Merhaba değerli dostlar.
Geçen hafta kaldığımız yerden devam edelim. Ne demiştik, Müslüman Türk ailenin yerinde yeller esiyor. Çok iddialı bir söz değil mi?
Acı ama gerçek bu. Peki niçin bu hale geldik. Şimdi ağlayıp sızlamak çare midir?
Aile konusunda ciltlerle kitap yazılabilir. Karşılaştırılmalar yapılabilir. Sonra, sonrası yok dostlar. Çünkü öyle bir zamana geldik ki dünyanın gıpta ile baktığı, Hayranlıklarını gizlemediği Müslüman Türk aile yapımız ellerlimizin arasından kayıp gidiyor, bir çoğumuz olayın vahametinin farkında değiliz, farkında olanlarda çaresiz seyri alem ediyorlar.
Aslında ellerimizin arasından kayıp giden sadece aile yapımız değil, toptan İslam inancımız, Müslümanlığımız.
Türkler olarak İslam la şereflendikten sonra ki bin yılda dünyaya nizam-ı alem götürme iddiasından çark ettik ve dünyanın nizam verdiği bir millet haline geldik.
Özellikle son yüz elli yılda bilhassa da son yüz yılda yani yeni devletimiz Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte tüm dengeler değişti.
Yüz yıla yakındır Müslümanlar olarak her an yaşamın her anında hendeseye konmuş tomruk gibi, ölçülüp biçiliyor, sürekli birileri için fazlalık olan yerlerimiz yontuluyor. Bunu bıkıp usanmadan yapıyorlar.
Kim peki bunu yapanlar. Elbette bu devletin anayasasından “Devletin Dini İslam’dır” ifadesini kaldırıp yerine Laiklik. ilkesini koyan zihniyettir.
Hep şunu dillendirip durdular bu güne kadar. Laiklik devletin din ve devlet işlerinden uzak tutulmasıdır. Asla öyle olmadı. Tam aksine kanaviçe işler gibi sabırla işlediler, Sinema, televizyon derken internet onlara sanki gökten zembille inmiş büyük bir fırsat olarak geldi.
Uzun yıllar boyunca gerici yobaz diye yaftaladılar Müslümanları. Müslümanlar ne yaptı? Sanki mecburmuş gibi bu yeni din mensubu laiklere gerici ve yobaz olmadığını ispatlamaya çalıştı durdu. Hatta daha da ileri gidip onların yaptığı bir çok şeyi tıpkı onlar gibi yapmaya başladı. Bakın bende sizin gibiyim, benim nerem gerici yobaz demeye getirdi.
Birde üstüne bundan 17 yıl önce hanımlarının başları türbanlı, namaz kılan siyasetçiler iktidara gelince garibim Müslümanlar sandı ki bundan sonra sırtları yere gelmez, bir dedikleri iki olmaz, kimse onları hor görmez sandı.
Ama öyle olmadı dostlar. Bu 17 yıl çabucak geldi ve geçti. Bir de baktık ki 17 yıl önce gelenler hiçte geldikleri gibi değiller. Onlar da bir başka hale dönüşüvermişler. Dünyalık, garibim Müslümanları sarmış sarmalamış, farkında olmadan sekülerleşmiş, ve sonunda laiklerin kayığına binivermişler. Bundan sonraki seçimde seçim kazanmak için laiklerin oylarının peşine düşerlerse sakın ha şaşırmayın.
Birkaç soru ile bugünkü sohbetimi noktalayalım.
-Sizce Namaz ne ifade ediyor. Dört mezhebe göre namaz kılmayanların durumu nedir, biliyorsanız ne ala, yok bilmiyorsanız güvendiğiniz birilerine sorun öğrenin.
-Mevlamız aileden sorumlu olarak erkekleri zikrediyor ve bir çoban gibi ailenizden sorumlusunuz diyor. Evliyken de boşanınca da çocukların sorumluluğu erkeğe aittir. Perki şu anda bir Müslüman evli ya da boşandığında nasıl bir muameleye tabidir?
-Beş altı yaşlarında başlıyor çocuklarımızın laik sisteme göre düzenlenmiş eğitimi. Daha sonra bu yetişen çocuklar anne baba dinlemeyince “ Çocuklarına sahip çık, ortalık kötü diyorlar”
-Ülkemizde kadının şikayeti üzerine 250 binden fazla koca eve yaklaşmama cezası almış. Yüz binlerce erkek birkaç ay evli kaldığı bir kadına ömür boyu nafaka veriyor. Peki İslam hukukunda boşanma sonrası nafaka ödemesi var mı?
Bu kadar yeter. Bu soruların cevaplarını alırsanız, artık bir çok şeye farklı bakmaya başlarsınız.
Tekrar görüşünceye kadar sağlıcakla kalın, Allaha emanet olun.