayarak eğitim, kültür, kılık, kıyafet, hatta Türkçe ezanı da bahse koyacak olursak bu dayatma taki ilk çok partili seçim olan 1946 yılına kadar devam etmiştir. Acı olan ise bu değişimin halkı, kültürü yok sayarak dayatılan şeylerin birebir devlet eliyle yapılmış olmasıdır. 1946 dan beri günümüzde kadar olan siyasi tarihimize bakacak olursak halk her zaman kendi yanında olan siyasi iradeyi desteklese de Maalesef otorite buna izin vermeyerek günümüze kadar 5 sefer askeri darbe de bulunularak halkın iradesi hiçe sayılmıştır. Bana göre bu işin kırılma noktası ise çok yakın tarihte 2007 yılında mevcut iradeye yapılan muhtıra ve hatta kapatılma davası sonucunda olaylarının irade tarafınca müspet sonuçlanması, artık Türkiye’nin eski Türkiye olmadığının imzası olmuştur. Tabidir ki siyasi tarihimiz deki yaşanan ve uzunca bir süre devam eden bu gelişmelerin halk devlet arası olumsuz etkileri de olmuş, halk devlet uyuşmazlığı mahalle ve eş dost sohbetlerinde diyegelmiş ama hep içimize ekilen korku tohumları sayesinde dillendirememişizdir ve Maalesef ki bu bizim genlerimize işlenmiştir. Türkiye artık geri dönülemez bir yola girmiştir. Geçmişten şimdiki iradenin gelişine kadar kendisine hiç bir hedef koymayan hükümetler gitmiş yerine 2023,2053 ve 2071 gibi hedefi, ufku olan bununla da kalmayıp tüm dünyanın hayranlıkla izlediği ve için, için kıskandığı dev projeleri bir, bir hayata geçirip milletin güvenini asla boşa çıkarmamış istenilenden fazlasını hayata geçirmiştir. Eğitim sağlık, sosyal hayatın tüm kademelerinde yapılan ekonomik siyasal reformların yanı sıra artık Türkiye teknolojiyi kullanan değil teknolojiyi üreten ayrıca geliştirerek satar hale gelerek geçtiğimiz yıl silah satan ülkeler sıralamasına girerek yaklaşık 750 milyon dolarlık satış yapmıştır. Rusya’yı Suriye’de kendi kendine kırdıran koral, dünyanın en iyi taarruz helikopteri olmasına aday gösterilen atak, milli tank Altay, zırhlı muharebe araçları taarruz ve savunma füze sistemleri, ikinci fabrikası açılan ve gelecek on yıl için siparişi alınıp satışı yapılmış milli piyade tüfeklerimiz, Göktürk gözetleme ve keşif uydumuz saymakla bitmeyecek daha bilmediğimiz projeler. Ne oldu bu ülkeye de ne değişti. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmayan bu şeyleri bu irade nasıl oldu da kısa bir zamanda gerçekleştirip Emperyalleri korku tüneline itti. Bunun nedeni gayet açık ve nettir ne zamanki bu millet kendi kendini yönetmiş ve istediği iradeyi iş başına getirmiş ise Türkiye ilerlemiştir bunun örneklerini Rahmetlikler A.Menderes ve T.Özal dönemlerinde de gayet açık ve net şekilde görmekte iken akıbetleri maalesef ki istemediğimiz gibidir. 1946 senesine kadar hükümet olan ve daha sonrasında yönetimde olan şu anda saha da ve meclisteki zihniyetin memlekete faydası tartışılır durumdadır. Gördüğümüz resim gayet açık ve nettir, yaşanan gelişmeler gayet gurur ve umut vericidir, gelecek dönemde enerji bağımlılığını çözme girişimlerimiz neticesinde nükleer santrallerimizi kurup, silah sanayimizi, yerli otomobilimizi ve mevcut sanayimizi ilerletmemiz sonucunda cihan devleti olma konusunda hedeflerimizi bir,bir gerçekleştirmiş oluruz. Bu bizim genlerimizde ve kaderimizde olan bir durumdur. Çünkü biz cihana hükmetmiş asil Türk milletiyiz. Bir yandan da Aziz devletimizin kıyamını ve dirilişini istemeyen Siyonist ve Emperyaller 4 koldan adice çalışmalarını sürdürmekte yakın zamanda Atatürk hava limanında yaşanan saldırıda bir kez daha kendini göstererek içimizi kan ağlatmışlardır. Bunun reçetesi gayet basittir. Siyasi ideolojik düşüncemiz ne olursa olsun davası vatan millet olan herkesin birlik olmasıdır ama ne olur lafta olan bir birlik değil resim gayet açık ve nettir oyuna gelmeyelim oyunu bozalım. Allah’ın izniyle nefesimiz sağlığımız yettiği sürece biz bunu her zaman haykıracağız. Selam ve saygıyla