Gönül ve ruh dünyamızı aydınlatan şahsiyetlerimizi unutmamak adına O zatların, miladi ya da hicri vefat yıldönümleri geldiğinde, hayatlarına dair kısa bilgileri derleyerek her Cumartesi bu köşede yazmaktayım. Bu hafta ki gönül dünyamızı aydınlatan mümtaz şahsiyetlerden bazıları:
MEHMET AKİF ERSOY
(d. 20.Aralık 1873 – ö. 27. Aralık.1936 )
Milli şairimiz, İstiklal Marşımızın yazarı. Babası Fatih Medresesi Müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Devleti'ne bağlı olan Arnavutluk'un İpek kasabasına bağlı Şuşise Köyü'nden İstanbul'a gelmişler. 20 aralık 1873 yılında İstanbul’un Fatih semtinde dünyaya geldiğinde; babası, Ebced hesabıyla doğum tarihine denk gelen “Ragif” adını vermiş ve vefatına kadar onu bu adla çağırmış. Ancak bu isim, yaygın olmadığı ve güç söylendiği için annesi ve yakın çevresi, “Akif”i kullandı. Halkalı’daki Baytar Mekteb-i Âli (Veterinerlik Fakültesi)’ne parasız yatılı olarak girdi ve bu okulu birincilikle bitirdi. İlk yıllarda, mesleğinden çok, şairliğiyle tandı. 1908’den sonra ise Edebiyat Fakültesi ile Dârülhilâfe Medresesi’nde “Osmanlı Edebiyatı” hocalığında bulundu. 1920’de Burdur milletvekili seçildi. 1921 yılında açılan milli marş yarışmasına, “para ödülü almamak” şartıyla katılmayı kabul etti ve orduya ithaf ettiği şiiri, 12 Mart 1921 günü milli marş olarak kabul edildi. Ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer (Kızılay) bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Darü’l-Mesâi Vakfına bağışladı. 1923 de Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine Mısır’a gitti. Kahire’deki “Câmiü’l-Mısriyye” Üniversitesi’nde, Türkçe öğretmenliği yaptı. 17 Haziran 1936’da İstanbul’a dönmeye karar verdi. En önemli eseri Safahat’ını 1933 yılında tamamlandı. 27 Aralık 1936 tarihinde Beyoğlu Mısır Apartmanında hayatını kaybetti ve Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi. Vefatının 83. Sene-i devriyesinde rahmetle anıyoruz.
HZ. PÎR HASAN SEZÂİ GÜLŞENÎ
(d.1699 / ö.1738)
İslam âlimlerinden ve evliyanın büyüklerinden. Adı, Hasan b.Ali, mahlası Sezai'dir. Tasavvuf'ı Gülşeniyye yoluna mensup idi. 1669 yılında bu günkü Yunanistan sınırları içinde kalan Gördes'te doğdu. Venedikliler 1687 de o beldeyi istila edince, Gemi ile İstanbul'a geldi. Yolculuğu sırasında, Halvetiyye yolunun büyüklerinden biriyle tanışıp sohbetinde bulundu. Bir müddet sonra İstanbul'dan Edirne'ye geçen Hasan Sezaî Hazretleri bir taraftan orada bulunan âlimlerden zahir ilimlerini tahsil ederken, diğer taraftan kendini tasavvuf yolunda yetiştirip, kendisine manevî terbiye verecek bir rehber aradı. Gemi yolculuğu sırasında görüştüğü zatın tesiri ve gördüğü bir rüya üzerine, Âşık Musa Dergâhı’nda bulunan Şeyh Muhammed Sırrı Efendi Hazretleri'ne talebe oldu. Daha sonra yerine geçen Şeyh Muhammed Lâ'lî Fenâî Efendi Hazretleri'ne bağlandı. O zattan mezun olup, Gülşenî Veli Dede Dergahı'nın şeyhi oldu. Mısır'a gitti. Kahire'de Gülşeniyye Dergâhı’nda vazife yapan İbrahim Çelebi tarafından, Gülşeniyye tarikatında ikinci pir olarak kabul edildi. Gayet kibar, asil ve heybet sahibi iyi huylu, çok zeki ve yakışıklı bir zat idi. Edirne'deki dergâhında 53 yıl talebe yetiştirdi. Yetiştirdiklerinin beş yüz bini bulduğu ve bunların yiyip içmelerinin bizzat kendisi tarafından karşılandığı bilinmektedir. Hasan Sezaî Efendi, ilim ve evliyalığı yanında çok güçlü şiir söyleme kudretine de sahiptir. Bu yönü ile kendisine: "Osmanlıların Hafız Şirazî'si" unvanı verilmiştir. Şiirlerinin çoğunu ilahî olarak aşk ve muhabbetle söylemiştir. 1738 yılında Edirne’de vefat etti, Rahmetle anıyoruz.
PROF. DR. EMİN BARIN
( d.2 Haziran 1913 – ö.29 Aralık 1987)
Hattat, cilt sanatçısı ve tasarımcı. 2 Haziran 1913 tarihinde Bolu’da doğdu. Yedi yaşındayken babasından hat öğrenmeye başladı. 1936’da Ankara Gâzi Terbiye Enstitüsü Resim-İş bölümünü bitirdi. Kamil Akdik ve Necmeddin Okyay’dan hat dersleri aldı. Hat ve cilt sahasında ihtisas yapmak için Almanya’ya gönderildi. Oradayken hazırladığı Olimpiyat Kitabı ile Hamburg Kitap Sergisinde birincilik ödülü kazandı. 1939’da Leipzig’deki Kitapçılık ve Sanat Akademisine girerek kitap ciltçiliği dersleri aldı. 1943 senesinde Türkiye’ye dönerek İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde Hat ve Cilt Sergisi açtı. Daha Sonra Dekoratif Sanatlar bölümünde öğretim üyesi olarak vazife aldı. 1958 senesinde Fatih Divanı kitap cildiyle Milletlerarası Brüksel Sergisinde birincilik ödülü kazandı. 1969’da gittiği Lizbon’da su baskınında zarar gören bâzı Türk-İslam eserlerinin restorasyonunda çalıştı. 1977’de Dublin Sanat Akademisinde, 1983’te Paris’te UNESCO Genel Merkezinde, 1985’te Münster’de hat sergisi, 1986’da İslam Kültür Merkezinde ikinci defa cilt sergisi açtı. 1983’te emekliye ayrılan Emin Barın 1984’te Ya Rahim adlı eseriyle Türkiye İş Bankası Süsleme Büyük Ödülünü kazandı. Özellikle kûfî ve celî dîvânî yazılarında yeni yorumlarla güzel eserler verdi. Serbest anlayışa dayanarak yaptığı çalışmalarla da dikkati çekti. İslamâbâd Kültür Merkezinin yazıları, Anıtkabir’deki yazıları, Yunus Emre’nin mezar yazıları onun önemli eserlerindendir. 200’ü aşkın eseri vardır. 29 Aralık 1987 yılında vefat etti. Rahmetle anıyoruz.