Malum, yine bir seçim sürecine girdik. 2019 yılı Mart yerelseçimleri için aday adaylığı süreci sonlandı. Gerçi ortaya çıkan adayadaylarının istisnalar dışında aday yapılması söz konusu değil.
Peki hangi amaçla bu pehlivanlar meydana çıkıyorlar ozaman. Herkesin derdi farklı, kimisiticari , bilhassa iktidar partisindeyse. Devletin çeşitli imkanları var ticareterbabına sunduğu. Bazen faizsiz kredi, bazen bedelsiz arsa ya da ödenemeyenvergi borçlarının uzlaşma ile minimuma indirilmesi gibi.
Kimilerinin derdi ise gelecek zaman yatırım yapmaktır. Bunlardaha bir vizyon sahibi olanlardır. Vekil olmak, ya da devlette üst düzeygörevlere gelebilmektir amaçları.
Bir başka uyanık kesim ise doktor, avukat ya da mimardır.Amaçları tanınmak, müşteri sayısı ve kalitesini artırmaktır kısa vadede, uzunvadeli değildir hesapları, şimdilik, biraz keselerinin şişmesi icap etmektedir.
Asıl çekişme mevcut başkanlar ile Ankara’dan destek gören adaylarınçekişmesidir. Asıl zorlu süreci yaşayanlar bu kesimdir. Acaba koltuğukoruyabilecek midir ya da ilçe ise şehir ya da büyükşehir adayı olabilecek midir. Diğer yandanAnkara’dan belli kişilerden destek aldığı düşünenlerin yaşayabileceği hayalkırıklıda en zoru galiba.
Olayın birde Ankara boyutu var. Kimi partilerin derdi mevcudukorumak, kimilerinin ise geçen seçimde kıl payı kaybettiği yerleri bu defakazanmak.
Evet sihirli sözcük bu , kazanmak.
Her ne kadar söylemleri hep vatandaşa hizmet olsa daöncelikli hedef seçimi ne pahasına olursa olsun kazanmaktır.
Şöyle bakarsınız harcanan paralara. Sonra sizi alır birdüşünce, bu kadar parayı harca, sonra binlerce insanın istihdam edildiği birkuruma baş ol, alacağın maaş belli. Deli mi bu adamlar kazanacaklarından çokharcıyorlar acaba niçin diye kendi kendinize sorar durursunuz, lakin bir cevapbulamazsınız. Sonra bu işlerden az çok anlayan birisi çıkar karşına, der kisize; Sen de ona mı takıldın hemşerim, bu belediyenin yıllık bütçesini biliyor musun, beş yıl içerisinde bubelediyenin yapacağı ihalelerin bedelini hiç hesap ettin mi?
Birden kafandaki sis dağılıverir, He ya haklısın gardaşnerden bileyim, bende düşünüp dururum, doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorumdolmuyordu, hay geçmişine rahmet dersin.
Neyse bu işin yerel boyutu.
Parti genel merkezleri için bir başka önemlidir yerelseçimler. Çünkü vatandaşa ulaşmanın ve onu kendi partisine sempatizan yapmanınen kolay ve en etkin yolu yerelyönetimlerden geçer. Televizyonlarda konuşmak, meydanlarda nutuk atmak çok fazlaetkili değildir. Nihayet televizyon izleyende, miting meydanlarına gelenlerdesınırlı sayıdadır. Belediyeler ise her an vatandaşla iç içedir. Bu sebepleyereli kazanan geneli de kazanır, bir bakıma ülkeyi yönetmenin anahtarıyereldeki başarıdan geçer ve bunu Ankara çok iyi bilir. İşte bu nedenlebelediyelere aktarılan kaynak her geçen gün artar. İşte ben buna yeni tabirledemokratik rüşvet diyorum.
Bizim vatandaş uyanıktır. Bu işlerin ister demokratik isteranti demokratik olsun rüşvetle döndüğünün farkındadır.Tek derdi etrafında fırdöndüğü aday seçildiğinde oğlu, kızı ya da bir yakını fark etmez belediyede işegirmesidir, onu sözünü almak için aylarca uğraşır.
Bu rüşvet çeşit çeşittir. Bazen kişilere, bazen kurumlarabazen de toptan vatandaşa verilir bu siyasi rüşvet.Aday olmak için partiiçerisinde güçlü olanlara, aday olanların çevresinde kendisi ile beraberhareket eden ve geleceğe yatırım yapan açık gözlere ve seçim yaklaşırken dar vesabit gelirli, işçi memur ve emeklilerin maaşlarına diğer zamanlara göre fazladan yapılan artışgibi.
Evet değerli dostlar, bunun adına demokrasi diyorlar. Güya rüşvetalmakta vermekte kanunen suç. Bu sistemi kurgulayanlar yani batı zihniyetiçürük. Biz ne yapıyoruz, çürük zihniyetli batının demokrasi denen rüşvet üzerine kurgulanmışsistemi ile ülkemizi idare etmeye çalışıyoruz.
Bin dört yüz yıllık İslam medeniyetinin yönetimle ilgili enönemli düsturu görev ya da makam talep edilmez, liyakatı olana verilirolmuştur.
Liyakat de neymiş, bunlar eskilerin köhne anlayışlarıdırdiyebilirsiniz.
Nasıl olsa biz çok severiz dine uymak yerine dini kendimizeuydurmayı.
Birkaç ay sonra birkaç partinin önümüze getirdiği adaylara oyvermek zorunda bırakılacağız. Kendi günahlarına bizi de ortak edecekler. Ve buböyle devam edecek.
Bize de “Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” sözünüsöylemekten başka bir çare kalmayacak.
Bu haftalık bu kadar, nasip olursa ileriki haftalarda bukonularda sizlerle sohbete deva edeceğim.
Kalın sağlıcakla.