YAZI 04.03.2020 TARİHİNDE YAZILMIŞTIR

Bir yerel gazete olarak İdlib konusu yerelden daha çok ulusal nitelikte bir haber konusu. Ancak, orada verilen şehitler ve ilimize gelen şehit sayısında artış olmasından dolayı bizde, İster istemez yerelden çıkıp ülke gündemine odaklandık.

Ülkemizin bulunduğu coğrafya, sahip olduğu stratejik önem dolayısıyla istesek de istemesek de siyasi sorunların hep merkezinde olmuştur. Hiç görmezlikten gelemeyeceğimiz bu sorunlar er veya geç kaşımıza çıkıyor. Birçok Dünya ülkesi Suriye kazanımından ve rantından hem kısa, hem de uzun vadede faydalanmak istiyor. Ülkemizde güven ve istikrarıyla bunun bedellerini ödüyor. Bu nedenle müsebbibi olmadığı halde etkilerinin Suriye’den sonra en çok yaşayan ülke durumundayız.

Ancak büyük acılar yaşamış olmamıza rağmen, ülkemiz savaşın kaybedeni değil.

Şunu da unutmayalım ki, bizim gibi ülkelerin asıl gücü sahaya sürdüğü askerlerden, müdahale yeteneğinden çok; ikna kabiliyeti ve diplomasiyi etkin kullanmasıdır. Bu daha çok önem arz etmekte.

27 Şubat gecesi yaşadığımız büyük sarsıntıyı değerlendirirken geçmiş kadar geleceğe bakmanın ve aynı zamanda bugünü iyi analiz etmenin, aynı zamanda akılcı bir çözüm, ne sadece geçmişin hatalarıyla, ne de sadece geleceğe ilişkin iyi niyetli öngörüyle mümkün. Hem geçmişten ders çıkartmamız, hem günün koşullarını görmemiz, hem de geleceği planlamamız şart.

Yaşadığımız şoka, kaybettiğimiz şehitlerimize, hissettiğimiz acıya, hayal kırıklığına,  rağmen ülkemize güvenelim. Son birkaç gün içerisinde üretilen askeri tepkiyle rejim güçlerine ve müttefiklerine ağır darbeler indirmeleri, ülke insanlarımızın moralini yükseltmiştir. Hava sahasının kapalı olduğu İdlib te İHA ve SİHA ‘lar sayesinde rejime ve ortaklarına büyük kayıplar verdirilmiş, verdirilmeye de devam etmektedir.

 Ulu Camide kılınan şehit cenazesinden sonra biriken halk, Suriye sığınmacılara karşı tepkinin yükseldiği günler yaşandı. Alınan sıkı önlemler sayesinde o öfke seli büyümeden önlendi.

Halkın ister istemez sığınmacılara olan tepkisi hiçte küçümsenecek boyutta değildi... Aradan birkaç gün geçtikten sonra ortam normale döndü. Ancak, Suriye’de verilen ve Kahramanmaraş’a gelen her şehit öfkeyi artırabilir. Onun için hem halkımız hem de güvenlik güçlerimiz, uyanık olmak ve üst aklı ön planda çıkartmak zorundadır.

 Diğer taraftan: ESED rejiminin Türk askerine yönelik gerçekleştirilen hain saldırı sonrası iş dünyası ve STK’lardan birlik beraberlik mesajları geldi. KMTSO başkanı Serdar Zabun,  “ kritik dönemlerde, milletin, devletin ve TSK her zaman arkasındayız. Bahar Kalkanı harekâtını da sonuna kadar destekliyoruz, kahraman askerlerimizin başarısı bizim başarımızdır.” Dedi.

Bir atasözüyle yazıyı bitirmek istiyorum. “Sinekten kurtulmak için bataklığı kökünden kurutmak” gerekiyor. Bizde Suriye’de bunun mücadelesini veriyoruz.

 Atalarımızda bu toprakları kanlarıyla sulayarak bu güzel ülkeyi bizlere emanet ettiler. Toparlaklarımızı korumak ve kollamak için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz. Gerekirse Suriye’de olduğu gibi vatanın her karış  toprağında bu mücadeleye vereceğiz.