İnsanın önce kendisi ile barışık olması lazımdır.Bunun temel şartı ise,varlığınhikmetini,varlığın amacını kavramak ve onu gereğine göre bir hayat tarzı sergilemek gerkir.Tamda burada kişi ile yaratan ve kişi ile diğer varlıklar arasındaki ilişkiler devreye girer.Gönül adamlığı , , çok kere mütevazi şartlar altında yaşayan insanlara yakıştırılır.Oysa gönül insanı olmak, her konumda herkesi birleştiren ortak bir zemindir. Buda en çok güçlü olana daha çok yakışır. Nitekim mutlak anlamda gönül inasnları önce Peygamberlerdir.Onların bu nitelikli görevini testekleyen ve besleyen en önemli kaynaktır.Hasbilik,Allah rızasını gözetmek, onların temel endişeleri idi. Kur’an da bir çok yerde “ Ben sizden Peygamberlik görevine karşılık  bir ücret istemiyorum.Benim ücretim ancak alemlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”Ayet-i kerimesi, Peygamberlerin görev anlayışının hasbiliğinigöstermektedir.Onlar yaptığı hizmetlere karşı kesinlikle insanlardan maddi bir beklentileri yoktur.Sad ece tebliğ ve ücretleri de Allah’a aittir. Şeyh Edebalinin Osman Gaziye nasihatindeki ifadelerin özeti “ Gönül ad amı ol ,Bey olana yakışan budur” diyor. Yine devamında:” Ey oğul ! sen Beysin .. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana,Güceniklikbize,gönül almak sana.Suçlamakbize,Katlanmaksana.Acizlik yanılgı bize,hoş görmek sana.Geçimsizlik, çatışmalar,uyumsuzluk,anlaşmazlık bize ,bağışlamak sana.” Evet anlaşılıyor ki gönül ehli olmak bir hal eğitiminden geçmeyi gerektiriyor.ŞeyhEdebalinin Padişaha verdiüi işte böyle bir  eğitim olsa gerek.Yine gönül insanı eyince ; Mevlanayı hatırlamamak mümkün değildir.” Kabe ,Azer’in oğlu  Halil İbrahim’in yaptığı bir binadır.Gönül ise Aziz ve Celil olan Allah’ın nazargahıdır ,baktığı yerdir.”Diyor . Bu ifade asla Kabeyi küçümsemek için kullanılan bir ifade değil.Özeti şu: Kabe bütün kutsallığına rağmen niheyet maddi malzemeden yapılmıştır. Sözgelimi yıkılsa ,zarar görse tamir edip daha güzel yapılması mümkündür. Ama Allah’ın nazargahı ve imanın tecelli gahı olan kalp kırılacak olursa tamiri mümkün değildir. İnsan gönül kırmamaya özen göstermiyorsa, Kabaye de gösterdiği sevgi şekli olmaktan öteye geçemez. Gönül insanı deyince; Yunus Emreyi de hatırlamadan edemeyiz. “Bir kez gönül yıktın ise/ Bu kıldığın namaz değil. Yetmiş iki millet dahi/ Elin yüzün yumaz değil.” Eğer bir insan gönül kırmayı umursamaz hale gelmişse: Aldığı abdestin ve kıldığı namazın bilincinde olduğu söylenemez. O yüzenden hoş gönüllü olmaya ve gönülleri hoş etmeye gayret edelimki: Allah’ın nazar ettiği yer  olan gönüller nurlu ve huzurlu olsun.Tüm gönül dünyamızı ve insanlık alemini aydınlatsın. Geleceğimiz aydınlık ve huzurlu olsun inşallah. RabbülAlemine emanet olun.