Cuma günü ilimizin en değerli iş insanlarından biri olan İsmail Kurtul ağabey rahmetli oldu, mekânı cennet olsun, yattığı yer nur olsun, Rabbim sualini kolay getirsin…

Evet her canlı ölecektir, ağabeyimizde o canlılardan biri olarak emaneti sahibini verdi, ne mutlu ki bu şehrin tüm insanları kendisine son görevlerini yaptılar ve Şeyh Adil Mezarlığına koştular.

Cenazede, şehrimizin her kesiminden insan oradaydı, yöneticiler, siyasiler, sivil toplum örgütü temsilcileri, işçiler, öğretmenler…

Öğretmenler diyorum o aynı zamanda bir eğitim dostuydu, biliyorum ki, halk kendisini faydalı insan olduğundan dolayı seviyordu. O, bu şehrin ekonomisine, dolayısı ile kalkınmasına, istihdamına, yatırımcısına ve de eğitim dünyasına okul ve yurt yaparak hep destek oldu.

Cenazede hep sorarlar ya; “Merhumu nasıl bilirdiniz?” Halkımızda “İyi bilirdik!” dedi. Çünkü o aynı zamanda kul hakkına özel olarak dikkat eden bir ağabeyimizdi.

Ben kendisini hep uzaktan tanıdım, hiçbir araya gelmedim. Ancak gönül birliğimiz olduğunu düşünüyorum!

Bu vesile ile Rabbim Cennetinde cem etsin diyor Kurtul Ailesine taziyelerimi bildiriyorum.

HAY’DAN GELDİK, HU’YA GİDECEĞİZ

Bakınız bir insanın, diğer insanlar tarafından iyi bilinmesi çok önemli. Çünkü biliyorum ki, bir insanı halk severse, Hak’da severmiş. Zaten bunun için hocalar merhumu nasıl bilirdiniz sorusunun ardından, hakkınızı da helal edin diye çağrı yapıyor.

Biz inanmış insanlar olarak ölenin arkasından birtakım vecibeleri de yerine getiririz. Unutmayız kendilerini, hep rahmetle anarız.

Bunu yararken zengin fakır olduklarına bakmayız, çünkü önemli olan Yaratan’ın(cc) insanı sevmesidir. O’nun sevdiğini bizde severiz.

Dün sosyal medyaya baktım, neredeyse bütün arkadaşlar, İsmail Kurtul ağabeyi unutmamışlar, taziyelerde bulundular. Ne güzel değil mi?

O’nun hayatına imrendim, Gazeteci Bekir Doğan çok da güzel bir yazı kaleme almış kendisiyle ilgili, umarım, bizlerde vuslata erersek, biz de rahmetle anılırız.

Şunu söylemek istiyorum, şu yalan dünyada işte geldik, belki biraz sonra gideceğiz. Yani Hay’dan geldik, Hu ya gideceğiz. Yani Allah’tan geldik, yine O’na döneceğiz. Bunun için topluma, devlete, millete, vatana, ailene faydan olup, Rabbinin rızasını kazanmaya bakmak gerek.

AMEL DEFTERİ SAĞINDAN VERİLİR İNŞALLAH

Derler ki kişiyi mezarlığa ailesi, dostları ve amelleri ile birlikte gider, ailesi ve dostları geri döner o amelleri ile baş başa kalır.

Sonra amel defterin sağdan verildiğinde, kabir cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüşür, kıyamete kadar da cenneti seyredip durursun.

Ancak amel defteri solundan verildiğinde ise o kabir, cehennem çukurlarından bir çukur olurmuş. İşte o zaman kabir seni sıkar ve azap başlarmış.

Doğrusunu Allah bilir, biz deriz ki, Rabbim hepimizin de amel defterini inşallah sağımızdan verilenlerden kılsın.

İşte bunun için, şu imtihan dünyasına geldik, imtihanı da kazanalım. Namaz dinin direği, gelin o direği dikmeyenler varsa, önce namaza başlasınlar. Ardından diğer güzellikler gelecektir.

Şu anda Muharrem ayına girdik, mübarek bir ay, bu ayın hürmetine Kur’an ile buluşup, Kur’an-i bir hayatı tercih edelim.

Bakınız dünyamız yanıyor, acılar ve gözyaşı var, tufanlar yağıyor başımıza. Rabbimizin bizden istediği şey ise çok kolay, kendini kul olmamızı ve birbirimizi incitmememizi istiyor.

İyilik varken, neden kötülük yayılır diye düşündüğümüzde, aklımıza tek cevap geliyor, insanlık doğru yoldan uzaklaşıyor…

Neyse bu vesile ile Efendimiz başta olmak üzere merhum başta olmak üzere geçmişlerimiz için bir fatihi okuyalım diyor, saygılarımı ifade ediyorum.

Kalın sağlıcakla.