Tarihi süreci bilenler, hak ve batıl mücadelesinin devam ettiğini ve hiç bitmeyeceğini söyler, aydınlar uyarır tekerrür etmesin diye.

Günümüzde de bu dediğimiz şey, aynen var. Var olmaması için, siz onların dinine dönmeniz gerekiyor…

Evet, bu günler dört bir yandan kuşatılmaya çalışılıyor, böylece köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyoruz. İş tam böyle birzaman dilimindeyiz.

Yusuf Kaplan(06.09.2019), bu durumu ele aldığı yazısında der ki; “ABD’nin 28 yıl önce başlattığı Irak ve Suriye işgalinin, Amerikan derin devletinin en derin ayağı Yahudi şebekesinin eseri ikinci İsrail’i kurdurarak, bu güdümlü devleti bütün bölge ülkelerini istediği zaman, istediği şekilde karıştıracak bir adımı gerçeğe dönüştürmek üzere!

Üstelik de, sanki bu belalar yetmezmiş gibi, İdlib’te güya Türkiye’nin sarsılmaz ‘müttefiki’ Rusya’nın Türkiye’yi köşeye sıkıştırıp boğacak bir tuzağın tam ortasına bizi itmeye çalışırken...

Ve nihayet Doğu Akdeniz’deki doğal gaz ve petrol kaynaklarının bölgeyi kaynar kazana dönüştürme potansiyeli her geçen gün artma eğilimi gösterirken...

Yani Türkiye dışarda dört bir taraftan kuşatılırken cemaatler ve tarikatler meselesinin hortlatılması, bu ülkenin sinir uçlarının kaşınması, dahası, ülkenin en basiretli, en ferasetli tavır geliştirmesi gereken…” bir konu.

Doğru söylüyor Kaplan kardeşimiz, çünkü şu anda cemaatler bu ülkenin en önemli sorunu değil. Ama geriye atılacak bir konuda değil. Dolayısı ile ülkemizin öncelikli konularını ele alıp, doğru zamanda, doğru çözümler ile yolumuza devam etmeliyiz.

Peki şu anda Türkiye’nin en önemli sorunu ne? Bu sorunun cevabına ben diyeyim eğitim, sizdeyin ahlak ve maneviyat, ömürü desin ki ekonomi….

Yani herkesin bir önceliği vardır, doğrudur da, sonuçta siz hiçbir sorunu diğerinden ayrı tutmamız mümkün değil.   

ÖNCE İNSANA YATIRIM

Bakınız bütün sorunların temelinde cehalet yatar. Bundan dolayı eğitime yatırım yapan ülkelerde toplumsal sorunlar daha azdır.

Bu gün aile var gündemde, kadına şiddet ve çocuk istismarından bahsediyorum. Hadiseleri dikkatle takip ediyorum, analiz ve sentez yapanların fikirlerini alıyorum.

Aileye ciddi bir saldırı olduğu gerçek, ailemizi bozmaya çalışıyorlar, gençleri evlilikten soğutuyorlar, sanki bilerek ve özellikle kadına şiddet haberleri öne çıkartılıyor…

Evet kadına şiddete hepimiz karşıyız, ancak bu hadiseleri neden sonuç ilişkisi içerisinde düşünülmesi gerekmez mi?

Şunu söylemek istiyorum, hangi problemimizin altını deşeleseniz, mutlaka cehaleti bulursunuz. Sağlıktan,teröre/ trafikten ekonomiye varana kadar bu böyledir…

SONRA BİRLİK OLMAMIZ GEREKİYOR

Bakınız Bediüzzaman neredeyse bir asır önce sorunlarımızı ve çözümlerini ortaya koymuştur. Ne demiş: “ Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silahıyla cihat edeceğiz.(Divan-ı Harbi Örfi)

Bediüzzaman hazretleri bu ifadelerinde, sosyal hayatımızı tehdit eden cehalet, fakirlik, geri kalmışlık ve nifak/ihtilaf illetlerine dikkat çekmekte; ve bu üç illete karşı sanayi ve teknoloji, eğitim ve ittifak silahları ile mücadele edebileceğimizi belirtmektedir. Yani doğabilecek sosyal felaketlere karşı reçetemiz; sanayi ve teknolojik ilerlemenin sağlanması, yoksulluk kıskacının kırılarak maddi kalkınmanın sağlanması, eğitim yolu ile cehaletin yok edilmesi ve nifak tohumlarının imha edilerek birlik ve beraberliğimizin korunmasıdır. Esasen, onun terörede reçetesi var ancak bakıp, dikkate almıyoruz.

Son söz, üzerimizde oynanan oyunlar dün vardı, bugün de var, yarında devam edecek, bize düşen Hak’kı hakim kılmak adına rolümüzü iyi yapmaktır…

Peki kalın sağlıcakla.